Enerji ve Çevre Dünyası 123. Sayı (Ocak-Şubat 2016)

SÖYLEŞİ o Türkiye'ye ihtiyacı bulunduğunu unutmamak gerekir. Örneğin Türkiye, Rusya'dan aldığı gaza ciddi bir bedel ödemektedir ve bu da Rus ekonomisi için kısa vadede ve özellikle bu konjonktürde kolay kolay vazgeçilemeyecek bir rakamdır. Doğalgaza ek olarak Akkuyu'da inşa edilecek olan nükleer enerji santralinin Ruslar tarafından gerçekleştirilecek olması da enerji alanındaki işbirliğini kuvvetlendirmektedir. Bankacılık sektörüne, imalat sektörlerine bakıldığında da ilişkilerin girift bir hale gelmiş olması da hatırda tutulmalıdır. Ancak, bu ülkeye yaptığımız ihracatta ve bu ülkeden gelen turist sayısında önemli düşüşler bekleyebiliriz, ki bunların da sinyalleri gelmiştir. Dolayısıyla başta turizm sektörü olmak üzere, Rusya'ya gerçekleştirilen ihracat kalemlerinin bazılarında düşüş yaşanacak olması kaçınılmazdır. Ayrıca, bizim için önemli kalemlerden bir olan yurt dışı müteahhitlik hizmetleri bağlamında, bilhassa Rusya'da aktif olarak faaliyetleri yürüten müteahhitler, yeni ihaleler alma ve hatta mevcutları devam ettirme konusunda bazı sorunlar yaşayabileceklerdir. Ancak, başta ifade ettiğim gibi, bu sıkıntıların kalıcı olacağı inancında değilim, hatta çok uzun süreceğini de düşünmüyorum. Umarım en kısa zamanda bu sıkıntılar ortadan kalkar ve herkes gönül rahatlığıyla çalışmalarına devam eder. Rusya ile yaşanan gerginlik doğalgaza bağımlılık konusunu gündeme getirdi ve kamuoyunda doğalgazın kesilmesine yönelik endişeler yaşandı . Türkiye'nin doğalgaz arz güvenliğini sağlamak için atması gereken adımlar neler olmalıdır? Doğalgaz arz güvenliği uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde yer alan bir konu. Rusya'nın en büyük tedarikçi ülke konumunda bulunması, yaşanan gerginlik sonrasında konunun önemini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Ülkede doğalgaz arzında sıkıntı yaşanacağına yönelik kaygıların oluşmasında son derece haklı gerekçeler bulunuyor. EPDK verilerine göre Rusya'dan 26.975 milyar metreküp doğalgaz ithalatı gerçekleşirken, bu rakam toplam gaz ithalatının yüzde 54'ünü kapsamaktadır. Her ne kadar yaşanan gerginlik sonrasında yapılan açıklamalarda doğalgazın akışı konusunda herhangi bir kesintiye gidilmeyeceği yönünde açıklamalar olduysa da; enerjide tek bir kaynağa yüksek oranda bağımlı olunması, her zaman riskleri barındırmaktadır. Bu sorunun aşılması için hükümet gerekli adımları en hızlı şekilde attı. Arz güvenliğinin sağlanabilmesi için kaynak çeşitliliği oluşturulmalı, bir noktada meydana gelebilecek olumsuzluklar, diğer kaynaklar vasıtasıyla ikame edilebilmelidir. Her ne kadar, kısa vadede bu işler kolay olmasa da, bu koşulları sağlamak için Katar'dan ilave gaz satın alma anlaşması, Kuzey Irak gaz boru hattı, İsrail ve Kıbrıs gazının Türkiye'ye getirilmesi, Azeri gazı miktarının arttırılması gibi adımların atılması faydalı olacaktır. Yakın coğrafyamızda bulunan keşfedilmiş gaz kaynaklarının Türkiye üzerinden geçerek dünya piyasalarına sunulması hem enerji merkezi olma hedefi yolunda etkili olacak hem de arz güvenliği kaynak çeşitliliği konusunda önem arz edecektir. Kaynak çeşitliği ile arz güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra yeraltı doğalgaz depolama tesisi kapasitemizin de en kısa zamanda arttırılması elzem bir durumdur. Boru hatlarına ek olarak yeni LNG tesislerinin kurulması da arz güvenliği konusunda büyük önem teşkil edecektir. İ ran üzerinde uygulanan ambargonun kaldırılmasının Türkiye ekonomisi ve enerji sektörü açından etkileri neler olacaktır? İran güvenlik kaygıları ile hareket eden bir bölge ülkesi olmaktan çıkarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı ön 38 ENERJİ ve ÇEVRE DÜNYASI Sayı 123- OCAK/ŞUBAT 2016

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=