Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 144. Sayı (Eylül 2018)

Enerji ve Çevre / Eylül 2018 19 enerji-dunyasi.com kömürümüz yok, HES’lerde ise artık limitlere dayandık. Türkiye’nin güneş ve rüzgar gibi yenilebilir enerji kaynakları oldukça verimli ve bu kaynaklara yönelik yeteri kadar alanımız da bulunuyor. Bunu Almanya ile mukayese edersek, güneş enerjisinde yaklaşık 44 GW’ın üzerinde kurulu güç olduğunu görebiliyoruz. Almanya ortalama ışınımı 900 kwh/ m²/yıl olan, yani Türkiye’nin neredeyse yarısı kadar güneş ışınımına sahip olan bir ülke. Almanya’da 44 GW’lık bir kurulu güç varken Türkiye’de bu yaklaşık 4.5 GW’lar seviyesinde. Bu alanda gidecek çok yolumuz bulunuyor. Güneş enerjisinin en güzel yanı sınırsız ve sıfır maliyetli bir kaynak oluşu. Bu nedenle dünyada panel- lerin ve üretimlerin verimlilikleri arttıkça daha dar alanlarda sistem kuruldukça, maliyetler yatırım yapılabilir seviyelere geldikçe hem ülkelerin hem de yatırım- cıların daha çok ilgisini çekmeye başlıyor. Türkiye’deki geçtiğimiz senelerde yapılan yatırımların geri dönüşleri yaklaşık 6 - 8 sene bandında gerçekleşebiliyordu. Devletin bu konuda bir takımdüzenleme- leri olmuştu, 13,3 dolar sentten bir satın alma taahhüdü vardı. Amamaalesef biraz yavaş ilerliyoruz, izin onay ve işinmevzuat kısmı yatırımcılara oldukça yük oluşturu- yor. Bu konularla ilgili sivil toplumkuruluş- ları ve bürokratlarla yapılan çalışmalarla gerekli düzenlemeler konusunda ilerliyo- ruz ama biraz daha yola ihtiyacımız var. Endüstriyel çatılarda ise yatırım yapılabilir seviyelerde. İnsanlar kendi öz tüketimlerini karşılayabilecek yatırımları yapabiliyorlar ama 10 kW altı dediğimiz bireysel pazar tarafında biraz mevzuat- sal desteğe ihtiyacımız var. Onay süreç- leri ve yatırım projelendirme masrafları çok ağır durumda. Almanya örneğine bakacak olursak evinize bir sistem kur- mak isterseniz yapmanız gereken tek iş kendi mimarınızdan GES’e uygundur yazısı almanız buna ek olarak da bir form doldurmanızdır. Bunun dışında yapmanız gereken bir durumyok. Bizde ise ufak bir sistem kurmak istediğinizde bu 3-4 aylık bir süreci kapsayabiliyor. Bu süreçlerin biraz daha yatırımcılar lehine kolaylaş- ması ve öz tüketim projelerinin artması gerekir. Bu anlamda düzenlemeler yapı- lıyor ve bürokrasi de bu durumu çözme çabası içerisinde. Ancak biraz daha hıza ihtiyaç var. MEVZUAT AÇISINDA YENI DÜZENLEMELERIN YAKIN ZAMANDA GERÇEKLEŞECEĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? YAPILAN DÜZENLEMELER SEKTÖRÜN BEKLENTILERINI KARŞILIYOR MU? Gerekli düzenlemelerle sürecin daha kısalması gerçekleşmesi zorunlu olan bir süreç. Bu şekilde bir düzenleme olmaması durumunda küçük yatırımcıları bu kadar uzun bir prosesin içine sokamazsınız. Küçük yatırımcı elektrik ihtiyacını karşı- lamak için aylarca uğraşmaz, mevzuat kargaşasının içerisine çok fazla girmez bu nedenle de yatırımı gerçekleştirmez. Bu konuyu birkaç boyutta ele almamız gerekiyor. Öncelikle konuştuğumuz konu cari açık… Ülke olarak en büyük ithalat kalemlerimizden bir tanesi enerji. Şu an çatıya takılan her bir panel bizim İran’dan ya da Rusya’dan daha az doğalgaz alma- mızı sağlıyor. Aslında yenilenebilir enerji yatırımları bir milli projedir. Bürokrasi bu konuyu düzeltme konusunda kararlı ve istekli ama Türkiye’demevzuatlar açısında çokmuhatap bulunuyor; Enerji Bakanlığı, EPDK, Belediyeler, dağıtımşirketleri gibi… Bir projede çok fazla bürokrasinin bir arada olması işin çözme aşamasını yavaş- latabiliyor. Bu konu Avrupa’daki yapılan boyutlara gelmez ise Türkiye’de ufak çatı pazarından bahsedemeyiz. Bürokrasi de bu konuda neler yapılabileceğiz çabası içerisinde. BIRÇOK ÜLKEDE FAALIYET GÖSTEREN BIR FIRMA IBC SOLAR. TÜRKIYE OLARAK BU SEKTÖRDE BIZ NELERI YANLIŞ YAPTIK ALMANYA ISE NELERI DOĞRU YAPTI? Avrupa’da güneş yatırımlarını yak- laşık yüzde 75 ila 80’i çatılara yönelik gerçekleşmiş durumda. Bunlar aslında öz tüketim projeleridir. Üretilen elektriği devlete satmak yerine kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir anlayış bulunu- yor Avrupa’da. Biz bu sektöre biraz ters taraftan başladık. 1 MW ’a kadar lisanssız bir düzenleme çıkardık ve bu tanım da çok doğru bir tanım değildi. Bu alanda biraz düzensiz bir şekilde ilerleme oldu. Hiç olamayacak sahalar çağrı mektubu aldı, bu alanlara yatırımlar yapılmaya çalı- şıldı. Öz tüketimden başlamış olsaydık çok daha verimli ve sağlıklı olabilirdi. Türkiye güneş enerjisinde çok yeni bir pazar ve şunu söyleyebiliriz; bebeklik dönemi ve emekleme aşamasındayız. Bunlar bek- lenen süreçlerdir ve yeni regüle olmuş iş alanlarında bu tür gelişmeler yaşanabilir. Bürokrasinin çabalarıyla süreçlerde gide- rek düzelme yaşanıyor. 3–4 sene önce yaşamış olduğumuz sorunları şu an yaşa- mıyoruz. Bölge dağıtım şirketlerinin özel bir yapıda olması, kendi gelir kaynakla- rının darlığı, ticari sıkıntıları bu pazarda biraz engel olarak karşımızda görünü- yor. Devletin bu tarafta da bir düzenleme yapıyor olması pazarın önünü açacaktır ve rahatlatacaktır. FIRMA OLARAK HEDEFLERINIZDEN BAHSEDEBILIR MISINIZ? Ben kişisel olarak yeni regüle edilen pazarlarda bulundum. Yeni pazar nasıl başlar, nasıl ilerler ve nasıl sonuçlanır tüm bu aşamaları tecrübe etmiş birisi- yim. Ben bireysel pazara çok inanıyorum. Bu nedenle beş yıl önce bir franchise yapısı kurduk. Bu yapıdan beklentileri- miz tamamen öz tüketim projelerinin içerisinde olabilmekti. Şu an IBC Solar olarak Türkiye genelinde 51 şehre hitap edebilecek toplamda 20 tane franchise organizasyonumuz bulunuyor. 10 kWaltı çatı pazarımız açıldığı anda bizim hede-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=