Enerji ve Çevre Dünyası 106. Sayı (Kasım-Aralık 2013)

oranında dışa bağımlılığımız, bizi yüksek enerji tasarrufuna zorlamaktadır. Ne kadar büyük tasarruf sağlarsak, cari açığımızın azaltılmasına da o ölçüde hizmet etmiş oluruz. Kojenerasyon teknolojisinin sağladığı bu önemli avantajdan, sadece ülkemiz değil, yatırımcısı da faydalanır. Yani yüksek verimli üretimle, üretim maliyeti giderlerindeki fiyat değişikliklerini, diğer yatırımcılara nazaran daha çok tolere edebilir. Ancak belirli bir çizgiye kadar. Üretim maliyeti, buhar dahil enerji satış (veya tüketim) gelirlerini aşarsa, kojenerasyon da olsa yatırım yapılmaz. Yüksek doğal gaz fiyatı (44 $cent/ m3) ve geçen yıldan beri kaldırılmış olan teşvikler kojenerasyon yatırımlarını nerdeyse durdurdu. Dernek olarak, yüksek verimli kojenerasyon projelerinin, hak ettiği desteklere yeniden kavuşturulması için ETKB'ye başvurduk. Bu konuyu yarın ETKB/ YEGM'de yapılacak toplantıda da, bir sunum şeklinde yetkililerin takdirlerine sunacağız. İstediğimiz destekler, ucuz gaz veya alım garantisi gibi direkt desteklerden çok, KDV vevergi muafiyet, yatırım indirimi gibi dolaylı desteklerdir. Teşviklerin kaldırılmasına rağmen cari açığın daha da büyüdüğünü gören yetkililerin, kojenerasyon tesislerinin hak ettiği dolaylı teşvikleri vereceklerine inanıyorum. Dünyada çeşitli gelişmeler nedeniyie enerji dengelerinin değişeceği konuşuluyor. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye bu yeni düzen içerisinde sizce kendini nerede konumlandıracak? Son I O yılda dünyada, enerji politika ve stratejilerini değiştiren önemli gelişmeler oldu. Bunları, Amerika'daki kaya gazı (shale gas) bolluğu, ülkelerin nükleer enerjiden çıkma (phase out) politikalarını revize etmeleri, Almanya'da başlayan ve sonra bütün dünyaya yayılan yenilenebilir enerji kaynaklı Söyleşi O 2013 Yılı Değerlendirmeleri "Şimdi sıra, aktif enerji pazarı olmaya gelmiştir. Böyle bir enerji pazarı kurulursa, Türkiye, dikte edilen enerji fiyatlarıyla enerji kaynakları alınımına rıza gösteren bir ülke değil, enerji kaynakları fiyatını yapan ve dolayısıyla bu kaynakları en ucuz kullanan ülke konumuna yükselmiş olacaktır." yatırımlardaki gelişmeler, Arap baharı ile özellikle Ortadoğu'da oluşan yeni dengeler, Kyoto kararlarının getirdiği yaptırımlar olarak özetleyebiliriz. Ülkemizin, bütün bu gelişmelerden uzak kalması beklenemezdi. Nitekim hükümetimizin 2023 yılı enerji hedefleri paralelinde hazırladığı Enerji Stratejisi Belgesinde, gelecek I O yılın hedefleri net olarak yerini almıştır. Bu da %30 kömür, %30 doğal gaz, %30 yenilenebilir ve % 1 O nükleer kaynaklı üretim olarak belirlenmiştir. Ama başlıklar şeklinde verilmiş olan bu oranların altını doldurmak lazım. 1 O yıllık enerji stratejilerimizi detaylandırırken, ülkemizin coğrafi durumunun arz ettiği önem ve avantajı iyi kullanmamız lazım. Kullanmamız gereken avantajları ve uzak durmamız gereken dezavantajları kısaca özetlersek: Türkiye'nin coğrafi durumu avantajı Ülkemizin etrafı dünyanın doğal gazda ve petrolde en zengin ülkeleri ile çevrilidir. Bu avantajı sadece enerji köprüsü olarak değil, aktifenerji pazarı (energy hub) olarak değerlendirmemiz lazım. Bu imkanı akıllıca kullanabilirsek lrak'tan doğal gaz ve petrolü, Doğu Akdeniz gazını, İran ve Azerbaycan gazını ve petrolünü en ekonomik fiyatla almamızın önünü açacağız. Esasen hükümetimiz bu konularda önemli adımlar atmıştır. BTC yapılmıştır ve halen işletmededir. Azerbaycan'da Şah Denizi'nden başlayacak ve Avrupa'ya uzanacak TANAP doğal gaz projesi ihale aşamasına gelmiştir. İran'dan doğal gaz alınmaktadır (yılda I O Bcm'e kadar). lrak'tan Yumurtalığa yılda 77 milyon ton ham petrol akıtan çifte hat (pipe line) halen işletmededir. Bölgesel (Kuzey) lrak'tan Türkiye'ye doğrudan petrol taşıyacak pipeline'ın inşaatına başlanmıştır. Kısaca Türkiye "Enerji Köprüsü" olma avantajını çok iyi kullanmaktadır. Şimdi sıra, aktif enerji pazarı olmayagelmiştir. Böyle bir enerji pazarı kurulursa, Türkiye, dikte edilen enerji fiyatlarıyla enerji kaynakları alınımına rıza gösteren bir ülke değil, enerji kaynakları fiyatını yapan ve dolayısıyla bu kaynakları en ucuz kullanan ülke konumuna yükselmiş olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanma Hidrolik kaynaklarımızın %50'si şu ana kadar yapılmış hidrolik veya akarsu santralleri ile işletmededir. %30'u da, lisanslı projelerle şu anda inşa halindedir. Rüzgar kapasitemizin kullanımı yolunda son 2 yıl içinde çok büyük gelişme kaydedilmiştir ve çalışan rüzgar türbinleri kapasitesi 2750 MW'a ulaşmıştır. Yapılmakta olanlara bakılırsa, 2023 için hedeflenen %30 oranı (hidro+rüzgar+güneş) rahat bir şekilde tutturulabilecektir. Ayrıca belirtmeliyiz ki, %30 yenilenebilir hedefi ülkemiz coğrafya ve iklim yapısına çok uygun bir hedeftir. Kömür ve linyit santralleri hedefi tutmayabilir Kömür, özellikle linyit santrallerinin kuruluşu pahalı, işletmesi sorunludur. Bu santral işletmelerini, Kyoto limitlerinin sınırları içinde tutmak, yani bazılarının sosyal maliyetlerine katlanmak zordur. Bu yükümlülüğü yerine getirmemiz ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI KAsıM-ARALIK2013 55

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=