42 GÜNCEL/AGENDA itibaren Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun çıkarmış olduğu birtakım yönetmeliklerle piyasayı çalıştıracak enstrümanların oluşturulduğunu görüyoruz. Dolayısıyla piyasanın süratle oluşuyor olmasının yatırımcılar tarafından bilinmesi, en azından yatırım yapma isteklerini ve hırsını tekrar gündeme getirmiştir. Nitekim elektrik üretim lisans yönetmeliği yayınlanınca 200'e yakın lisans müracaatı olmuştur. Bunların yarısı hidrolik ve rüzgar santrali ise, yarısı da üretim ve kojenerasyon tesisidir. Demek ki oluşmakta olan liberal elektrik piyasasını, yatırımcılar olumlu algıladılar ve "bu piyasa kurallarıyla, kojenerasyon tesislerinin getirdiği yüksek teknolojiyle, yüksek randıman avantajıyla piyasada diğer aktörlerden daha rahat yarışabiliriz" diye düşündüler, değerlendirdiler. Onun için lisans almada şu gün için karşılaştığımız tereddütler giderilir ve bir an önce bu formalitelere açıklık kazandırılırsa, lisans alan girişimcilerinin 2003 yılında süratle yatırıma başlayacağı kanaatini taşıyorum. Onun için sanıyorum 40-50 kojenerasyon yatırımının, -ki bu lisans için başvuranların en az %30-40'ının- 2003 yılında yatırıma başlayacağını tahmin ediyorum. Bir de EPDK'dan önce Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü'nden onay aldığı halde yatırıma başlamayan 20 kadar kuruluşun da bu süre içinde yatırıma başlayacağını tahmin ediyorum. 2003 ile ilgili umutlu olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Kojenerasyon sektörünün 2003 yılında daha iyi olacağını düşünüyor musunuz? 2003'ün, hem 2001'den hem de 2002'den daha iyi olacağı muhakkak. Buna yüzde yüz inanıyorum. Sektörün önünde tek fren gibi duran unsur, TEDAŞ ve TEİAŞ'ın yeni kojenerasyon yatırımcılarına, elektrik üretim şirketi yatırımcılarına, sözde elektrik fazlasını bahane ederek gösterdiği birtakım zorluklar var. Bu zorlukların yenilmesi yönünde Enerji Bakanlığı'yla bağlı kuruluşlar arasında, TEDAŞ ve TEİAŞ arasında görüşmelerin devam etmekte olduğunu, hatta bu görüşmelere Enerji İşleri Genel Müdürlüğü'nün de katıldığı yolunda duyumlar alıyoruz. Bütün bu çalışmalar sorunun çözümü içindir. 2003 yılının Ocak-Şubat aylarında bu çözüm getirme iradesi aynı hızla sürerse, sorunların çözüleceğini, yolun açılacağını ve EPDK'nın da süratle lisans vermeye başlayacağını tahmin ediyorum. EPDK Başkanı'yla yapmış olduğumuz görüşmede kendisi; Mart ayından sonra lisans oluşumlarının hızlanacağını söyledi. Başkan, Mart'a kadar bu sorunların çözüleceği umudunu taşıyor diye düşünüyorum. Çıkarılan lisans yönetmeliğini yatırımcıların olumlu algıladığını söylediniz. Şimdiye kadar çıkarılan yönetmelikler kojenerasyonun gelişmesi için bir teşvik oluşturabilir mi, yoksa bir engel mi? Size göre eksik olan noktalar nedir? Hangi düzenlemeler yapılırsa, sektör ileriye doğru bir atılım yapabilir? Türkiye'de bugünkü oranlara bakarsak, şu anda kojenerasyonun piyasa payı yüzde 15. Kojenerasyonun dışında özel üretim şirketlerinin yüzde 7'Iik bir payı olduğunu düşünürsek, yüzde 22'Iik bir özel sektör üretimi payı var. Yapİşlet-Devret ve Yap-İşlet şirketlerinin de yaklaşık yüzde 16'Iık piyasa payı var. Demek ki hala yüzde 60-65 elektrik üretimi ECOGENERATION WORLD EÜAŞ'ın tasarrufunda. Yani devletin payı şu anda son derece yüksek. Bu