Enerji ve Çevre Dünyası 14. Sayı (Kasım-Aralık 2002) / Ecogeneration World - Cogeneration, Waste Recovery, Renewables & On-site Generation - Kojenerasyon Atıktan Enerji, Yenilebilir Enerji, Yerinde Üretim

görüşmeler, müzakere ortamı oluşacak diye bir umutla bekleniyor. Dolayısıyla şimdiden bir şey söylemek için erken. Türkiye'nin dostları var, Türkiye'de yatırım yapmak isteyen yerli-yabancı sermaye var. Türkiye'de çalışkan insanlar var. Türkiye'nin kapasitesi büyük, kalkınma açısından becerisi kanıtlanmış büyük bir ülke. Yeter ki iyi yönetilsin. Türkiye şu anda iyi yönetilip yönetilemeyeceğinin bekleyişi içerisindedir. İyi yönetildiğini gördüğü an Türkiye'de her şey harekete geçecek ve daha iyi olacak. Yaman Akar ELSİAD Yönetim Kurulu Başkanı 2002'de enerji sektörü açısından r nasıl bir yıl yaşandı? 2002'ye bakmadan önce 2001 'e bakmak gerekir. Çünkü 2002'yi 2001 hazırladı ve 2001'in izleri, yoğun bir şekilde 2002'de görüldü. 2001'de Beyaz Enerji Operasyonu var. Beyaz Enerji Operasyonu nedeniyle 2001 yılında Enerji Bakanlığı ve 1 bürokrasi zaafa uğradı. Kadrolarda değişiklik yaşandı; bu durum bakanın değişmesine kadar uzandı. Otoritede ve bürokraside uzunca bir süre boşluk oldu. Yeni bakanıın göreve gelmesiyle boşluk dolduruldu. Bu defa da yeni gelen kadronun işe alışma, öğrenim süresi başladı. Bunun sonunda da 2001 yılı enerji alanında durgun bir dönem olarak geçti. Diğer taraftan sektöre baktığımızda 2001'ın başında ekonomik kriz var. Yine 2001 'in önemli olaylarından biri Mart 2001 'de Elektrik Piyasası Yasası'nın çıkması. Yasaya göre Kurul oluşturuldu, ancak bu oluşum da öngörülenden daha uzun bir süre aldı. 2002'ye böyle belirsizlik ve kriz koşullarında girildi. 2002'de öncelikle Bakanlık'la Kurul arasında yetki karmaşası yaşandı. Uzunca bir süre yetki Bakanlıkta mı, EPDK'da mı kargaşası oldu. Daha önceki yıllarda Bakanlık'ta yabancı yatırımcıdan geçilmezdi. Fakat 2002'de işlerimiz nedeniyle Bakanlığa gittiğimizde koridorların boş olduğunu gördük. Buna paralel TEAŞ'ın üçe bölünmesi ve buralardaki yeniden yapılanma nedeniyle buralarda da bir süre boşluk vardı. 2002 aslında elektrik sektöründe yatırımların durduğu, yabancı yatırımcıların neredeyse Türkiye piyasasından kaçtığı bir yıl oldu. 2002 yılı içinde pek çok yönetmelikler çıkarıldı, yasal düzenlemeler yapıldı. Bu yasal düzenlemeler piyasanın bundan sonra sağlıklı çalışması için yeterli mi? Benim enerji sektöründe 28'inci yılım. Ben 2705 sayılı kanun çıktığı zaman da bu sektördeydim. O yasanın yönetmelikleriyle ilgili de görüşlerimi belirtmiştim. Ardından 3096, 3996 vs. pek çok yasa. Aslında biz özelleştirmeye 18-20 yıl önce başladık, fakat 20 senede çıkarılan mevzuatın yeterli olmaması nedeniyle bir şey yapamadık. Hatta 3-4 sene önce bakanlar konuşma yaparken, (bürokratlar onlara konuşma metni GÜNCEL/AGENDA hazırlıyor) şu kadar senede şu kadarBOT projeler yaptık derdi. İki tane 10 MW, bir tane 35 MW toplam 55 MW. Bu bir başarı gibi ortaya konuluyor. Oysa başarılı bir özelleştirme dönemi geçirmedik. Çünkü mevzuat yatırımcıya güven vermiyordu. Bu iş