SERGİ / PANEL KONUŞMALAR! :e !ESTO • TETRA .,.., .................... , .. bu çerçevede yeniden ele alacağına inanmak istiyorum. Bugün için ikinci sorun; geçiş süresinin kısaltılması. Bugün biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti'nde elektriğin %76'sı devlet kuruluş/arı tarafından üretiliyor. Bu rakamın bu yıl sonuna doğru %62'/ere düşeceğini tahmin ediyoruz. Ôze/ sektörün yap-işlet formülüyle devreye sokacağı santraller veya yeni, şu anda yapılmakta olan santrallerin yıl içinde comutioning'inin tamamlanmasıyla %62'/ere inecektir. Bu da 2003 yılı içinde de özel sektör değil de devlet ağırlıklı bir üretim süreceğini gösteriyor. Buradan şu çıkıyor ki; devlet her şeyi regüle edecektir. TETAŞ, TEAŞ'ın parçalanmasıyla, üçe ayrılmasıyla bütün bu enerji taahhütlerinin devredildiği, üretimleri toptan satın alan ve toptan satan; toptan alıcı, toptan satıcı durumuna geldi. Geldi de, peki bunun dışında başka bir toptan alıcı ya da satıcı var mı? Otoprodüktörlerden de bu 3 milyar kWh saat var. 125 milyar kWh'in içinde 3 milyarın kWh'in devede kulak kalacağını görüyorsunuz. Demek ki bu piyasa daha oluşmadı. Bu piyasa daha bir süre, ağırlık yavaş yavaş özel sektöre kayıncaya kadar devlet kuruluşlarının kontrolü altında kalacak. Benim önerim; bu geçiş sürecinin mümkün olduğu kadar kısa tutulması ama şu piyasanın çalışmasını regü/e edecek bütün yönetmeliklerin mümkün olduğu kadar erken çıkartılarak belirsizliklerin önlenmesi. Belirsizlik demek, yatırımların durması demektir. Şimdi otoprodüktör onayları durdu. Neden durdu? Çünkü EPDK yetkiyi devralmaya başladı. EPDK'ya sorsanız o da "Ben daha devralmadım. Yasa itibarıyla devri 3 Eylülden itibaren almam lazım" diyecek. Demek ALFA LAVAL ECOGENERATION WORLO ki bir kere 3 Eylüle kadar bekleyeceğiz. 3 Eylülden sonra da ne kadar bekleyeceğimiz belirsiz. Arz etmek istediğim şu; herhangi bir makama, herhangi bir tüzel kişiliği tenkit etmek için bunları söylemiyorum. Yavaş yavaş yuvarlanmakta olduğumuz belirsizlik ortamını gözlerinizin önüne sermek için bunları söylüyorum. Bu belirsizlik ortamı yatırımları durdurur. Ayrıca şu anda piyasada bir elektrik bolluğu da mevcut. Şimdiye kadar hep sıkıntısını çekmişiz, bolluk oldu otoprodüktörler satamadı diye üzülmek gibi bir lüksümüz yok. Seviniyoruz. Memlekette elektriğimiz bol olsun. istediğimiz zaman istediğimiz kalitede elektriğe kavuşalım. Bu yönüyle olaya baktığımızda gerçekten güzel bir şey. Ama diğer yatırımlar açısından baktığınızda da eğer bir yerde talep az, arz fazlaysa; yerli ve yabancı yatırımcı/ar yatırım yapmazlar. Halbuki Türkiye'nin yatırıma ihtiyacı var. Hem istihdamı arttırmak için yatırıma ihtiyaç var, hem 1,5 yıldır yaşadığımız ekonomik krizden çıkmak için yatırıma ihtiyaç var. Bir de Sayın Bakanımızın da ifade ettikleri gibi son 5-6 yıldır çektiğimiz elektrik sıkıntılarının kökeninde 90-96 yılları arasında elektrik yatırımlarının talep HALDOR TOPSOE paralelinde yapılmaması yatıyor. Bunu ben de uzun uzun inceledim. Hakikatten Sayın Bakanımıza hak verdim. O yıllarda talep %8-9 artmış her yıl. Yatırımlar da %3,5 kadar artmış. Yapmazsanız birsüre sonra sıkıntı çekersiniz. işte 96'dan sonra sıkıntılar başladı. Şimdi benim korkum şu; buna benzer durum, bu geçiş dönemindeki belirsizlik/er yüzünden ortaya çıkıp da bizim 2004-2005 yıllarında canımızı sıkmasın, bizi karanlık/ara koymasın." Cogen Nederland'dan Gert Jan Bakker, konuşmasında dünyadaki enerjiden ve Avrupa'daki uygulamalardan söz etti. Tüm dünyada doğal gazla ilgili tahminlerle ilgili bilgi veren Bakker, Amerika'nın doğal gaz arz güvenliğini sağlamak üzere yeni arayışlarda olduğunu söyledi. Bakker'in elektrik üretimi ve tüketimi ile ilgili olarak; her ülkede kişi başına düşen üretim ve kişi başına düşen enerji üretimi konusunda aktardığı bilgiler şöyleydi: "Sudan'a bakıyoruz. Sudan'da elektrik üretimi yok. Burada 30 kadar böyle ülke var. ABD en yüksek kişi başına düşen kullanıma sahip. Ve yine en fazla enerji üretimi burada gerçekleşiyor.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=