Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 163. Sayı (Ocak-Şubat 2021)

ekonomisinin toparlanmasında ve de rekabet gücünün artırılmasında nasıl kilit bir rol oynayacağını tartışıyor. Tür- kiye enerji sektörünün yatırımlar ve sera gazı emisyonları açısından büyük önem arz eden elektrik sisteminde yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve elektrifikasyon ile karbonsuzlaştırılması yönünde yapılacak ve/veya teşvik edi- lecek yatırımlar, COVID-19’un daraltıcı ilk dalgasının etkilerini bertaraf etmeye yardımcı olacak. Bu yönde düzenleme- ler, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde rekabetçilik gücünü de yük- selterek uzun dönemli bir fayda sağla- yabilecek nitelikte. SHURA’nın 2030 ufkuna ilişkin bugüne kadar yapmış olduğu farklı değerlendirmelere göre, Türkiye’nin enerji sektörü kaynaklı toplam karbon- dioksit salımlarının yaklaşık %35’inden sorumlu olan elektrik sektöründe ilgili teknolojiler yardımıyla gerçekleştirile- cek küresel trendi yakalayan ve hatta bu seviyenin de önüne geçebilecek bir dönüşüm, gelecek 2030 yılına kadar yılda ortalama 12 milyar ABD doları seviyesinde bir yatırım potansiyeli yara- tabilecek. Bu sayede, yılda ortalama %3 civarında artan elektrik talebinin yarısından fazlasının, başta güneş ve rüzgâr olmak üzere dağıtık enerjinin de dahil olduğu, yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanabileceği, bina- larda, sanayide ve diğer son tüketici sektörlerde enerji verimliliğinin Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nın 2023 hedeflerinin devamında daha iddialı seviyelere erişebileceği hesaplandı. Ayrıca Türkiye’nin sanayi dönüşümü- nün de önemli bir parçası haline gelen yerli elektrikli araç üretimiyle, ulaştırma ve elektrik sektörleri aynı dönemde 2,5 milyon elektrikli araç ve 1 milyon şarj noktasıyla daha bütünleşmiş işleyen bir sistem haline gelebilecek. Elektrik siste- minin ihtiyacı olan esnekliği sağlayacak daha akıllı ve dijital bir şebeke altyapı- sının geliştirilmesi ve enerji depolama kapasitesinin yaratılması da bu yatırım- ların içerisinde yer alacak. COVID-19 sonrası toparlanma dönemi, ülkeleri uzun yıllar yüksek karbonlu bir patikaya kilitleyecek ve ardından âtıl kalacak yatırımların önüne geçmek için tarihi bir fırsat sunuyor. Ancak bu fırsatı hayata geçirmek için kısa vadeli önlemlerin, uzun vadeli stra- tejilerle uyumlu bir şekilde, yeşil dönü- şüm olanakları göz önünde bulunduru- larak tasarlanması elzem. Aksi takdirde, COVID-19 döneminde petrole dayalı ekonomilerin ve değer zincirlerinin, bu dönemde yaşanan petrol fiyatların- daki dalgalanmalar sonucu yaşadıkları büyük daralmaların gelecekte de farklı sebeplerden dolayı tekrarlaması olası. Türkiye’nin enerji dönüşümü strate- jisini hayata geçirecek unsurlar, ülkenin ekonomik dönüşümünü hedefleyecek kurtarma-toparlama-reform paketleri- nin tasarımında da rol oynayacak güç- lerle birebir örtüşmekte olup aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Cari açığı azaltma 2. Üretim (katma değer) artırma 3. İstihdam yaratma 4. Sera gazı salımını ve hava kirletici emisyonları düşürerek doğanın tah- ribatını önleme. Türkiye’nin mevcut enerji strateji- lerinde bu hususlar göz önünde bulun- durulmakla birlikte eylem alanlarının sıralanması ve önceliklendirilmesi gibi konular salgın dönemi ile daha sık gündeme gelmekte olup; enerji stra- tejilerinin hayata geçirilmesinde çözüm odaklı tartışmalara ihtiyaç duyuluyor. COVID-19 kaynaklı daralma, Türkiye ekonomisinin makroekonomik den- gelerinin görece zayıf olduğu, bütçe açığının milli gelire oranının %2,9’a çıktığı, buna ek olarak sabit sermaye yatırımlarının durgun seyrettiği bir konjonktürde yaşanmaktadır. Kısıtlı mali kaynakların yukarıda bahsedilen itici güçlerin hayata geçmesini “eşanlı” hızlandırabilecek alanlara aktarılması akılcılı politikaların bir gereği. Enerji sektörünün bu süreç içeri- sinde karbonsuzlaştırılması ile üretim ve istihdam artışları yaşanırken sera gazı emisyonlarının küresel iklim deği- şikliği hedefleri doğrultusunda düşürül- mesi de mümkün olacak. 2005 yılından bu yana birincil enerjide ithal kaynak payının %70’in altına düşmediği Türkiye için böylesi bir dönüşüm cari açık soru- nunu da hafifletecek. Enerji dönüşümü, Türkiye’nin küresel iklim değişikliğinin yarattığı riskleri en aza indirme amacı taşıyan uyumlu dönüşümünü sağla- yacak uzun vadeli bir planlamanın ilk ayağı olacak. Bu tarz bir planlamanın etkilerinin ortaya çıkması, orta ve uzun vadeyi bulsa da reform hamlelerinin “sinyal verme” işlevi önemsenmeli, enerji piyasasında yaratılacak yatırıma elverişli ve öngörülebilir bir ortamın getireceği fırsatlar unutulmamalı. Bu bağlamda rapora göre, Türki- ye’nin hedeflerin açıkça belirlenmiş olduğu bir “Enerji Dönüşümü Prog- ramı”na ihtiyacı olduğu yadsınamaz. Enerji ve Çevre / Ocak-Şubat 2021 25 enerji-dunyasi.com

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=