Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 148. Sayı (Mart 2019)
20 Enerji ve Çevre / Mart 2019 enerji-dunyasi.com GÖRÜŞ D ünya üzerindeki kullanılabilir tatlı suyun, tüm su miktarına oranı yaklaşık %3’tür. Ancak bu miktar gittikçe azalıyor. Azalmanın başlıca üç sebebi; küresel ısınma, insanların aşırı tüketimi, insanların kontrolsüz kirletmesi. Başka doğal sebepleri olmakla beraber, temel sorun insan kaynaklı faaliyetler ve etkiler olmaktadır. Buna ilave olarak, insan nüfusu hızla artmaya devam ediyor. 1950 yılında 2,5 milyar olan insan nüfusu günümüzde 8 milyara dayanmış vaziyette. Hem su kay- naklarının azalması hem de dünya nüfu- sundaki artışla, kişi başına düşen su mik- tarı dramatik şekilde azalıyor. Bununla birlikte, mevcut kullanım ve içme suyu kalitesi de dünya genelinde düşüyor. Ülkemiz özelinde bakılırsa durum kritik seviyelerde. Kişi başına düşen su miktarı, yıllık 2000 m 3 /kişi/yıl düze- yinden az ise o ülke su yoksunu kabul ediliyor. Ülkemizde bu rakam 1500 m 3 / kişi/yıl civarında. Bu da bizi su yoksunu ülke sınıfına sokuyor. 2030 yılından sonra 1000 m 3 /kişi/yıl seviyesinin altına ineceği hesaplanıyor ki bu seviye su fakiri ülke demek. Su tüketimini artırmadan, hızla azal- tacak tedbirler almak gerekiyor. Ama önce genel duruma bakalım. Kullanılan suyun kabaca %70’i tarımda, %20’si endüstriyel faaliyetlerde, %10’u da evsel amaçlı olarak tüketiliyor. Ülke genelinde durum böyleyken, kentsel alanlarda ise endüstriyel ve evsel kullanım tüketimin daha büyük kısmını oluşturuyor. Önce- likle tarımsal üretimde vahşi sulama terkedilip, doğru sulama tekniklerine geçilmesi gerekiyor. Doğru planlama ile doğru yerde, doğru ürün yetiştire- rek, yağış rejiminden maksimum fayda sağlamak gerekiyor. Ayrıca kimyasal gübrelerin ve ilaçların, ürün üzerinde ve toprakta neden oldukları zararların yanında, yeraltı ve yüzey sularına karı- şarak su kalitesine ve ekolojik yaşama zarar veriyor, hidrolik döngüye katılarak, besin zincirinde birikimlere neden oluyor. Bu nedenle vahşi sulama teknikleriyle birlikte, kimyasal gübre kullanımı da sınırlandırılmalıdır, organik-doğal gübre kullanımı teşvik edilmeli ve yaygınlaştırıl- malıdır. Evsel su kullanımı azaltmak için düşük su tüketen ürünler tercih edilmeli ve bina ölçekli gri su geri kazanımı teşvik edilmelidir. Endüstriyel kaynaklı atıksular, nitelik ve nicelik açısından görece daha yoğun çevre kirliliğine sebebiyet vermektedir. Kontrol ve denetleme sıkıntıları gibi sebeplerle başta; Ergene, Gediz ve Menderes havzaları olmak üzere, birçok havza ve alıcı ortam endüstriyel olarak kirliliğe maruz kaldı ve maruz kalmaya devam ediyorlar. Yeraltı sularının kirlen- diğini ve tuzluluğunun arttığını yapılan çalışmalar gösteriyor. Yüzey suları, birçok akarsu, oldukça kirlenmiş vaziyette. Bir başka sıkıntı yine aşırı su talebi nede- niyle, yeraltı sularının çok fazla kullanımı ve su seviyesinin telafi edilemeyecek şekilde düşüyor olmasıdır. Tüm bunların neticesinde tarımsal üretim ve ekolojik denge zarar görmektedir. Besin zinci- rine endüstriyel kaynaklı toksik maddeler daha fazla sızmaktadır. Endüstriyel deşarj ve kirlenmenin önüne geçebilmek için su kullanımı azaltılmalı ve geri kazanım yaygınlaştı- rılmalıdır. Ülkemizde birçok sanayi kuru- luşu, endüstriyel proseslerini tasarlarken suyun bol ve ucuz olduğu yanılgısıyla hareket ediyor, Ya da 50-60 yıl öncesi- nin tekniği ve o dönemin şartlarına göre hazırlanmış proseslerle hareket ediyor. Oysa su tüketimi, günümüz koşullarına uygun, daha az doğal kaynak ve su tüke- ten prosesler tasarlanarak, üretim prosesi sırasında düşürülmelidir. Bununla birlikte oluşacak atıksuyu, arıtarak geri kazana- cak sistemler kullanılmalıdır. Esas olarak bir üretim tesisinde, farklı proseslerden, farklı karakterde atıksular ortaya çıkı- yorsa, hepsini ayrı sistemler ve geri kaza- nım prosesleri olarak değerlendirmek gerekir. Eğer atıksu arıtılıp deşarj edile- cekse, tüm atıksuların karıştırılması bazı durumlarda fayda sağlasa da, atıksuların geri kazanımında durum böyle değildir. Geri kazanım sistemlerinde, atıksuların başka bir kirletici ya da başka karakterde bir atıksu ile kontamine olmadan geri kazanımı, işlemi daha istikrarlı kılmakta, bununla birlikte çoğu zaman atıksuyun içerisindeki değerli kimyasalların geri kazanımını da sağlamaktadır. Bu hem değerli üretim girdisinin hem de suyun, geri kazanımına olanak sağlar. Ayrıca geri kazanımı mümkün bir kirleticinin arıtılması esnasında olabilecek işletme maliyetlerinin de önüne geçilmiş olur. Geri kazanım, çevreye ve ekosisteme fay- dası yanında endüstriyel tesise de mali- yet avantajı sağlar. Hem su hem de kıy- metli kimyasallar ve üretim girdileri, geri kazanılarak tasarruf edilir, üretimmaliyeti düşürülür. Bu sistemlerin kurulması için gerekli konvansiyonel ünitelerin yanı sıra, gerekli membran filtrasyon sistemleri son yıllarda yaygınlaşarak, fiyatları 10-15 yıl öncesine göre çok daha makul düzeylere gelmiştir. Bu da, endüstriyel atıksuların arıtılması amacıyla, geri kazanım sis- temlerinin daha yaygın kullanılabileceği anlamına geliyor. Büyük ölçüde insan kaynaklı faaliyet- ler sonucu gittikçe azalan mevcut su kay- naklarımızı, endüstriyel, evsel ve tarım- sal amaçlı su kullanımında, iyi planlama, azaltma ve geri kazanım metotları ile korumalıyız. Bunlarla ilgili yasa ve yönet- melikleri gözden geçirmeli, özellikle geri kazanım esaslı sistemleri teşviklerle des- teklemeliyiz. n ATIKSUYUNU ATMA, GERİ KAZAN! ERGIN EROL Yüksek Çevre Mühendisi Artemis Arıtım Kurucu Ortağı
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=