Söyleşi o görselleri var elimizde. Jandarmanın yakaladığı insanlar varmış, hatta bin liraya ölçüm direği yıkan insanlar türemiş. Ölçüm direği kurmak değil, yıkmak iş olmuş. Tabii bunlar rakipleri azaltmak için yapılıyor. Haziran'da da öncelikle bu açılan mahkemelerve ölçüm sürecindeki bazı sorunlar nedeniyle, başvuruların bir miktar erteleneceği konusunda bir duyum aldım. Bir ihtimal Eylül ayına sarkar diye düşünüyorum. 50 MW güneş lisansı isteyen daha önce başka biryerde S0MW kurmuş mu bakılsın. Belki yarışma kuralları bile değişebilir, bunu yakın zamanda göreceğiz zaten. Eğer olur da değişirse, yarışma kurallarında iki tane önemli şey istiyoruz. Bir, başvuracak kurumun finans gücünün çok kuwetli olmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. İkinci olarak da mutlaka teknik fizibillite yapılsın istiyoruz. Yani sadece en ucuz fiyatı veren kazanmasın, burada referansa ve tecrübeye de bakılmalı diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu yarışma yönetmeliğine bir teknik yeterlilik bölümü de eklenirse, en azından ihale sonucunda o yatırımcının santrali yapma şansı artacaktır. 20 I J'te güneş santrallerini görmeye başlayamayacak mıyız? Maalesef, bunun da sebebi finansal. Her şey yolunda gitti ve teknik yeterliliği ve finansal gücü yüksek olan kişiler lisansları aldı diyelim. Hepsi muhtemelen yarışmadan düşük fiyatla çıktıkları için güneş enerjisindeki fiyatların biraz daha düşmesini bekleyeceklerdir. Dolayısıyla I yıl zaten inşaata başlama hakları var, hemen başlamak zorunda değil. Mücbir sebep, afvs. denilereksüre I yıl daha uzatılabilir. Karlılığını artırmak için yatırımcılar bekleyecektir diye düşünüyorum, dolayısıyla en iyi ihtimalle yatırımlar, 2015 yılında başlayacaktır. Peki yıllar önce dünyada bu sistem nasıl oturtulmuş? Aramızdaki en büyük fark, teşviklerdir. Onlar bu işe teşvik vermeye başladıklarında, teşvikleri çok yüksek verdiler ve maliyetler de o zamanlar çok yüksekti. 70 ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI NiSAN 2013 Yatırımcının yatırdığı parayı 7-8 yılda alması için, yüksek teşvik vermesi gerekti. Böylece Almanya bugün 30 GW kapasiteye ulaştı, keza İspanya'da bugün yaklaşık 7-8 GW'lık bir kurulu güce sahip. Ama sonra ekonomik krize girdiler ve teşvikler kesildi. Böylece pazar bir anda çökmüş oldu. Şu anda Solar 2.0 diye yeni bir dönem başlıyor dünyada; teşviksiz pazar. Yani artık devlet teşvik falan vermesin, yatırımcıyı herhangi bir kömür ya da doğalgaz santrali gibi görsün. Yatırımcı EPDK'ya lisans başvurusunda bulunsun ve ona sadece şebekeye bağlanma hakkını versinlerve yatırımcı da serbest piyasada elektriğini satsın. Diğer santrallerle eşit seviyede görülmediği zaman, özel bir konuma getirildiği zaman zorluklar çıkıyor, yarışmalar, ölçümler, sınırlamalar... Özel bir konuma getirildiği zaman teşvikler köstek oluyor. Diğer ülkelerde de bu trend yükselişte, örneğin Yunanistan, İtalya, İspanya'da artık yatırımlar devlet desteği olmadan gerçekleştiriliyor. Dağıtım şirketleri, enerji kaynaklarının çeşitliliği, ortalık biraz karışık mı? Son tüketicinin gözünden baktığımızda, bize elektrik satmaya çalışan bir sürü farklı grup olduğunu görürüz. Bunlar arasında elektrik tedarikçileri, üreticilerden elektriği alıp bize satanlar, ucuz elektrik vs. kampanyaları yapanlar ve milyarlarca dolara özelleştirilmiş dağıtım şirketleri var. Bunların üzerine bir de biz geldik. Diyoruz ki çatına güneş paneli, bahçene de rüzgar tribünü koyarak elektrik üretelim ve satalım. Sonuç olarak herkes pastadan pay kapmaya çalışıyor. Herkes pastadan pay kapmaya çalışırken, bir kavga da enerji türleri arasında başlıyor. Nükleer, doğalgaz, kömür, rüzgar, güneş ve bunların yanına jeotermali de eklersek, 6 tane enerji türü birbiriyle kıyasıya rekabet içerisindeler şu an. Türkiye'de çok ütopik gibi görünen ama aslında baktığınız zaman teknik olarak mümkün gözüken hedefler var. Dolayısıyla devletin burada bir ağabeylik görevi üstlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Her şeyi regüle etmesi lazım ki, çok büyük bir kaos yaşanmasın. Ülkenin birim elektrik ihtiyacına göre, hangi kaynaktan ne kadar üretilmesi gerektiğini regii'e etmesi gerekir. Bir de son kullanıcının da bir düzenlemeye girmesi gerekecek. Çünkü dağıtım şirketleri orada büyük ağabey ve tek gelir kaynakları elektrik satmak. O yüzden bizi ve toptan elektrik satanları araya sokmak isteyemeyeceklerdir. Yerli üretim hakkında ne düşünüyorsunuz? Yerli üretim Türkiye'de olur ama bence ancak şöyle olur: Devlet işin içine girmeyecek ama örneğin Şişecam'ı, Vestel'i, Sabancı'yı bir masaya oturtacak ve onlardan çok büyük bir güneş enerjisi paneli markası oluşturmalarını isteyecek. Örneğin ismi de Türk Güneş AŞ. olacak ve bu üretici şirketlere devlet araziyi bedavayaverecek, 1 O yıl SSK primi ödemesi istemeyecek, gelirvergisi vermeyin diyecek ve pazarlara çıkmalarına yardımcı olacak. Başbakanlık Yatırım Ajansı da devreye girerek gerekli desteği sağlayacak. Daha sonra bu üretim, hiç Türkiye pazarını hedeflemeyecek. NeticedeAfrika, Kuzey ve Güney Amerika, Hindistan ve Ortadoğu'da büyüyen ve gelişen pazarlar var, ki oralarda Türk malı ürünlere büyük bir ilgi de var. Sonuçta bir tane ama çok büyük bir marka olacak ve büyük oynayarak sadece yurt dışı pazarlarına açılacak. Çünkü zaten tek bir pazarla büyümek mümkün değil. O yüzden Almanya'daki çoğu üretici de battı ve batma noktasına geldi. Nihayetinde yerli üretim bu şekilde olabilir diye düşünüyorum. Örneğin rüzgarda Milli RES (MİLRES) adı verilen bir proje var, neden güneş için de MİLRES uygulanmasın? İstihdam konusunda gelirsek neler söylemek istersiniz? Bu konuda oldukça araştırma yapmıştım. Bütün enerji türleri arasında kurulu megavat başına en fazla istihdamı güneş yaratıyor ve 30 ila 50 kişiye istihdam sağlıyor. Küçük ve sayıca fazla olduğu için bunların montajını, tamirini vs. yapacak bir sürü
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=