Türkiye'nin, enerji kaynakları açısından fakir bir ülke olduğunu söyleyen Yiğitgüden, "mevcut kaynakları, mümkün olduğu kadar iyi kullanmak zorundayız. Ama kullanırken de küresel bir pazarın parçası olduğumuzu ve bunları rekabetçi bir ortamda üretilmeleri ve pazara girmeleri gerektiğinin bilincinde olmamız lazım" dedi. Bütün enerji kaynaklarının hem sosyal hem çevresel olarak hepsinin farklı bir etkisi olduğunu belirten Yiğitgüden, ilk ortak çözüme varılması gereken noktayı "Biz ne yapmak istiyoruz?" diye belirledi ve bunun kararının verilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'de uygulanan yatırım modelleri arasında otoprodüktörlük modelinin çok başarılı olduğunu belirten Yiğitgüden, "özellikle imalat sektöründe kendi Enerji piyasalarının giderek birbirine bağlandığını belirten Birol, "bu bakımdan dünyadaki gelişmelerin Türkiye'yi direkt ve indirekt olarak etkileyeceği hususlar var. Türkiye'nin son 4-5 yıl içinde enerji konusunda hem iç pazarlar, kendi çevresi ile ilişkileri konusunda ciddi başarılı adımlar attığını kaydettik" dedi. Enerji arzı ve talebi konularında bilgi veren Birol, fosil yakıtlar arasında en hızlı büyüyen yakıtın hem ekonomik yapısından, hem de çevre konusundaki avantajlarından dolayı doğal gaz olduğunu söyledi. Önümüzdeki 20 yıl içinde, dünya enerji piyasasında yakıtların dağılımına göre fazla bir değişiklik olacağını düşünmeyen Birol, fosil yakıtların 20 yıl sonra hala dünya enerjisini belirleyen elektriğini üretmek üzere bundan çok daha önemlisi kendi ısısını üretmek üzere yaptığı yatırım, tahmin ediyorum ki; Türkiye'nin son 3040 yılda enerji alanında yaptığı en büyük atılımdır. Türkiye, sıfırdan başladı ve ürettiği Dünyadaki gelişmelerin yakıtlar olacağını belirtti ve elektriğin %1 0-11'ini kombine ısı ve elektrik santrallerinde üretmeye başladı. Dolayısıyla bu iki işlem için böyle bir seramik tesisinde hem buhar hem de elektrik üretmek için ayrı yakıt yakılması olayı ortadan kalktı. Bu Türkiye'nin Türkiye'yi direkt ve indirekt olarak etkileyeceği hususlar var. Türkiye'nin son 4-5 yıl içinde enerji konusunda hem iç çok büyük bir başarısıdır. Bu zaten Avrupa Kojenerasyon Birliğinin verdiği ödüllerden ve takdirlerinden de sıkı sık duyuyoruz" dedi. pazarlar, kendi çevresi ile şöyle devam etti: "Doğal gaz çok hızlı büyüyecek. Çünkü yeteri kadar kaynak var. Ama dünya coğrafyasında bu da eşit dağılmamış durumda. Doğal gazda en önemli sorun; üretici merkezlerle tüketici merkezler arasındaki mesafenin önümüzdeki yıl içinde giderek uzayacak olmasıdır. Uzaması da maliyetin artması anlamına geliyor. Doğal gazın giderek ticaretinin artması, doğal gaz marketlerinin aynı petroldeki Oluşması gereken piyasa yapısına da değinen Yiğitgüden "devlet bunu düzeltsin" zihniyetinden vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. Yeni piyasada tüketicilerin de kendi haklarına sahip çıkmaları, kendilerine uygun ürünleri seçmeleri gerektiğini vurgulayan Yiğitgüden, rekabetçi piyasaya bu şekilde geçilebileceğini söyledi. ilişkileri konusunda ciddi başarılı adımlar attığını gibi bir dünya pazarına dönüşmesi ihtimali güçleniyor." Dünya enerji paJarındaki gelişmelerden Türkiye'nin nasıl etkileneceği konusunda Birol'un OECD Uluslararası Enerji Ajansı Ekonomik Analizler Bölümü Başkanlığı Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, konuşmasında "Dünyada Enerjinin Bugünkü Durumu ve Geleceği"ne değindi. DBör.lüFmatüihBBaişroklaOnlEığCı DBaUşluEsklaornaormasisı tEi nerji Ajansı Ekonomik Analizler kaydettik" görüşleri şöyle: "Birincisi; Türkiye'nin jeopolitik komplekste önemli bir avantajı var. Komşuları büyük petrol yataklarının üzerine kurulacak. Bunun önemi daha da artacak, Türkiye'nin önemi artacak. Bu önemli bir fırsat. İkincisi de; bizim çevremizdeki ülkelere olan bağımlılığımız artacak. Bunun iki nedeni var. Birincisi; Türkiye'nin enerji kaynakları zaten kıt, talebimiz gittikçe yükseliyor. Talebimizi karşılayabileceğimiz ülkelerin sayısı azalacak. Bunlar da genelde komşu olan ülkeler olacak. Ve bunlara enerji bağımlılığımız da giderek artacak. Üçüncü nokta; 'Türkiye'nin en büyük sorunu nedir?' diye sorduklarında; bence en önemli mesele; Türkiye'nin ciddi politik kaygılarla dolu olmayan uzun dönemli bir enerji stratejisi olmamasıdır. Biraz önce çizmeye çalıştığım dünya tablosu aslında böyle bir çalışmanın olmasının bizim için son derece ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Çünkü enerjide alacağımız kararlar ve almadığımız kararların, çok ciddi sonuçları var. Bu bağlamda da şunu söylemek istiyorum. Türkiye'yi diğer ülkelerle karşılaştırdığım zaman gözüme çarpan önemli bir eksiklik, giderebileceğimiz çok önemli bir eksiklik şu; Türkiye'deki üniverECOGENERATION WORLD ılL
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=