� ORT Co9eııeratwıı, 'Was� recı,ıı. . n;-s �ta.ıwtt· inanmıyorum. En büyük nedeni elektrik enerjisi bolluğu. Türkiye'de son ekonomik krizden kaynaklanan bir tüketim azlığı var. Bu tüketim azalmasıyla, yeni işletmeye açılan büyük santrallerin getirdiği enerji fazlalığı bu durumu yarattır. Yıllardır otoprodüktörlerden çok istekle elektrik alan Bakanlık kuruluşları, artık tok alıcı durumuna geldiler ve istemiyorlar. İstememelerinin bahanesi de bu fiyattan satarsanız alırız oldu. ESA anlaşmalarında elektrik alınmasıyla ilgili zorlayıcı bir hüküm yok. Burada haksız olan bir noktaya işaret etmek istiyorum. Enerji Bakanlığı başta olmak üzere bir haksızlık yapılıyor. Bakanlık kendi maliyetini (paçal fiyatını) 45.000 TL olarak belirliyor. Bu maliyetin üzerinde alım yapılırsa zarar edeceğini söylüyor. Bu paçal fiyatın içerisinde termik santrallerin üretim maliyeti kadar, hidrolik santrallerin sıfır amortismanla alınan, sıfır üretim maliyetleri de var. Ortalama 3.5 cent çıkıyor. Onların bize teklif ettiği de 3.3 cent. Esasında burada TEAŞ'ın termik santraller maliyeti neyse, bunun içinde özel anlaşmalarla alınmış olan çok yüksek fiyatlı enerji de olsun. O zaman ne çıktığını bir görelim. Bu anlaşmalar nasıl olsa imzalanmıştı diye yüksek fiyatlı enerji alımına devam ediliyor, sıkıntılı zamanda enerji ihtiyacına katkı sağlayan, onlarla kıyaslanmayacak kadar düşük fiyatla satan otoprodüktörler de feda ediliyor. Haksızlık burada. Bu haksızlık yapılmamalıydı. Bana göre Enerji Bakanlığı'nın yapacağı bir tek şey var; TETAŞ'ın bu talimatını revize etmelidir. Bunu EPDK'nın takdirine bırakmalıdır. EPDK, Tarifeler Yönetmeliği ile bu sorunu çözer. Ama Enerji Bakanlığı'nın bağlı kuruluşlara böyle bir talimat yazısı gündemde olduğu sürece bu konuyu çözüme ulaştırmak zor. EPDK sistemdeki kısıtları kaldıracak. Otoprodüktörler üzerinde yüzde 20 baskısı var. Belki bu da kalkacak. Piyasa içerisinde serbest olarak gidip kendi müşterisini kendisi bulacak. Sistemi � ECOGENERATIOH WORLO liberal şekilde çalıştıracak kuralları iyi koyarsa, bu liberal piyasaya en rahat uyum sağlayacak olan üreticiler otoprodüktör /erdir. Çünkü otoprodüktörler ne hazine, ne de satın alma garantisi istiyor. İstedikleri tek şey; haksız rekabeti yaratacak şekilde birtakım gruplar kayrılmasın." Otoprodüktörlere yönelik bu uygulamalar, otoprodüktörleri ve kojenerasyon yatırımlarını nasıl etkileceği konusunda Ağış, bize şu değerlendirmelerde bulundu: "Kojenerasyonun Türkiye'de gelişmesi için, Enerji Bakanlığı'nın hala daha devam ettirmek istediği sübvansiyonun tamamen kaldırılması gerekir. 23 Mayıs'ta başta Eti Holding olmak üzere, Etibank Seydişehir Alüminyum Tesisleri, Bor tesisleri ve benzeri kuruluşlara; bu arada vakıflara, üniversitelere, hastanelere sübvansiyon sağlayan bir kararname yayınlandı. Bu son derece yanlıştır. Artık bu yasalar çıktıktan sonra birtakım hasta kuruluşların koltuk değneğiyle desteklenmesi gayretini anlamak mümkün değil. Ortada liberal bir piyasa var. Bu tesisler, kendilerini devam ettirecek önlemleri kendileri almalı. Alamıyorlarsa da kapatılsınlar. Bu şekilde haksız rekabet yaratılıyor. Bundan 10 yıl önce Seydişehir Alüminyum Tesislerine 256 MW'lık bir kojenerasyon santrali kurulması gerektiğini gördük, bir dosya hazırladık. Bu durumda sübvansiyona ve dışarıdan pahalı elektrik almasına gerek yoktu. Ancak DPT sübvansiyon kararı verince bu proje uygulanmadı. Zamanında önlem alınsaydı, bu gün yeni sübvansiyonlara gerek yoktu. IMF'nin de, Dünya Bankası'nın da, Avrupa Birliği'nin de üzerinde durduğu budur. Devlet bir yandan yaparken, bir yandan bozmasın. İstikrarlı politikalar olursa ancak Türkiye'de herkes büyük umutlarla geleceğine bağlanır. Ama bir yıl önce yapılanı, bir yıl sonra bozacak kararnameler çıkarsa, bu sorunların düzeleceğine inanmak mümkün değil. Bununla beraber, otoprodüktörlük önümüzdeki günlerde bundan öncekinden daha da fazla gelişecek. Çünkü karakterinde temiz enerji üretme var. Çevreye karşı duyarlılık giderek artıyor. Elektrik enerjisinin kaliteli olması giderek daha çok önem kazanıyor. Elektriğin düzenli ve kaliteli olması önemli. Bu da ancak bölgesel enerji üretimiyle mümkün. Yeni yasada elektriğin bir yerde üretilip, enerji nakil hatları vasıtasıyla bir müşteriye satılmasına imkan tanınıyor. Bu elektrik üretiliyor, 100 km uzaklıktaki serbest müşteriye satılıyor, sistem aynı sistemse, dağıtım sistemi eskiyse, sadece elektrik satılmakla kalınıyor, kaliteli elektrik satılmış olmuyor. Bunun üzerine nakil bedeli, kayıp bedeli de bindiriliyor. Bu nedenle kojenerasyon tesisleri daha da gelişecek. Kojenerasyon/arın kapasiteleri küçülecek. Aynı bölgedeki birkaç fabrika birleşerek bu tesisi kuracak. İstediği kalitede elektrik enerjisini üretecek tesisler ön plana çıkacak. Çünkü kalitesiz elektrik kullanımından dolayı ana ürün kaybı çok fazlalaştı. Bundan dolayı da ana ürünün üretim maliyeti arttı. Bu maliyetlerle dünyada rekabet etmek zorlaşıyor."
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=