Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 168. Sayı (Eylül 2021)

Enerji ve Çevre / Eylül 2021 33 enerji-dunyasi.com sömüren hırslı bir büyüme olmayacak; çevre odaklı, insana yaraşır istihdam üreten, sanayiden ulaştırmaya, tarım- dan enerjiye her alanda karbonsuz bir ekonomi modeli oluşturulacak. Ayrıca AB sınırda karbon düzenlemesi yaparak ithalat ve ihracatta da Yeşil Mutabakat kurallarını partner ülkeler için işletecek. 2030 yılına kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı hedefleyen AB bu dönüşümü sağlamak için 1 trilyon avro- luk bir bütçe ayırdı. Aynı zamanda yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) sebep olduğu yıkımı onarmak için kullanılan 750 milyar avroluk kurtarma fonunu da yeşil ve dijital dönüşüm hedeflerine hiz- met edecek şekilde kullanarak bir taşta üç kuş vurmaya çalışıyor. Yani ekono- mileri pandemi etkisinden kurtarmayı, yeşil ve dijital dönüşümle birlikte ele alıyor. Sonuç olarak pandemi sonrası tasarlanan yeni dünyada normalleşme- nin yeşil ve dijital olması planlanıyor. Yeşil Mutabakat kapsamında belir- lenen 11 öncelikli alan iklim değişikliği ile mücadele, temiz, erişilebilir ve güvenli enerji, temiz ve döngüsel ekonomi için sanayi, enerji ve kaynak verimliliği sağ- lanmış binalar, sürdürülebilir ve akıllı hareketlilik/ulaşım, tarladan sofraya tarım, ekosistem ve biyoçeşitlilik, sıfır kirlilik, toksiklerden arınmış çevre, araş- tırma alt yapılarına destek için bilginin güçlendirilmesi, vatandaşların sürdü- rülebilir ve iklim değişikliğinden arın- dırılmış bir Avrupa’ya geçiş için bilgi ve beceri olarak hazırlanması ve uluslara- rası işbirliği olarak açıklandı. Türkiye’de Yeşil Mutabakat kapsamında fonlanan projeler AB Komisyonu Yeşil Mutabakat Çağrısı Türkiye’de TÜBİTAK tarafından yürütülüyor. 22 Eylül 2020 itibarıyla bu kapsamdaki projeler başvuru almaya başladı. Çağrı kapsamında enerji baş- lığında toplam 128 milyon avro, bina- larda enerji verimliliği için 60 milyon avro, çevreci havalimanları ve limanlar için 10 milyon avro, tarladan sofraya stratejisine destek olacak projeler için 74 milyon avro kaynak ayrıldı. Ayrıca Avrupalı ortaklarla enerji alanında Afri- ka’da proje yapılması için 40 milyon avroluk kaynak da var. Yeşil Mutabakat ticaretin kurallarını değiştirdiğinde, bugüne kadar AB’ye ihracat yapan firmaların fabrikada hangi tür enerjiden elektrik ürettiğini, üretim sürecinde çıkarılan emisyon ora- nını ve şirketin karbon ayak izini bel- gelendirmesi gerekecek. Bir Avrupalı turisti ağırlamak isteyen Antalya’daki otelin de bu tip beklentileri karşılıyor olması ve karbon ayak izini belgelemesi gerekecek. Hem tehdit hem fırsat Türkiye’deki firmaların çok yakın gelecekte AB’ye ihracat yaparken kar- bon nötralizasyon kriterini karşılamaları gerekecek. Yani görünen o ki AB ile iş yapan ülkelerin veya şirketlerin Yeşil Mutabakat konusuna inanmama ve ciddiye almama lüksü yok. Tüm dünya yeni tip ticaret engelleri diyebileceği- miz, rekabet gücünü ve ticareti doğ- rudan etkileyen yeni nesil kriterlerle karşı karşıya kalmış durumda. Bundan sonra finansmana ihtiyacı olan ülke ve firmaların karşısına Yeşil Mutabakat kapsamında pek çok engel çıkarılabilir. Yeşil Mutabakata uyum konu- sundaki değerlendirmenin bağımsız kuruluşlar tarafından yapılacağı öngö- rülüyor. Bu da ayrıca yeni bir sertifi- kalandırma masrafı anlamına geliyor. Ancak sertifikalandırma masrafı belki de genel adaptasyon maliyetine bak- tığımızda çok küçük kalabilir. Çünkü Yeşil Mutabakat standartlarında üretim yapmak için bazı firmaların A’dan Z’ye uyum sağlaması ve karbon emisyonu yüksek teknolojilerden daha düşük kar- bon üreten teknolojilere geçiş yapması gerekecektir. Ayrıca Türkiye’nin şimdiye dek AB ile Gümrük Birliği’ni güncel- leyememe sürecinde insan hakları ve demokrasi konusunda önüne konulan engellere şimdi de Yeşil Mutabakat kri- terleri eklenecektir. Türkiye’nin kendisine Yeşil Muta- bakat konusunda bir yol haritası çıkar- ması, sadece AB ile ticaret yapabilmek için değil, sanayi, ulaşım ve inşaat gibi karbon-yoğun üretim yapan sektör- lerini sürdürülebilir ve döngüsel bir platforma oturtabilmesi için de faydalı olacaktır. Örneğin Türkiye’de karayolu taşımacılığı çok yaygın, deniz yolu ve raylı sistemlerin kullanılma oranı ise düşüktür. Bu minvalde hem masrafları düşüren hem de daha az emisyon üre- ten enerji kaynaklarına yönelmek ülke- mizin faydasına olacaktır. Bu konularda hızlı adımlar atılması hem akıllı hem yeşil bir dönüşümün Türkiye’de de ger- çekleştirilmesi geleceğin dünyasında sağlam bir yer edinmek ve rekabetçi olabilmek için şarttır. Yeşil Mutabakatı nasıl görmek lazım? İlk bakışta bir zorunluluk ve hatta dayatma gibi görünen Avrupa Yeşil Mutabakatını Türkiye’nin kendi kendine yetebilen ve üretim süreçlerini sürdürü- lebilir bir zemine oturtan bir ülke olma yolunda bir fırsat olarak görmesi fayda- sına olacaktır. Bu sürecin hem yatırım hem de dönüşüm maliyetleri olacaktır. Ayrıca sınırda karbon düzenlemesinin ticarete yansıtıldığı durumda karbon fiyatlandırması ve karbon maliyeti de ortaya çıkacaktır. Eskiden ucuz ham- madde ve emeğin yarattığı maliyet avantajını ve rekabet gücünü bundan sonra düşük emisyonlu üretim sağla- yacaktır. AB’nin kendi firmalarında olma- yan düşük maliyet avantajı yerine, çok güçlü olduğu dijital dönüşüm ve düşük emisyonu oyunun kuralı olarak sunması ve diğer ülkeleri de bu kuralları takip etmeye zorlaması ve bunu “daha yeşil

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=