Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 150. Sayı (Mayıs-Haziran 2019)

18 Enerji ve Çevre / Mayıs-Haziran 2019 enerji-dunyasi.com GÜNCEL YORUM Muhittin Tekman Makina Mühendisi - MBA B2B Medya Yayın Danışmanı TÜRK AKIMI VE ÜLKEMIZIN BIR DOĞALGAZ "HUB"I OLMASI KONUSUNDAKI GERÇEKLER A çılışı 19 Kasım 2018 tarihinde yapı- lan Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi, Rusya'dan Türkiye'ye Kara- deniz'den gelen, toplam kapasitesi 31,5 milyar m 3 olan birbirine paralel 2 hattan oluşuyor. 10 Ekim 2016 tarihinde hükümet- ler arası imzalanan bir anlaşmayla başlayan bu projenin boru hatları inşaatının deniz tarafı yaklaşık 2 yılda tamamlandı. 180 km’si Rusya sularında, 700 km’si Türkiye sularında ve 230 km’si Türkiye topraklarında olmak üzere toplam 1.110 km uzunlukta olan bu projenin, toplam yatırım maliyeti yaklaşık 7 milyar dolar olup, henüz tamamlanmayan kara tarafının maliyeti ise yaklaşık 1 milyar dolar değerinde. 1. hat Türkiye'nin gereksinimine yönelik olarak yapıldı. Bu hat kış aylarında yaşa- nabilecek Ukrayna krizinin etkisini ortadan kaldırdığı için bizim açımızdan çok önemli. Ancak bu hattın BOTAŞ'a yaptırıldığını da bilmeliyiz. Ayrıca Türkiye'nin gaz talebi art- tıkça bu kaynak da Türkiye için ek bir gaz kaynağı olacak. 2. hat ise Avrupa'nın güney doğu kısmı -öncelikle Bulgaristan ve Yuna- nistan- için önem taşıyor. Çünkü bu ülkele- rin doğalgaz gereksinimini, arada Ukrayna olmadan karşılayacak. Ancak 2. hattın kara tarafının inşaatının tamamlanması da bu açıdan önemli. 2019 yılı sonunda ilk gazın pompalanması planlanıyor. Bu hat, Gazprom'u Ukrayna'ya 3 milyar dolarlık transit ücreti ödemekten kurta- rırken, sözleşmede Gazprom'un daha çok ayrıcalıkları olduğu da belirtiliyor. Projede, "kazan-kazan" anlayışının vurgulandığı ama ne yazık ki Türkiye'nin kazandığı fazla bir şey olmadığı ifade ediliyor. Örneğin Türkiye bir "hub", yani doğalgaz ticaret merkezi olamı- yor; çünkü gaz ticaretini yapma hakkı yok. Zaten piyasamız da buna uygun değil. Yani bir ülke, üzerinden boru hattı geçiyor diye "hub" olamıyor. Gaz pazarı serbestleşmeli ki Türkiye ancak o zaman, örneğin Balkan ülkeleri için bir merkez olabilsin. Bir başka deyişle Türkiye Avrupa ile Asya arasında, yani tedarik ile talep arasında bir köprü olmak istiyor ama olamıyor. Ancak Türkiye'nin bu projede yer alı- yor olması onun önemini daha da artırıyor. Avrupa'ya taşınacak olan yaklaşık 16 milyar m 3 lük 2. hattın dışında, 10 milyar m 3 lük Azeri gazının da SOCAR ile birlikte taşınacağı düşünüldüğünde, bunlar Türkiye'yi Avrupa ve özellikle Balkanlar için önemli bir geçiş ülkesi durumuna getiriyor. Böylece Türkiye, Avrupa'ya yönelik projelerde hem Avrupa hem de Rusya için enerji arz güvenliğinde önemli bir kaynak olurken, yeni projelerin başlatılması konusunda da iyi bir ortak olma özelliğini ortaya koyuyor. Bu durum Türkiye için uzun vadede bir fırsat olurken, Türkiye'yi enerjiyle ilgili bir "hub" olma isteğinde de haklı duruma getiriyor. İşte tam bu aşamada Türkiye enerji kaynaklarını daha düşük maliyetlerle kullan- mak, enerji faturalarını azaltmak, hatta bu enerji kaynaklarının ticaretini yaparak para da kazanmak istiyor. Türkiye, Rusya'nın en büyük ithalatçısı ama bu kadar avantajlı bir konumdayken bile doğalgaz alım fiyatlarını düşürebilecek mi? Zamanında yapılmış sözleşmeler var ve Gazprom sözleşmesi 31.12.2019'da bitiyor. Türkiye'ye gaz sevkiyatına ilişkin bu sözleş- mede fiyat, belirli bir bölgeye veya zamana bağlı olmayan ve belirli büyüklüklerdeki somut fiyatlara göre değil, petrol ürünleri sepetinin fiyatına bağlı olan ve dolayısıyla değişebilen bir formüle göre belirleniyor. Bu durumda petrol ürünleri maliyetindeki değişiklikler fiyatı doğrudan etkiliyor ve değiştiriyor. Ayrıca Gazprom tarafından taahhüt edilmiş ve uluslararası tahkimde olan, yaklaşık yüzde 10'luk fiyat düşüşü de henüz gerçekleşmedi. Yani bu koşullarda bile Gazprom'un doğalgaz fiyatında indirim olmayacağı öngörülüyor. Tüm bu gerçeklere karşın Türk Akım'ın, Rus ve Türk hükümetleri arasında karar verme esnekliği sağlamasının yanı sıra “işbirliği ve inşaat anlamında, teknik, orga- nizasyon ve mevzuat konularında, yatırım kararlarında deneyim kazandırdığı” şeklinde genel bir olumlu durum oluşturduğu da söy- lenebilir. Sonuç olarak ticaret ile taşımacılık bir- birinden ayrı konular olup, Türk Akımı ve TANAP Türkiye için sadece taşımacılık ile ilgili projelerdir ve yapısı itibariyle Gazprom ve SOCAR'a avantajlar sağlamaktadır. Tür- kiye bu projelerle "hub" olamaz. Katkısı sadece stratejiktir. Bu projelerde Türkiye bir ticaret şirketi ile de bulunmalıydı. Rusya ve Azerbaycan hükümetleriyle bunu da içeren bir anlaşma yapmalıydı. Türk Akımı Projesi'nin ülkemiz için olumlu tarafı, örneğin "gaz akışı azaldı" benzeri bir sorunumuzun artık kalmaması- nın yanı sıra ülkemizin "doğrudan doğalgaz alan bir ülke" olmasıdır. Ama bununla bir- likte doğalgaz ticareti de yapan bir merkez olmak için ortak hamleler de yapabilirdik. Türkiye şimdiye kadar Yunanistan'a yaptığı çok az miktardaki doğalgaz ihracatı dışında başka bir miktar ihracat gerçekleştirememiş durumda iken bu proje ile Güneydoğu Avru- pa'ya, özellikle Bulgaristan ve Yunanistan'a doğalgaz temini ve yaygınlaştırılması konu- sunda bir avantajı olabilirdi. Son olarak, Türkiye doğalgaz ithalatını serbest bırakmadığı ölçüde bir geçiş ülkesi olmaktan kurtulamaz. Kontrol özellikleri geçmişteki şartlara göre iken, örneğin bugün tahkim konusunda olduğu gibi, tüm bunları yapabilmesi gerçekten çok zor. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=