Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 171. Sayı (Ocak-Şubat 2022)

14 ENERJİ ve ÇEVRE • Ocak-Şubat / 2022 ÇEVRE DİLEK AŞAN Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü Global Raporlama Uzmanı Rüzgar Enerjisinde Sürdürülebilirlik K üresel iklim değişikliği sorunu her geçen gün daha da derin- leşiyor. Bu sorunla mücadele etmek için her alanda olduğu gibi rüzgar enerjisi sektöründe de sür- dürülebilirlik odaklı çalışmalara duyu- lan ihtiyaç giderek artıyor. Rüzgar her ne kadar bir yenilenebilir enerji kay- nağı olup karbon emisyonlarını çok ciddi oranda azaltsa da bu sektörde de yapılması gereken çok sayıda iyi- leştirme mevcut. Sektörün tüm pay- daşlarının bu konuda sorumlu dav- ranması gerekiyor. Her büyüklükteki rüzgar enerjisi şirketleri ve devlet dışı aktörler, özellikle rüzgar projelerinin ve ilgili diğer endüstriyel faaliyetlerin hacminin büyütülmesini talep ediyor. Fakat herkesin karbonsuz bir rüzgar enerjisi inşa etmenin zorunluluklarına karşı “ama”sız bir şekilde sorumluluk bilinci taşıması gerektiğini unutma- mak gerek. Bir ürüne, hizmete, sürece veya faaliyete sürdürülebilir diyebilmek için ilgili unsurun yaşam döngüsü boyunca etkide bulunduğu tüm alan- larda gerçek bir karbondan arındırma yaklaşımı izlenmelidir. Tüm dünyada bu konuya ilişkin önemli girişimlere şahit oluyoruz. Özellikle kamu ve özel sektör kuruluşlarına verilen teş- vik sayısının ve teşvik hacimlerinin giderek arttığını söylemek mümkün. Bu durum, kurumsal sürdürüle- bilirliğe ilişkin her geçen gün daha yaşam döngüsü değerlendirmesi yak- laşımıyla üretim, nakliye, kurulum ve hizmetten çıkarma gibi aşamalarda rüzgar projelerinden kaynaklanan hava, su ve toprak emisyonları da önemli ölçüde azaltılabilir. Yaşam döngüsü analizi, rüzgar için karbon emisyonu geri ödeme süresinin kömüre dayalı santrallerden çok daha kısa olduğunu gösteriyor. Bu noktada kara ve denizdeki rüzgar çiftliklerini ayrı ayrı değerlendirmek gerek. Zira, üretim ve kurulum aşa- maları, karadaki bir rüzgar çiftliğinin (onshore wind farm) toplam karbon emisyonlarının %90'ından fazlasını; açık deniz rüzgar çiftliği (off shore wind farm) için ise karbon emisyon- larının %70'ini oluşturmaktadır. 1 Bu farkın en önemli nedeni off shore pro- jelerinde, nakliye ve taşımacılığının karbon emisyonları içerisinde daha büyük bir paya sahip olmasıdır. Bir örnekle devam edelim. Bir rüzgar türbinin kütlesinin çok büyük bir bölümü çelik, demir, bakır ve alüminyum gibi geri dönüştürülebi- lir malzemelerden oluşur. Karbon fiber veya fiberglas kompozit, plastik ve reçineden oluşan bölümlerin top- lam kütle içerisindeki oranı oldukça düşüktür. Özellikle 25 yıla kadar bir ömre sahip olan ve halihazırda ticari olarak geri dönüştürülmesi zor olan rotor kanatları için durum bu şekil- dedir. Türbin tasarımlarının çevresel da sertleşen perakende ve kurumsal yatırımcı duyarlılığına da yansımış durumda. Son birkaç yıllık döneme baktığımızda sosyal sorumluluk etkisi yüksek yatırım fonlarına yapılan giriş- lerin çok ciddi oranda arttığını görü- yoruz. Hükümetler ayrıca yeşil enerji tedarikinden sıfır emisyonlu bina stan- dartlarının uygulanmasına kadar her alanda endüstriyel değer zincirlerini karbondan arındırmak için adımlar atıyor. İklim değişikliğiyle mücadele odaklı bir sektörün, sektörel kurulu- şun, endeksin ya da projenin içeri- sinde yer almak artık yeterli olmuyor açıkçası. Rüzgar şirketleri de bu konu- daki farkındalığını artırarak büyü- menin kontrolsüz bir dışsal maliyete neden olmasının önüne geçmelidir. RÜZGAR ENERJISI PROJELERININ ÇEVRESEL YAŞAM DÖNGÜSÜ ETKILERI İklim değişikliğine karşı mücade- lenin kritik önemi haiz olan rüzgar endüstrisi, emisyonları ve atıkları ciddi oranda azaltıyor. Fakat öte yan- dan sektörün paydaşlarının, çelik ve çimento gibi çevresel ayak izlerini düşürmenin zor olduğu sektörlerden gelen malzemelerin tedarik zinciri süreçlerini de karbondan arındırma- lıdır. Bunun için de mevcut teknoloji ve süreçler en iyi şekilde kullanılmalı- dır. Beşikten mezara (cradle to grave) 1 GWEC | Global Wind Report 2021

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=