mevzuatla da olmuyor. Bu işler insan faktörüyle ilgili. Eğer insanlar ilgiliyse, bunu yapmak istiyorsa, inanıyorsa oluyor. Biz 18 yılda bunu görmedik. Şimdi görüyorum ki EPDK, gerçekten çok kısa bir sürede oluşumunu ve mevzuatı geliştirmeyi başardı. Geçiş Dönemi değerlendirildi. Piyasanın da beklentisi serbest rekabete açılma, devletin sadece kontrol mekanizması olarak kalması, işlere çok karışmamasıydı. Bu başarıldı diye düşünüyorum. Şu an çıkarılan yönetmelikler, daha önceki hukuki boşluğa göre, hazırlanış tarzı, hazırlanışındaki iletişim tarzı ve de sonuçları açısından son derece başarılı. Ancak, sadece mevzuat önemli değil. Sektörün çok sorunları var. Bunlara bakmak gerek. Yeni bir hükümet iş başında. Enerji fiyatlarının çok yüksek olduğunu ve düşüreceklerini söylüyorlar. Fiyatların birkaç günde, birkaç ayda, birkaç yılda düşmesini beklemek doğru değil. Belki tam tersi de olabilir: yükselebilir de. Ben çok önemli bir düşüş olacağını sanmıyorum. Yapısal olarak bazı vergilerin çıkarılması, kayıp-kaçaklarda iyileştirme belki etkili olabilir. Sürekli değişen bir arz-talep oranı var. Geçen yıl Kasım ayında günde 20 milyon kWh açık olduğunu zamanın bakanı açıkladı. İki ay sonra 2006'ya kadar enerji fazlası var denildi. Nedeni de ekonomik kriz. "Allahtan ekonomik kriz oldu da enerji krizi olmadı" demek de yanlış. Üretim fazlamız olduğu söyleniyor. 30 bin MW kurulu gücümüzün %50 fazlası olduğu ileri sürülüyor. Ancak bu 30 bin MW'ın hepsi aynı anda emre amade değil. Hidrolik santraller yazın çalışmaz. Termik santrallerin yazın gücü düşer. Bakımda olan santraller var. Enerji fazlası olduğu söylemi doğru değil. Kriz nedeniyle talep azalmıştır. Bir görüşe göre 2005'te, bir görüşe göre 2007'de yeniden enerji açığı oluşacak. Sürekli değişen arz-talep rakamları var. Yüksek kayıp-kaçak oranı var. Üretimde verimlilik yok. Bunlar öncelikle çözülmesi gereken sorunlar. Piyasa regüle edilmeden, sağlam bir altyapının oluşturulması gerekir. Yıllarca özelleştirme gündemde olduğu için iletim ve dağıtımda yatırım yapılmadı, bu bir eksiklik. Bugün Türkiye'de fiyatlandırma belli bir esasa dayanmıyor. Mali bir esastan ziyade, nakit akımına göre oluşturuluyor. Elektrik sektöründeki kamu kuruluşlarının ne kadar nakit ihtiyacı varsa, bunu sağlayacak bir fiyatlandırma yapılıyor. Belki burada bir düzelme olabilir. Geçmiş böyle problemli. Gelecek için beklentileriniz nasıl şekilleniyor? 2003 yılında bu sorunların ne şekilde çözüleceğini düşünüyorsunuz? ELSİAD'ın sorunları, sektörün sorunları. Üyelerimiz sektörün tüm alanlarında faaliyetteler, özellikle üretim alanında. İşletme hakkı devri modeliyle sözleşmeler imzalanmış. Bu sözleşmelerle ilgili yaşanan malum sorunlar, sözleşme şartlarının değişmesi, rekabet ortamı öncesi yapılan sözleşmelerin rekabet ortamına uyarlanması durumu gibi bir takım sorunlar var. Biz ELSİAD olarak öncelikle hukuki yapının sağlam bir şekilde oluşturulmasını istiyoruz. İnsanların işe inanması, eğitilmesi süreci geçildi. Sektördeki insanlar, ECOGENERATION WORLD 39

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=