pay içinde yüzde 15'Iik paya sahip olan kojenerasyon tesislerinin rekabet gücüyle bir yerlere gelmesi çok zor. Kaldı ki piyasada payın büyük kısmını elinde tutanlar daima dominant durumdadır. Dolayısıyla 2003 yılı içerisinde otoprodüktörlerin yalnız başına piyasayı regüle edecek bir rol oynayacaklarına ben inanmıyorum. Ancak yapısı itibariyle kojenerasyon tesisleri ve onun legal adı olan otoprodüktörler, piyasaya en yakın durumda kuruldukları için daha şanslı olabilirler. Dolayısıyla piyasada malını en rahat satabilecek olanlar kojenerasyon yatırımcıları oluyor. Çünkü fabrikasında hem elektriği, hem buharı kullanmakla güzel bir avantaj yakaladığı için, fazla elektriğin satış fiyatını aşağı çekecek mali güce sahip oluyor. Kojenerasyoncular piyasada çok güzel bir rol oynayacaklardır. Ancak kojenerasyonun piyasadaki payı çok düşük olduğu için rol oynama kapasitelerini düşük olarak görüyorum. Türkiye'de yeni çıkan yönetmelikle, tesislere bağlantılarda birtakım sıkıntılar olduğu için, (tesis derken bir dağıtım sistemiyle bağlantı, ikincisi de elektrik iletim sistemlerine bağlantı) bu tesisler kurulsa bile, işletmeye alınmasının zaman alacağı, bunların da hemen 2003 yılı içinde oluşamayacağı endişesini de taşıyorum. Dernek olarak bu endişelerimizi EPDK'ya çeşitli platformlarda ilettik. 2003 yılı içinde otoprodüktörlerin ve kojenerasyon tesislerinin, hatta üretim şirketlerinin rekabetçi bir piyasanın yaratılması ve işletilmesinde büyük fonksiyonları olacağını düşünmüyorum. Ama gelecek yıllarda olabilir. Çünkü otoprodüktör üretiminin piyasa içindeki payı giderek büyüyor. Bu genişleme oldukça, genişleme aynı zamanda hakimiyet de yaratacaktır. O noktaya geldiğimiz gün, 2004, 2005 yıllarında rekabetçi bir piyasaya doğru gidiş söz konusu olabilecektir. Çıkan elektrik piyasası lisans yönetmeliğinin herhangi bir fren yaratmadığı kanaatindeyim. Sadece EPDK'nın Enerji Bakanlığı'na bağlı kuruluşların görüşünü alırken, bu kuruluşlardan isteksizlik nedeniyle gelecek olumsuz etkilerin nasıl giderileceğini çözmeden bu konuda bir şey söylemenin zor olduğuna inanıyorum. Çünkü TEDAŞ'ı ve TEİAŞ'ı kendilerinin şu an karşı karşıya bulundukları elektrikte üretim kapasitesi bolluğunu nasıl çözeceğini ortaya koymadan, yeni üretim taleplerini kabul etmesi çok zor görünüyor. Şu anda bir enerji fazlası olduğu söyleniyorsa da, bunun arz fazlasından değil, talebin düşmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Ekonomideki canlanma, büyümenin hedeflenenden daha fazla olacağının işaretlerini veriyor. Bu durumda enerji ihtiyacı olmayacak mı? Buna katılıyorum. Türkiye'nin bugünkü 33 bin MW'lık üretim kapasitesinin büyüklüğünü düşünürsek, yüzde 5'i kadar bir gerileme olmuştu. Türkiye'de esasında 2500 MW'lık yeni bir üretim kapasitesinin 2001 yılı içinde işletmeye girmesi gerekirken, daha fazlası girmiş. Beklenen talep ekonomik kriz nedeniyle oluşmamış. Bu süre içinde işletmeye giren tesisler, bir fazla kapasite gibi ortaya çıkmış. Oysa eski trendle elektrik tüketimi devam etseydi, (geçtiğimiz 1O yılın ortalaması yüzde 8 civarında olmuştur) 2500 MW'lık yeni kapasitenin her yıl işletmeye girmesi gerekirdi. Dolayısıyla bu kapasitede, artışı bırakın, bir önceki yıla nazaran gerileme
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=