görüş bulunmamakla birlikte yaygın olarak 3 önemli görüş kabul görmektedir. Bunlara göre Hazar; • Deniz olarak kabul edilirse, sahildar devletler; karasularını, 200 mil'e varan münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlıklarını ilan edebilecekler ve petrol ve/veya doğal gaz hattı kıta sahanlığı kullanan devletten izin almak şartı ile çekebilecektir. • Göl olarak kabul edilirse, eşit kullanım söz konusu olacaktır. Hazar'a kıyısı olan devletler göl yatağı ve su alanlarını eşit olarak paylaşarak sahip oldukları alanlarda her türlü hükümranlık hakkına sahip olacaklardır. Rusya ve İran bu görüşü desteklemektedir. Çünkü kendi sektörlerinde petrol ve doğal gaz olmayan (Hazar Denizi kıyılarında) bu iki ülke bu şekilde diğer devletlere ait enerji kaynaklarından istifade edebilecektir. • Kendine özgü jeopolitik yapısı olduğu kabul edilirse, bu durumda Hazar'ın kendine özgün jeopolitik yapısının olması ve özelliklerinin farklılığı nedeniyle mevcut uluslararası hukuk normlarından ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Hazar Denizi'nin statüsü konusunda konsensüs sağlanamaması bölgede enerji piyasasının gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Bölgede yatırım yapmayı planlayan yatırımcılar açısından bu durum önemli bir risk oluşturmaktadır. Hazar Denizi'ndeki en geniş petrol yatakları Azerbaycan ve Kazakistan kıyılarında bulunurken Türkmenistan kıyısında daha az oranda kaynak bulunmaktadır. Rusya ve İran'ın kaynakları ise çok daha az olarak hesaplanmaktadır. Hazar'ın yasal statüsü hakkındaki tartışmalar bu nedenle günden güne ısınmaktadır. Statü sorunun çözülememiş olması offshore rezervlerin geliştirilmesi ve yeni boru hattı projelerinin hayata geçirilmesini güçleştirmektedir. Türkmen gazının Avrupa'ya ulaşmasını sağlayacak olan Trans-Hazar Projesi'nin yaklaşık 15 yıldır masada beklemekte olmasının görünürdeki en önemli sebebi statü sorununun henüz çözülmemiş olmasıdır. Makale O sinde etkili olan temel faktörler aktörlerin bölge kaynakları üzerinde söz sahibi olma kapasitelerini de belirlemektedir. Hazar Havzası'ndaki temel aktörler ise şunlardır: • Rusya • İran • Türkiye • ABD • Azerbaycan • Kazakistan • Türkmenistan • Uluslararası şirketler • AB ve Çin. Hazar Havzası'nda etkili olan aktörlerin enerji kaynakları konusunda farklı çıkarları söz konusudur. Bu doğrultuda faydalarını maksimize etmeye çalışan aktörler arasında ciddi bir rekabet yaşanmaktadır. Esasen, bölgede boru hatları konusunda yaşanan rekabet, dünyanın birçok bölgesinin enerjiye olan bağımlılığı nedeniyle bölgesel olmaktan çıkıp küresel seviyede bir rekabete dönüşmüştür. Özellikle Hazar bölgesi çevresindeki ülkeler açısından stratejik öneme sahip olan petrol boru hatları için Rusya Federasyonu, Türkiye ve İran hatların kendi ülkelerinden geçmesi konusunda mücadele ederken tüketici konumundaki Batılı ülkeler ise enerji güvenliklerini sağlayacak güzergahların oluşturulmasını istemektedirler. Hazar Havzası temel boru hatları projeleri Hazar Havzası'ndaki zengin doğal gaz ve petrol rezervlerinin uluslararası piyasalara taşınması, bölge ülkeleri için son derece önemlidir. Hazar coğrafyası üretici ülkeleri transfer ülkelerine ciddi oranda bağımlı olmaya mahkum etmektedir. Bu bağlamda geliştirilen boru hattı projeleri, Hazar Havzası jeoekonomisi ve jeopolitiğinde köklü değişikliklere yol açmıştır. Hazar bölgesindeki mevcut boru hattı sistemlerinin en belirgin özelliği, Sovyetler Birliği'ni bir uçtan bir uca bağlayacak şekilde tasarlanmış olmasıdır. Böylece, Hazar Denizi çevresinde üretilen petrol ve doğalgazın dünya paHazar Havzası enerji diplomasisinde temel aktörler zarlarına çıkışını sağlayan boru hatlarının Rusya'dan geçmesi Hazar Havzası sahip olduğu enerji potansiyelinin yanı sıra sağlan mıştır. kaynak transferi konusunda dezavantajlı bir konumda olması nedeni ile enerji diplomasisi açısından dikkatleri üzerine Hazar enerji kaynaklarının beş ayrı çıkış noktası bulunmakçekmektedir. Bölgedeki enerji politikalarının belirlenme- tadır: ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI KASIM/ARAUK 2015 61
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=