Enerji ve Çevre Dünyası 102. Sayı (Mayıs-Haziran 2013)

müşterilerimizin birçok sorusunu cevaplamaya çalışıyoruz bu fuar alanında. Bunun dışında yenilenebilir enerji alanında faaliyetler gittikçe artıyor. Özellikle Siemens'in sürdürülebilirliğe olan yeni vizyonundan dolayı ve nükleer enerjiden çıkma kararından sonra bu boşluğu biz yenilenebilir enerji ile takviye etmek ve hidro ve rüzgar çözümlerine ağırlık vermeye karar verdik. Rüzgar çözümlerinde ise şu anda dişli kutusu gibi bir türbin içerisindeki en çok döner ekipmana sahip ve en büyük problemin yaşanabileceği noktayı bu türbinimizden dışarı çıkartarak, direct drive dediğimiz dişli kutusu olmayan bir çözüm ile şu anda müşterilerimize teklifler vermeye başladık. Aslında hibrit çözüm sunan tek firmayız. Ama özellikle bizim sunmuş olduğumuz direct drive teknolojisinin daha az ağırlığı olduğunu ve daha yüksek verimlilikle çalıştığını söylüyoruz. Ayrıca bu çözümümüzün daha sert rüzgarlara ve türbülanslara veya vorteks etkisi dediğimiz statik yükleri artıracak etkenlere karşı dayanıklılığıyla, teknolojik olarak farklı olduğunu düşünüyoruz. Bir diğer konu da Türkiye'nin de şu anda gündeminde olan enerji iletimi anlamında yüksek gerilim DC, HVDC çözümümüz. Bu özellikle kaybı düşürecek ve bir anlamda enerji iletim verimliliğini ortaya koyacak olan bir çözüm. Özellikle şebeke operatörümüzün TEİAŞ'ın bu noktada bir yatırımı var. Dolayısıyla Siemens olarak High-Voltage DC dediğimiz yüksek gerilim ve 800 kW seviyesinde ve minimum kayıpla uzun mesafelere enerji iletebileceğimiz çözümümüzle ilgili olarak standımızda arkadaşlarımız görev yapıyorlar. Bunun dışında tabii Siemens'in portföyü geniş. Olabilecek her türlü endüstriyel çözümlere kadar arkadaşlarımız burada stand alanı içerisinde gelen soruları yanıtlıyor. Türkiye geçtiğimiz son I O yıl içerisinde pek çok sektörde genel olarak büyümenin yanında enerji sektöründe birçok değişikliklere ev sahipliği yaptı. Geçtiğimiz yıllara göre kıyasladığımız zaman bugün bu portföyümüz içerisinde; bir nükleer enerji konuşuluyor, bir fosil yakıtlı santrallerle ilgili olarak daha yüksek çözümlere odaklanılıyor, kendi kaynaklarımızdan kömür konuşuluyor. Rüzgar enerjisi konusunda her ne kadar daha Türkiye için kurulu gücümüz çok az bile olsa, her şeye rağmen bir kanun ve bu kanunla beraber yetersiz ifade edilse Solvotek / Bora Sayın Biz ölçüm üzerine yoğunlaşmış bir mühendislik firmasıyız. Yaklaşık 5 yıllık bir tarihimiz var, genç bir firmayız. Firma olarak her türlü endüstriyel alana hizmet veriyoruz. ICCl'ya bu ikinci katılışım, geçen sene ilk kez ziyaretçi olarak gelmiştim fakat etkilendiğim için bu sene katılımcı olarak bulunmaya karar verdik. Fuar henüz yeni başladı ama şu ana kadar fena değil. Önümüzdeki iki gün daha iyi olmasını bile bir teşvik mekanizması var. Her sene aşağı yukarı 600700 MW'lık bir rüzgar enerjisi pazarı oluşmaya başladı. Bugün Türkiye'de, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde enerjiyi yoğun kullandığımızgözükse bile Türkiye'de ortalama bir kişi başına olan elektrik tüketimi Avrupa'nın ortalamasının hala yarısında. Yani bir Hırvatistan örneğini alırsak 3,5 milyonluk bir ülkede bir kişi ortalama olarak Türkiye'deki bir kişinin iki katı kadar daha elektrik tüketiyor. Hala büyümekte olan bir ülkeyiz. Hala bazı açıklarımızı kapatmamız gerekiyor. Dolayısıyla biz önümüzdeki dönemde Türkiye'nin büyümesine paralel olarak elektrik tüketiminde ve tabii yatırımlarla beraber üretimde de artış olacağını görüyoruz. Burada bizim en büyük beklentimiz özellikle düşük verimli olan ve bir yenilenmeye ihtiyacı olan santrallerin de bu özelleşme süreci içerisinde değerlendirilerek daha verimli çözümlerle yer değiştirmesi. Çünkü o zaman bir karşılaştırma yapıldığında, 30 sene önce kurulu olan bir fosil yakıtlı santral, bugün eşdeğeriyle yani teknolojik olarak gelişmiş bir muadiliyle değiştirdiğinde yarısı kadar doğalgaz kullanılmış oluyor. Ama yarısı kadar kullanmamıza rağmen aynı enerji miktarını üretebiliyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin hem üretirken hem iletirken hem tüketirken verimli çözümlere ihtiyacı var. ICCI bizim enerji sektörü olarak tam kadro katıldığımız Türkiye içerisindeki tek büyük etkinlik. Açıkçası mevsim itibarıyla da doğaya ve insanların içine baharın geldiği bir dönem. Bu anlamda bence çok doğru bir zamanlama. Stantların çoğunluğu tamamen açık iletişime yönelik, daha sade ve insanların birbirlerini görebileceği şekilde tasarlanmış. Bu anlamda bu 1,5 gün içerisindeki izlenimim oldukça olumlu. Pek çok dostumuzu ve meslektaşımızı bir arada görme şansı bulduk ve birçok proje üzerinde görüşmeler yaptık. 20'ncisine daha yoğun hazırlanacağımızı düşünüyoruz. Bu anlamda sadece şuna bakıyorum; acaba farklı bir şey daha bekleniyor mu? Çünkü ICCI organizasyonunu yapan Sektöre! Fuarcılık aslında her sene bir değişiklik katmaya çalışıyor. Bu anlamda biz de dönem sonunda vereceğimiz ankette acaba neyi önerebiliriz diye düşünüyoruz. Genel olarak şu anda ICCl'daki katılım oranından memnunuz. bekliyorum. Enerji sektörü, özellikle alternatif enerji Türkiye'de çok hızlı bir başlangıç yaptı. Umarım bu durum böylegider. Biz de bu potansiyeli gördüğümüz için enerji sektörüne daha da ağırlık vermeye başladık. Bizim projelerimiz de bu paralelde artarak devam ediyor. ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI MAYıs. HAZiRAN 2013 7 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=