48 GÜNCEL/AGENDA Önünün açılması gerekiyor. EÜAŞ'ın elindeki santrallerin rehabilitasyonu yapılarak özelleştirilmelidir. Otoprodüktörlere getirilen yüzde 25 sınırlaması kaldırılmalıdır. Geçmiş uygulamalarda enerji yatırımlarında yüzde 100 vergi indirimi ve yüzde 100 gümrük muafiyeti vardı. Bu bir anlamda teşvik niteliği taşıyordu. Hazine, bunu yüzde 40'a indirmeyi planlıyor. Bu düzeltilmeli ve eski oran korunmalıdır. TEİAŞ'ın, bundan sonra kendisine bağlanacak olan küçük santralleri sisteme kabulde yapıcı olması gerekir. Bu konuda TEİAŞ'ın mali yapısını güçlendirecek bir takım primlerle teşvik etmek gerekir." HESİAD Genel Sekreteri Dr. Atilla Akalın, konuşmasında hidroelektrik ve yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarında karşılaşılan sorunlara değindi: "Sektörün yalnız özel sektör ya da kamu kesimiyle yürümeyeceğine inanıyoruz. Sistem olarak devletçi, teşvikli ve fiyat sektörünün beraber çalışacağı bir geçiş döneminin olması gerektiğini düşünüyoruz. Ülke hazır değilken, düğmeye basar gibi serbest piyasaya geçen bir yol seçildi. Kanun yeniden gözden geçirilerek, geçiş dönemi prosedürleri hukuki zemine oturtulmalı. Yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılmasına öncelik verilmeli." Günün son konuşmacısı olan TÜSİAD Enerji Komisyonu Başkanı Arnold Hornfeld, EPDK'nın kurulmasıyla, Türkiye'deki enerji sorunlarına sistemli bir şekilde eğilme imkanına kavuşulduğunu söyledi. Dışa bağımlılık konusunun önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Hornfeld, bütçenin doğru yapılarak, ahenkli bir şekilde götürülmesinde fayda olduğunu belirtti. "Geleceğe ait ekonomik büyüme yapılacak yatırımlarla karşılaştırılarak bir dengenin olup olmadığını bakmak gerek" diyen Arnold Hornfeld, yatırıma karar verilirken yeteri kadar teknik inceleme yapılmadığına işaret ederek, planlama yaparken acele karar vermeden, her yönüyle incelenip araştırıldıktan sonra uzun vadeli hesaplamalarla hareket edilmesi gerektiğini belirtti. ENERJİ & KOJENERASYON DÜNYASI Günün değerlendirmesi bölümünde konuşmacılar, izleyicilerin sorularına cevap verirken, Enerji İşleri Genel Müdürü Selahattin Çimen, yaptığı değerlendirmede "Türkiye'nin bir enerji politikası olmadığı" yönündeki görüşe karşılık, Türkiye'deki sorunun bir politika olup olmamasından çok, süreksizlik olduğunu söyledi ve Türkiye'deki gerek siyasi, gerek bürokratik süreksizliğin bu alanda da kendini gösterdiğini ve her görev değişikliğinde, yapılan planlamaların da değiştiğini belirtti. Türkiye'nin gerek geri kalmış olmasının, gerekse enerji sektöründeki sorunların giderilememesinin nedeninin organizasyon kabiliyetinin yetersizliğinden kaynaklandığına işaret eden Çimen, organizasyonsuzluğun kaosa yol açtığını söyledi. "Enerji çeşitliliği bir çok açıdan önemli. Arz güvenliği gerekliliği, Türkiye'nin yararına bir enerji kaynağı çeşitliliğini zorunlu kılıyor" diyen Çimen'in konuşmacıların gün içindeki sunumlarında dile getirdiği "devlette süreklilik ve ciddiyet esastır. Devlet imzaladığı sözleşmelerin ardından durmalı " görüşüne karşılık yaptığı değerlendirme şöyle: "Konuşmacıların dile getirdiği devlet ciddiyeti ve bu ciddiyetin gereği konusunda da onları haklı buluyorum. Bir sözleşme yapıldıysa bunun arkasında durulacak. Ancak bunu yaparken dikkat edilmesi gereken konular var. Devlet ciddiyeti aynı zamanda ülkenin menfaatini koruyacak tarzda hareket etmeyi de gerektirir. Bu, anlaşmalar ve hukuk çerçevesinde yapılıyorsa, bunu diğer hukuksuz devlet müdahalesinden ayırt etmek lazım. Ekonomik kriz ya da diğer nedenlerle, bir arz fazlası ortaya çıktı. ister şahıs olun, ister devlet; bütçenizde bir daralma olduysa, şartlarınızı yeniden gözden geçirmeniz son derece doğaldır. Geçtiğimiz yıl 22 milyar kWh arz fazlası oluştu. Elektriğin kWh'ini 8 centten alacak olursak, yaklaşık 1,5-2 milyar dolar tutar. Böyle beklenmedik bir durum ortaya çıktığında doğal olarak Türkiye'yi yönetenlerin de bir maliyet optimizasyonunu yapmaya çalışması kaçınılmazdır. Bunun için Bulgaristan'dan elektrik alımını durdurduk. Mobil santrallerden alımı durdurabilir miyiz diye bakıyoruz. Bunu yaparken de o santrallerin zarar görmemesi için kapasite bedellerini ödeyerek bir tasarrufa gidilebilir diye inceliyoruz. Bunun karşılığında hidrolik kaynaklarımızı kullanmayı düşünüyoruz. Uzun süreli sözleşmelerde, şartlarda önemli bir değişiklik olduğunda tarafların bir araya gelerek ortak bir çözüm bulmaları gereklidir."
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=