bir engel oluşturmuştur. Güneş yatırımlarının tam ilerlemeye başlayacağı bir dönemde Mayıs-Ekim ayları arasında tüm lisanssız başvuruları askıya alınmış, yeni başvuru yapacaklar için süreç durdurulmuştur. Yeni yönetmelik ancak 2 Ekim'de yayına girebilmiştir. Mayıs 2013 itibariyle lisanssız olarak dağıtım şirketlerine 418 adet güneş enerjisine dayalı başvuru olumlu olarak ön onay almış, bu başvuruların toplam gücü 120 MW'a yaklaşmıştır. Ekim ayında tekrar açılan başvurulara bakıldığında sadece birkaç EDAŞ'a gelen başvuru miktarının 1 50 MW'ın üzerindeolduğu görülmektedir. Bu durumda 2013 yılı itibariyle lisanssız güneş enerjisi yatırımları talebinin 300 MW'ı geçeceği rahatlıkla söylenebilir. Bu rakamları Türkiye'nin güneş enerjisine ne kadar ilgili olduğunu göstermesi açısından son derece önemsemekteyiz. Türkiye'de tüm enerji kaynaklarını düşündüğünüzde, yenilenebilir enerjinin orta ve uzun vadede alabileceği minimum ve maksimum paylar sizce ne oranda olacak? Bilindiği gibi, mevcut enerji politikalarımıza göre 2023 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının en az yüzde 30 düzeyinde olması hedeflenmektedir. Aynı dönemde 100.000 MW'lık kurulu güce ulaşılması hedefi gerçekleşirse, bu hedefin içinde yenilenebilir enerji kaynakları 30.000 MW'lık güce sahip olacak demektir. Ekim 2013 itibariyle kurulu gücümüzdeki hidroelektrik santraller dışındaki yenilenebilir enerji kaynakları (rüzgar, jeotermal, biyokütle vb.) payı 3.250 MW seviyesindedir. Bu rakam toplam güç içerisinde %5,2'ye karşılık gelmektedir. Hidroelektrik santrallere ait kurulu güç ise 2 1 .700 MW seviyesindedir. Oransal olarak kurulu gücümüzün %3S'i hidroelektrik santrallerden karşılanmaktadır. Burada bir paradoksla karşı karşıyayız. Eğer bu hedefler içinde barajlı hidroelektrik santraller yenileSöyleşi O 2013 Yılı Değerlendirmeleri nebilir kategorisinde sayılırsa, halen kurulu gücümüz içinde yenilenebilirin oranı zaten %40 civarındadır. Ancak barajlı hidroelektrik santraller bu hedefin dışında tutulursa oran % 1 S'lere gerilemektedir. Bu durumda 2023 hedefinde barajlı hidroelektrik santraller dışındaki yenilenebilir enerji kaynakları için %30'1uk yani 30.000 MW'lık hedef içinde; güncel veriler değerlendirildiğinde rüzgarın 6.000 MW'a, akarsuya kurulu hidroelektriklerin 10.000 MW'lara özellikle güneşi içeren diğer yenilenebilirlerin 1 0.000 MW'a ulaşacağı düşünülebilir. Bu rakamlar güneşi öne çıkaracak veriler gibi görünebilir, ancak özellikle lisanssız tarafındaki gelişmeler ve güneşin birçok alanda kısa sürede ve kolay uygulanabilirolması, bu yatırımlar içinde güneşi ön plana çıkaracaktır. İlk yılda 300 MW'a ulaşan lisanssız güneş yatırımı talebi, eğer trafo kısıtlarının çözüme kavuşturulacağı dikkate alınırsa her yıl daha yüksek miktarlarda başvuru alınabilecektir. 300 MW üzerinden hesap yapılsa dahi 2023'te 3.000 MW lisanssız yatırım gündeme gelebilecektir. Tabi bu tahminlerin dışında Bakanlık ve EPDK'nın yenilenebilir enerji ağırlıklı senaryo tahminlerinde rüzgarın 20.000 MW'agüneşin 9.000 MW'abiokütlenin 8.000 MW kurulu güce ulaşma ihtimali de göz önünde tutulmaktadır. Güneş enerjisi sektörünün genel sorunları ve dernek olarak sunduğunuz çözüm önerileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Sektörün bu dönemdeki en önemli iki sorunu lisanslı yatırımlarla ilgili süreçteki belirsizlik, lisanssız yatırımlarla ilgili I MW kurulu güce çıkılabilmesi ile ilgili yasal altyapının hazır olmaması idi. Lisanssız ile ilgili sorun Ekim ayında çıkarılan yönetmelikle çözülmüşken, lisanslı yatırımlarla ilgili sorun halen giderilememiştir. GENSED olarak özellikle yeni oluşan bir sektör için, bir arada olma ve bilgi paylaşımı ihtiyacının en önemli ihtiyaçlar olduğu kanaatindeyiz. Bunu sağlayabilmek adına üyelerimizin son gelişmeler hakkında düzenli olarak bilgilendirilmesi, bilgi paylaşımı esaslı periyodik "Biz Bize Toplantıları", seminer ve paneller düzenlenmesi bu organizasyonlarla kamu ve özel sektörün buluşmasının sağlanması, kamu tarafındaki yasal düzenlemelere destek olunması ve görüş bildirimlerinde bulunması gibi bir dizi faaliyetler yürütmekteyiz. Ülkemizin birçok bölgesinde kamu ya da sivil toplum örgütlerinin organize ettiği konferans, seminer, sergi ve fuarlarda konuşmacı, katılımcı, temsilci sıfatıyla yer alarak sektörümüzün tanıtılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle karşılıklı üyelik anlaşmamız bulunan Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Birliği (EPIA) ile sıkı ilişkiler kurarak, sektörün dünyadaki gelişimlerini izlemeye çalışıyoruz. Dünyada çeşitli gelişmeler nedeniyle enerji dengelerinin değişeceği konuşuluyor. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye bu yeni düzen içerisinde sizce kendini nerede konumlandıracak? Dünyadaki trendler enerjinin tüketildiği yerde üretilebilmesini öngörmektedir. Bu durumda gerek enerjinin nakli konusundaki kayıplar, gerekse nakledilmesi esnasında yaşanacak altyapı ve bakım-onarım maliyetlerine katlanmak zorunda kalmayacağız. Ayrıca artan çevre duyarlılığı ve insanların bu hassasiyetinin hükümet politikalarına önemli derecede etki ediyor olması, fosil yakıtlar özellikle karbon izi yüksek yakıtlardan enerji üretilmesini önümüzdeki dönemlerde daha zor hale getirecek gibi görünmektedir. Ancak özellikle güneş açısından değerlendirdiğimizde, sürekli enerji arzını sağlayabilmek için depolama teknolojilerinin gelişmesi önem arz etmektedir. Bu durumda güneş odaklı konuşursak, güneşten elektrik üretim teknolojileri ve depolama teknolojilerinin önemli oranda gelişme kaydedeceği açıktır. Ülkemiz ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI KAsıM -ARAL1K2013 47
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=