Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 157. Sayı (Nisan 2020)

enerji-dunyasi.com den düzenleyen firmalar hızla artıyor. Bu konuda özellikle tekstil, inşaat, kozmetik ve yayıncılık sektörlerine yönelik her türlü ürünü üreten firmalar başı çekiyor. Türkiye’de şu anda tekstil sanayi ile çok yakın çalışıyoruz. Birçok tekstik fabrikası ihraç ettikleri ürünleri C2C prensiplerine uygun şekilde üretmek için harekete geçmiş durumda. Türkiye’de amacımız beyaz eşya üreticileriyle de bu alanda değişimi başlatmak. Tüketicilerin ürün- leri satın almak yerine, faydalı kullanım ömürlerini satın almalarına yönelik bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyoruz. Biz insanlar, akıllı, son derece zeki, hassas ve bunu başarabilecek yete- nekteyiz. Sadece bu paradigma deği- şimini gerçekleştirmeye niyet etmemiz gerekiyor. Endüstri Devrimi sonucunda ne yazık ki yeterince akıllı olmayan ve çılgınca tüketimi hedefleyen, döngüsel- likten uzak, yanlış bir tasarım sonucu, yanlış bir sistem inşa edildi. Bu sistemi sürdürülebilir kılmak pek akıllıca değil... Örneğin günümüzün baş belası PET (polietilen tereftalat) 1941 yılında DuPont’ta çalışan bir kimyager tara- fından üretildi ve 1973 yılında başka bir DuPont bilim insanı PET şişenin paten- tini aldı. Çok hafifti, güvenliydi, ucuzdu ve geri dönüştürülebiliyordu. Coca Cola ve Pepsi 1978 yılında ilk PET şişeyi lanse ettiler. Sonrası ise çorap söküğü gibi geldi. Günümüzde her yıl en az 12 milyon plastik su şisesi okyanuslara karışıyor. Bir PET şişenin doğada yok olması en az 450 sene; ki bu sadece bir öngörüden ibaret. Bunu bilmemiz çok zor, çünkü PET şişe ile geçmişimiz sadece 47 yıllık! Bugün daha korkunç bir gerçekle karşı karşıyayız. Yok olmak ne demek, gözle görünmez bir hale gelmek mi? Plastik şişe gerçekten doğada yok oluyor mu? Mikro, yani 0,5-5 mm arası ve daha da kötüsü nano, yani mm’nin 10-6’sı kadar veya bir alg hücresinden 1000 kat daha küçük parçacıklara par- çalanabilmesi... Nanoplastiklerle ilgili bilimsel araştırmalar çok yeni... Bun- lardan birinde tek kullanımlık plastik kahve bardaklarının stiren plastik ham- madde bazlı tutacaklarının UV ışınımı ile nanoplastiğe kadar parçalanabilirliği gözlenmiş. Nano boyuttaki parçacıkla- rın bağırsak duvarlarımızdan geçmesi ve bağışıklık sistemimize verdiği zarar- lar üzerine ürkütücü bir çalışma olmuş (Kaynak: Nanoplasitc Impact on Human Health-A 3D Intestinal Model to Study the Interaction with Nanoplastic Parti- cals, Roman). Kısaca PET şişeler toplanıp, farklı amaçlar için (tekstil, çanta, bot vb.) yeniden dönüştürülme prosesinde dahi mikroplastik ve nanoplastikler atıksu ile doğaya karışıyor. Bundan daha kötüsü, giydiğimiz spor kıyafetleri de petrol türevi plastiklerden üretiliyor ve doğaya salınan mikroplastiklerin en büyük kay- nağı bu akrilik elyaftan üretilen polar vb. kıyafetlerin çamaşır makineleri aracılı- ğıyla yıkanması sonucu su kaynaklarına salınması. Ayrıca araç lastikleri de aşınarak büyük oranda mikroplastik oluşturu- yorlar. Onlarca kimyasal, toksik madde üretim süreçlerinde her gün kullandı- ğımız, giydiğimiz malzemelerin ham- maddelerini oluşturuyor. Bunlarla temas ederek vücudumuza alıyoruz. Peki biz bu döngüleri kırmak için ne yapabiliriz? Bu konularla ilgili okumalı, bize ve çevremize zarar veren hammaddeler ve ürünler hakkında bilinçlenmeliyiz... Yediklerimizde, içtiklerimizde, giydik- lerimizde atık oluşturacak seçimlerin yerine alternatiflerini koymalı ve kendi- mizi sürekli olarak geliştirmeliyiz. Örne- ğin yanımızda kendi suyumuzu çelik, korumalı cam veya bioplastikten üre- tilmiş termoslarda taşımalıyız. Elbette yolda yürürken, dışarıda suyumuz bit- tiğinde ne oluyor? Gidip bir marketten plastik şişede su alıyoruz... Oysa mey- danlarda, metro ve metrobüs durakla- rında mataralarımız için su dolum oto- matları kurulsa güzel olmaz mı? Özellikle tekstil ürünlerinde marka ve tüketim çılgınlığına bir son vermeli, sadece gerçekten ihtiyacımız olanı almalı ve uzun süre kullanmalıyız. Tüket- mek yerine kendimize yatırım yapmayı seçmeli, dünyayı daha yaşanılabilir bir yer kılmak için sürekli üretmeyi hedef- leyerek durmadan merak etmeli, araş- tırmalı, okumalı, düşünmeli ve eyleme geçecek şekilde yola koyulmalıyız. n Tüketim Ürünleri İçin Biyolojik Çevrim Üretim Üretim / Montaj Teknik Besin Maddeleri Bitkiler Ürün Ürünler Kullanım Geri İade Demontaj Yararlanma Biyolojik Parçalanma Biyolojik Besin Maddeleri Dayanaklı Tüketim Ürünleri İçin Teknik Çevrim 34 Enerji ve Çevre / Nisan 2020 GÖRÜŞ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=