Haberler o . EPDK ve TUREB Rüzgar için Hatay'da Buluştu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından organize edilen ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği'nce (TÜREB) desteklenen "Rüzgar Enerjisi 2. Sektör Toplantısı" Hatay'da gerçekleşti. 14-16 Şubat 2013 tarihleri arasında RES yatırımcıları ile Hatay'da bir araya gelen EPDK ve TÜREB üyeleri, rüzgar sektöründeki sorunları ve çözüm önerilerini birlikte değerlendirme fırsatı buldu. Bu yıl yaklaşık 2 bin megawatt'lık (MW) yeni kapasite açılacağı yönündeki beklentinin yüksek olmasıyla, rüzgara dayalı elektrik üretim santrali yatırımcıları konuya ilgi gösterdi. Rüzgar enerjisinde karşılaşılan sorunlar ve aşılması gereken konularda neler yapılabileceğine ilişkin çözüm önerileri tek tek yatırımcı firmalardan dinlendi. Toplantıda rüzgar yatırımcısı için sağlanan teşviklerden, bağlantı noktalarındaki problemlere kadar pek çok konu masaya yatırıldı. Lisans alıp, yatırım sürecine geçmeyen firmalar için bazı yaptırımlarla, bu firmaların ya bir an önce yatırıma geçmeleri, ya da ellerinde bulunan lisanları iade ederek kısa zamanda yatırıma geçebilecek firmaların önünün açılması konusu ağırlık kazandı. 4628 sayılı kanun tasarısının enerji komisyonundan geçtiği ve Genel kurulda değerlendirildiğinin hatırlatıldığı toplantıda, somut adımlar atılması için öncelikle EPDK kuruluş kanununa ilişkin bazı düzenlemelerin yapılmasının kaçınılmaz olduğu konuşuldu. Yatırım sürecindeki prosedürlerin yoğun ve uzun sürmesinden dolayı sıkıntı yaşayan yatırımcılar ise karşılaştıkları problemleri ve buldukları çözüm önerilerini, EPDK Başkanı Hasan Köktaş'a sunma fırsatı yakaladı. EPDK Başkanı Hasan Köktaş, sorunların farkında olduklarını ve rüzgarın önünün açılıp yatırımların bir an önce başlaması için, tüm birimleriyle ellerinden gelen çabayı göstereceklerini kaydetti. TÜREB Başkanı Mustafa SerdarAtaseven, Türkiye'de rüzgar enerjisi alanında çok yol katedildiğini, zorlu aşamaları geride bıraktıklarını ve bundan sonra Bakanlığın ve EPDK'nın da desteği ile sorunları daha kolay aşacaklarını ifade etti. Toplantıda ön plana çıkan problemlere ilişkin konuları özetleyen Ataseven, şunları söyledi: "Bugün için baktığımızda 2023 yılı hedefine ulaşabilmek için gereken büyük düzenlemeler yapılmış durumda. Ama operasyonel bariyerlerimiz var. Yatırımcı yatırım yapmak istediğinde 1 6 hatta 1 8 farklı kurumdan inşaat izni alması gerekiyor. Bu da yaklaşık 1,5-2 yıl kadar sürüyor. Bu sürelerin kısalması gerekiyor. Tek bir kurumdan 1 6 ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI MART2013 maksimum 3 ay içinde inşaat izinlerinin verilebiliyor olması lazım. Yerli katkının uygulanmasında karşılaştığımız "% 1 00 yerli" ifadesi %55 alt sınır getirilerek revize edildi. Fakat 20 1 5 yılı sonuna kadar işletmeye alınan rüzgar santralleri bu teşvikten yararlanıyor. Bir santralin işletmeye alınması için 4-5 yıl kadar süre geçiyor. Bugün yatırım kararı alacak yatırımcılar bu teşvikten yararlanamayacakları için yatırımlarından vazgeçiyorlar. Bunun için bu tarihin 2023 yılı sonuna kadar uzatılmasının yatırımları arttıracağını düşünüyoruz." "Diğer bir konu radarla ilgili. Enerji Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığına ek olarak MİT'in de etki analizlerine katılması öngörüldü. Bu da prosedürlerin artması gibi bir durumu ortaya çıkardı. Oysaki etki analizlerinin ivedilikle yapılması gerekiyor. Orman ve hazine arazilerinin bütün kamu kuruluşlarında Başbakanlığın yetkisi dahilinde izinlerinin verilmesi de önemli konularımızdan biri. Bütün sektörlerden Başbakanlığa talep gittiği için bir yoğunluk oluşuyor. Geçici bir sıkıntı ama, zaman kaybettiriyor. Rüzgar santrallerinin bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Bu nedenle yetkinin ETKB veya daha önce olduğu gibi EPDK'ya devredilmesinin ya da Başbakanlıkta enerji sektörü taleplerini değerlendiren ayrı bir birim oluşturulmasının sürece katkısı olacağına inanıyoruz." "Sektörün beklediği diğer konu ise, proje geliştirilirken rüzgar ölçümlerinin olmamasıydı. 1 Kasım 2007 projelerinde ve daha önceki projelerde bir bariyerdi. Bu yeni bir yönetmelikle aşıldı. Bundan sonraki müracaatlarda uluslar arası standartlarda ölçüm yapılması ve bu ölçümden sonra müracaat yapılması öngörülüyor. Ama öncesindeki projelerde ölçüm sıkıntısı devam ediyor. Bir de gün öncesi piyasası var. Rüzgarı bir gün önceden tahmin etmek çok mümkün değil. Büyük sapmalarla tahminler yapılıyor. Elinde sadece rüzgar kaynağından üretim tesisi bulunan yatırımcı dengesizliğe düşmemek için piyasa fiyatından daha düşük olan garanti fiyatı tercih etmek zorunda kalıyor. Ya da ikili anlaşmalarla rüzgardan ürettiği elektriği satıyor. Piyasa fiyatlarına baktığınızda yukarda, garanti fiyata baktığınızda aşağıda kalıyor. Aslında yatırımcı cezalandırılmış gibi oluyor. Yerli katkı ile ilgili mekanizmaları biraz daha düzenleyerek, bu kaybın önüne geçmek lazım. Bu da öneriler arasında yer alıyor."
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=