piyasasında liberalizasyonun temel amaç olmadığını , tüketicilerin ucuz ve sürdürülebilir bir enerjiye sahip olmalarının amaç olması gerektiğini söyledi. Çevre, tasarruf, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha fazla liberalizasyon konularında ortak çalışma yapılabileceğini belirten Benedikt "Türkiye'ye destek vermeye hazırız" dedi. Dünya Bankası gözüyle Türk enerji sektörünü değerlendiren Dr. James Moose, konuşmasında önemli açıklamalara yer verdi. Türkiye'nin elektrik ve gaz sektöründe önemli gelişmeler kaydettiğine dikkat çeken Moose, yeni pazarın zaman içinde rekabetle fiyatları aşağı çekeceğini, Hazine'nin yükünün azalacağını söyledi. Kayıp-kaçak oranının yüksek olduğunu ifade eden Moose, bunun nedeninin TEDAŞ'ın başarısızlığı olduğunu bildirdi. Bir diğer sorunun arz fazlalığı olduğunu kaydeden Moose, 2004 yılında %16 arz fazlası yaşanacağını belirtti. Doğal gaz konusunda da arz fazlası olduğunu vurgulayan Dr. James Moose, "Türkiye hemen kullanmayacağı gazı satın almak zorunda kalıyor" dedi. Dr. Moose, fazla gazı satmak için Avrupa'nın uygun bir pazar olabileceğini kaydetti. Dünya Enerji Konseyi Eş Başkanı ve DEK Türk Milli Komitesi Başkanı Hüseyin Arabul, Türkiye enerji sektörünü değerlendirirken yeniden yapılanma sürecinin 1984 yıl ında başladığını, ancak acele edildiği için başarıl ı olunamadığını söyledi. Özelleştirmelerin zamanında yapılmamasının sıkıntıya yol açtığını ifade eden Arabul, "Türkiye'de, kayıp-kaçakları kontrol etmek çok kolay, ancak devlet kontrol etmek istemiyor" dedi. Bugün yürütülmekte olan liberalizasyon çalışmalarıya ilgili Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun önemli çalışmalar yaptığını kaydeden Arabul, piyasa aktörlerinin ilk aşamaya geldiğini belirtti. Beş gün süren Çalıştay'da kamu ve özel sektör temsilci/eri sunumlarda bulundu. Bunlardan kısa başlıklar şöyle: Selahattin Çimen ETKB Enerji İşleri Genel Müdürü "Elektrik enerjisi sektörünün serbestleştirilmesi ve buna bağl ı olarak düzenlenmesi ve denetlenmesi arayışlarında ülkemizin gelmiş olduğu son nokta, somut ifadesini Elektrik Piyasası Kanunu'nda bulmaktadır. Avrupa Birliği'nin elektrikte iç pazarın oluşmasını öngören direktifi ile uyum içerisinde olan Elektrik Piyasası Kanunu ile Türkiye, özel hukuk hükümlerine göre işleyecek, rekabetin esas olduğu, kamunun tamamıyla düzenleyici bir role çekildiği şeffaf ve etkili işleyen serbest bir elektrik piyasası oluşturma çabası içerisinde bulunmaktadır." Dr. Erkut Yucaoğlu MAPA.Ş. GÜNCEL/AGENDA "Türkiye, enerjide özelleştirme tartışmalarını 1985'ten itibaren başlatmış, 1990'11 yıllarda uygulamaya geçmiştir. Çeşitli anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmış, kurulan yatırım ve finansman modelleri ve genel olarak devletin %1 00 alım garantisi ile özel sektörün katılımı sağlanmıştır. Bu noktada elektrik fiyatlarının yüksek seviyelerde oluşması ve uzun yıllara endeksli sözleşmeler tam rekabet piyasasına geçişi zorlaştıran bir tabloyu önümüze çıkartmıştır. Liberal ve rekabetçi bir elektrik piyasasının oluşması için lngiltere 1O yıllık bir geçiş süresi yaşamıştır. Tüketicilerin, sanayi kuruluşlarının rekabetten istifade edebildikleri piyasa fiyatları yıllar sonra oluşmuştur. Türkiye bu sürecin başında, birçok sorunları halledemeden geçiş dönemine girmiş bulunuyor. 1990'11 yıllarda doğal gaza bağlı YID ve YI modelleri ile kurulan santrallerin fiyat tarifeleri oldukça yüksektir. 1999 ve 2001 yıllarında baz talebin ekonomik krizlerle düşmesi nedeniyle 2005 yılına kadar arz fazlası oluşmakta, devletin alım taahhüdü altında işleyen santraller pahalı elektrik üretirken, eski ve ucuz elektrik üretebilecek eski kömür santralleri devre dışı kalmaktadır. ihalesi yapılmış IHD ve yeni YID santralleri ile ilgili sözleşmeler askıya alınmış, Enerji Bakanlığı bu projelerin yerli ve yabancı yatırımcıları ile hukuki sorunlar yaşamaya başlamıştır. Bu sorunların tümü ile ilgilenmek ve doğru çözümleri bulmak için 7-10 yıllık bir geçiş süreci gerekli olup, konuların özel sektörün katılımı ile Enerji Bakanl ığı, Hazine ve Enerji Kurulu'nun kesintisiz bir çalışma platformuna ihtiyaç vardır." Gürbüz Gönül Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi "AB üyeliğine aday bir ülke olarak Türkiye'nin önem vermesi gereken alanlar AB gaz ve elektrik piyasalarına uyumdur. Bu alanda Avrupa Komisyonu, Türk otoritelerini özellikle enerji regülasyonu konusunda değişik teknik yardım ve projelerle desteklemektedir." Hüsamettin Danış TÜPRAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü "Dünya ekonomisi ile uluslararası siyaseti doğrudan etkileyen gelişmelerin altında yatan en önemli gerçek enerji ve özellikle de petroldür. Ülkelerin kalkınmasında vazgeçilmez unsurların başında gelen enerji ve petrolün, küreselleşme sürecinin baş döndürücü bir hızla yaşandığı günümüzde stratejik önemi daha da artmıştır. Ülkemizde 2000 yılında şimdiye kadar gerçekleşen en yüksek rakam olan 73.7 milyon TEP'e yükselen birincil enerji tüketimi 2001 yılında %4.7 azalarak 70.2 milyon TEP'e düşmüştür. Genel enerji tüketiminde petrol 30.4 MTEP miktarı ve %43 oranı ile en büyük paya sahiptir. Bunu %29 ile kömür, %22 ile doğal gaz izlemiştir." ECOGENERATION WORLD 29
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=