Enerji ve Çevre Dünyası 123. Sayı (Ocak-Şubat 2016)

1 GÜNCEL O yol haritası olmalıdır. Ekonomimizi dönüştürdüğümüz bir Türkiye modelini konuşmalıyız. Ülkemizde üretilen elektrikli ya da hibrit temiz arabalar, akıllı şebeke donanımları ya da yazılımları, LED aydınlatmalar, güneş panelleri, nükleer santraller, temiz kömür teknolojileri vs... Kısaca siyah beyaz demeden bilimin ve teknolojinin tüm imkanları bu zor görevde alet çantamızda olmalıdır. İklim değişikliği bir ideolojiye, bir inanç sistemine dönüşmemeli her şeyi tartışmalıyız. Bugün Almanya, emisyon yaymasına rağmen kömür santrallerini değil, nükleer santrallerini kapatmaktadır tek bir sebepten, istihdam. Adım adım onları da kapatacağını söylese de eyaletlerin aynı kanıda olduğunu söylemek zor. İklim değişikliği için attığınız tüm hamlelerde en yeşilci saydığınız ülkeler gibi sanayimizi, istihdamı ve çıkarlarımızı da konuşmalıyız. İklim değişikliğinde adalet kavramını tartışmalıyız. Enerji yoksunluğu ve iklim değişikliği Türkiye'nin yapması gereken bir tartışmadır. Oluşabilecek göç dalgaları insan yaşam kalitesine etkisi, gelir eşitsizliği tarım sektörüne etkisi... İklim değişikliğine mücadele gündemimizde olmalıdır. Çünkü bir Amerikalı güvenlik analistinin Amerikan başkanına yazdığı notta söylediği gibi; gelecek sene nasıl olacak bilmiyorum ama beklediğimiz gibi olmayacağı kesin." Çocuklarımızı geleceğe hazırlamamız gerektiğini dile getiren Dönmez; ileride çocuklarımızın derslerinde resim ve el işinin yanında üç boyutlu tasarım ve model eğitimlerin de verilmesi gerekebileceğine dikkat çekti. İleride İstanbul'da bir aracın harcadığı enerjinin 4/l'e düştüğünün görülebileceğini dile getiren Dönmez; "Bunun tek bir sebebi olacak teknolojik dönüşüm. Bugün Türkiye tüm alanlarda olduğu gibi enerji sektöründe de bu dönüşümü kabullenmeye hazırdır. Gelecek ve uzun vadeli senaryolarımızda belki yüzde yüz yenilenebilir enerjilerdeki mühendislik gelişimini tartışabilmeli, yerli kömürümüzü daha iyi teknolojiler geliştirerek, ve daha temiz şekilde yakarak ekonomiye kazandırmalı, temiz enerji olarak nükleer teknolojisine portföyümüzde yer vermeliyiz. Ama bunun tüketiciye getireceği yükler konusunda da hassas olmamız gerekiyor. Aksi halde sanayimizin rekabetçiliğini de kaybedebiliriz. Soldan sağa: Cansen Başaran Symes, Dr. Fatih Birol, Fatih Dönmez, Güler Sabancı, Prof. Dr. Nihat Berker Farkı bir Türkiye'nin mümkün olduğunu dile getiren Dönmez, yeni bir Türkiye'nin ulaşılabileceğimiz kadar yakın olduğunu vurguladı. Bugün politikanın dört eksende şekillenebileceğini söyleyen Dönmez; "Bunlar, kaynak, altyapı, teknoloji ve ticaret. Her bir eksende ilerleyebilmek için hepimizin aklına, hayallerine ve zekasına ihtiyacımız var. Bakanlığımız olarak en büyük zekamız; başkalarının da zekasını kamu faydasında kullanmaktan geçiyor. Bu dört eksende önceliklerimiz; yerli kaynaklar, arz güvenliği ve kaynak çeşitliği, enerji verimliliği artan ticaret ve en gelişmiş enerji alt yapısına geçiş olacaktır. Her bir adımda özel sektöre güvenimiz tamdır. Özel sektör ile daha farklı alanlarda bir araya gelme yollarını arayacağız. Kamu özel sektör işbirliği gündemimizde olacak ve biz özel sektörden, özel sektör de bizden öğrenecek. Birbirimizin gücüne güç katmaya çalışacağız. Eski denenmiş ve başarısız olmuş modellerden de dersimizi öğrenmeye çalışacağız. Son 10 yıl enerji sektöründe büyüme ve gelişme özel sektörün girişimleri ile sağlandı. Bu yeni dönemde de gerek kamu, gerekse özel sektörün destek ve arzusuyla piyasaya değer katmaya ve fark yaratmaya devam edeceğiz. Tüm bunları yaparken regüle edilmiş, öngörülebilir bir piyasa anlayışıyla sürdürmeye devam edeceğiz. İklim değişikliği politikamızda aklıselim düşünmemiz gerekiyor. Türkiye yılda yüzde 5 - 6 oranında büyüme kaydettiğinde dahi, 2030 yılında Almanya'nın bugünkü emisyon seviyesine ulaşamıyor. Türkiye'nin özel durumunun dikkate alınmasının bakanlığımız için değil, Türkiye sanayisi ve tüketicile16 ENERJİveÇEVREDÜNYASISay, 123-0CAKJŞUBAT2016

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=