Haberler o "Türkiye Sera Gazı Salımlarını En Fazla Arttıran .. Ulke Konumunda" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2012 yılının "kömür yılı" olarak ilan edilmesi nedeniyle Doha'daki Taraflar Konferansında Türkiye'ye Uluslararası İklim EylemAğıtarafından "günün fosili" ödülü verildiği hatırlatıldı. Sonuç bildirgesinde Türkiye enerji arzının %3 1 'i kömür, %32'si doğalgaz ve %27'si petrolden sağlandığı, Enerjimizin %90'ının fosil yakıtlardan üretilmesi sonucunda 1990 yılında 188,4 milyon ton olan CO2 salımının, 201 1 yılında 422,4 milyon tona çıktığı, artışın 1 990 yılına göre % 1 24,2 olduğu ve bu artış oranıyla sera gazı salımlarını en fazla arttıran ülke konumuna geldiğimiz belirtildi. Sonuç bildirgesine göre Mayıs 20 l 3'te 400 ppm CO2 sınırı aşıldı. Ancak ormanların büyüme dönemi olması nedeniyle ağaçların CO2'i bağlayacağı ve 2013 yılı sonunda 396-397 ppm'e gerileyeceği tahmin ediliyor. 400 ppm eşiğinin ise 20 1 4 ya da 20 1 5 yılında aşılacağı öngörülüyor. Küresel olarak sıcaklıkların 2°C artmasına neden olacak 450 ppm CO2 konsantrasyonuna ise 2035-2040 yıllarında ulaşılabilir. Bildirgede Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik gibi mevzuat ve eylem planlarının hazırlanmasının iklim değişikliği ile mücadele açısından oldukça önemli olduğu vurgulandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı rakamlarına göre ülkemizde bina sektöründe %30, sanayi sektöründe %20 ve ulaşım sektöründe % 1 5 kadar enerji tasarruf potansiyeli olduğunu, bu enerji verimliliği potansiyelinin tamamının kullanılması durumunda 3 Atatürk Barajı büyüklüğünde HES'in ürettiği enerjinin tasarruf edilebileceği açıklandı. Ancak bu hedeflere ulaşılması ancak kararlı ve ciddi adımlarla mümkün olabileceğine ve enerjiye olan talebin iyi yönetilememesi ve azaltılamaması durumunda enerji tüketiminin artacağına dikkat çekildi. İstanbul'un kuzeyini yapılaşmaya açacak olan 3. Köprü bağlantı yolları ve 3. Havaalanı, Kanalistanbul ve yeni yerleşim projeleri bilim insanlarınca İstanbul Çevre Düzeni Planında yer almadığı için eleştirildi. Bilim insanlarıncasöz konusu projelerin İstanbul için yaşamsal öneme sahip olan orman alanlarını ve su havzalarını yok edeceği uyarılarına rağmen projelerin son hızla devam ettiğine değinilen bildirgede, büyük projelerde kesilen doğal ormanların yerine başkayerlerde daha fazla ağaç dikildiği şeklindeki savunmanın doğru olmadığı vurgulandı. Bildirgede ağaçlandırılan alanlara sadece ağaç dikildiği, oraya diğer canlıların gelmesi, ormana özgü toprak ve iklimin oluşması için onlarca yıl geçmesi gerekli olduğu açıklandı ve "orman ağaçların toplamından büyüktür", ağaçlar taşınabilir, ama orman ekosistemi taşınamaz denildi. Sadece 3. Havaalanı sahasından taşınacak ağaçların maliyetinin ağaç başına bin TL (araç gereç yakıt masrafları, kiraları, çalışacak personelin giderleri vb.) gibi çok kaba bir hesapla 2 milyar Tl..'.yi geçeceği açıklanan bildirgeye göre bu maliyet havaalanının ihale bedelinin % 1 0'una kadar ulaşabilecek. 2 milyon ağaç için 20 milyon m2 bir alan bulunması gerektiği söylenen bildirgede, her taşınan ağacın yaşamasının mümkün olmadığı açıklandı. Büyük tesislerin yapılması sırasında alternatif projeler arasından doğaya ve çevreye en az zarar verecek olanların seçilmesinin ve doğaya verilen zararın da proje maliyetlerine eklenmesinin gerektiğine değinildi. 3. Köprü inşası sırasında kesilecekyaklaşık 1 ,5 milyon kadar ağacı kurtarmak için bağlantı yollarının viyadüklerle ormanların üzerinden veya tünellerle altından geçirilmesi önerisi yapıldı. Teşvikli Jeotermal Destekli Organize Sera Bölgeleri Kurulacak Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye'de jeotermal kaynakların bulunduğu bütün şehirlere, organize sera bölgesi kurma kararı aldı. Bu kapsamda pilot bölge seçilen Denizli, Afyon ve Kütahyagibi illere tarıma dayalı sanayi siteleri kurulacak. Jeotermal kaynaklardan çıkan sıcak sularla, seralar ısıtılacak. Bu bölgeler, tarıma dayalı sanayi sitesi kapsamına girerek, teşviklerle desteklenecek. Bakanlığın, 2013-2017 dönemiyle ilgili Stratejik Planı'na göre, Türkiye'de termal suların bulunduğu bütün bölgelerde seralar :-<,�;;;::� kurulacak. Kurulacak sera bölgelerine borularla jeotermal sıcak sular çekilecek. Böylece, seraların ısıtması oldukça düşük bütçeyle problemsiz olarak sağlanmış olacak. Bu sular, seraları ısıttıktan sonra tekrar yeraltına reenjekte edilecek. ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI rEMMuz-AGusros2013 19
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=