Enerji ve Çevre Dünyası 18. Sayı (Mayıs-Haziran 2003) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

SÖYLEŞi / INTERVIEW Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu atandı. Bundan sonra EPDK, piyasanın liberalizasyonu için gerekli ikincil mevzuatları çıkararak, özellikle gaz dağıtım liberalizasyonu gerçekleştirilecektir. Ben eminim ki, Türkiye'nin enerji piyasası dünya enerji sektöründe önemli bir yere sahip olacaktır. Bu çerçevede ikinci önemli bir konu da, BTC'den ve KerkükYumurtalık'tan gelecek petrolle Ceyhan terminali de dünya petrol sektöründe çok önemli bir yere sahip olacaktır. Dünya petrol tüketiminin yüzde 5.5'e yakını Ceyhan'dan geçecektir. Petrol fiyatlarının oluşumunda dahi Ceyhan'ın önemli bir rolü olacaktır. Bugünkü görüşmecilerden birisi Ceyhan limanının önemini belirtirken, "umarım dünya piyasasında önemli bir yere sahip olacak Ceyhan terminalinde fiyatlar, dolar değil, Euro olarak tespit edilir"dedi. Ceyhan terminalinin önemini herkes teslim ediyor. Bunlar çok sevindirici gelişmelerdir. Bir diğer konu ise Türkiye'nin transit gaz açısından da önemli bir merkez olacağıdır. Bütün toplantılarda söylediğimiz gibi, Türkiye enerji zengini bölgelerle Hazar Havzası, Orta Doğu, Orta Asya, enerji alıcısı Batı pazarındaki alıcı ülkelerle tam coğrafi bir köprü konumunda. Türkiye bu konumunu da değerlendirerek, bütün bu enerji zengini ülkelerden gelecek gazın Türkiye üzerinden Batıya sevk edilmesi için ciddi bir politika izlemektedir. Türkiye'nin amacı, Avrupa'nın dördüncü ana tedarik damarını oluşturmaktadır. Bugün için Batı Avrupa'ya doğal gaz doğudan Rusya'dan, kuzeyden Norveç'ten, güneyden de Kuzey Afrika ülkelerinden geliyor. Biz de Hazar havzası ve Orta Doğu'dan gelen dördüncü ana damar için uğraşıyoruz. Bu politikada da Türk-Yunan anlaşması nedeniyle belirli bir ilerleme sağlandı. Hükümetler arası anlaşma Aralık ayında Selanik'te imzalandı. Şimdi de doğal gaz alım-satım anlaşması imzalanacak. Sonrasında her iki şirket, Adriyatik ve İtalya üzerinden Batı Avrupa'ya gaz taşınması için gerekli çalışmalara başlayacaklar. Türkiye'nin Batı Avrupa'ya gaz satışında diğer bir alternatifi de Bulgaristan, Romanya, Macaristan üzerinden Avusturya'daki Yıırıdışıııdaki ıeııısilcilikleriıııiz aracılığıyla, Tiirkiye'deki yatınııı or/a11111ıın giiveııli oldıığıııııı, lıiikiiıııetiıı doğrııdan yabancı yalırııııııı yo/11111111 açmak içiıı yeııi tedbirler aldığım dııyıırııyorıız. hassasiyeti tüm dünya ülkelerinde gördüğümüz zaman, İstanbul halkı da aynı şekilde, bu hassasiyet artıyor. Hem çevre, hem de güvenlik nedeniyle, İstanbul gibi dar ve yoğun akıntıların olduğu bir boğazdan 150-200 bin tonluk tankerleri geçirmek hiç akıl karı değildir. Onun için petrol şirketlerine uzun vadeli yatırımlarını yaparlarken, sakın Boğazlara güvenerek yatırımlarınızı yapmayın diye mesaj veriyoruz. Ceyhan terminalinin öneminin artacağını söylerken, KerkükYumurtalık boru hattından da petrol geleceğini söylediniz. Şu anda bu hat lrak'ta yaşanan kriz nedeniyle kullanılmıyor. Ayrıca buna alternatif olarak Kerkük-Hayfa hattı inşaatı dile getiriliyor. Biz bu hattın faal hale gelmesi için ve bundan sonra da lrak'la enerji konusundaki ilişkilerimizin gelişimi için nasıl bir politika izliyoruz, nasıl bir girişim içerisindeyiz? Kerkük-Yumurtalık boru hattı İkinci Körfez Savaşı'na kadar, gıda için petrol programı çerçevesinde yıllık 35 milyon tonluk bir kapasiteyle çalışıyordu. Çünkü o dönemde lrak'a tanınan satış miktarı buydu. Kerkük-Yumurtalık'ın kapasitesi 78 milyon tondur. Bu kapasite, kolaylıkla 115 milyon tona çıkarılabilir. Yani 3 pompa Bungarden dağıtım merkezine ulaşmak ve buradan hem Hazar, hem de Orta Doğu gazının Avrupa'ya satılmasıdır. Türkiye enerji zengini istasyonu ve bazı luplar yapılması koşuluyla, 115 milyon tona çıkarılabilir. Bizim basında uzun süre bir Kerkük-Hayfa petrol boru hattı gündeme getirildi. Bence bu ciddi bir konu değil. Bunu şöyle Bütün bunlarla bağlantılı ve bunların doğal sonucu olan bir husus, bizim Dışişleri Bakanlığı olarak çok önem verdiğimiz konu da Türk Boğazları. Her vesileyle belirttiğimiz gibi, Türk Boğazlarının. önümüzdeki yıllar için şirketlerce bir boru hattı olarak görülmemesi. Çünkü Türk Boğazları petrol taşımacılığı açısından güvenilir bir güzergah değildir. Türk Boğazları konusunda iki gerçek var. Er veya geç boğazlarda bir tanker kazası kaçınılmazdır. Bu istatistiki verilerle de doğrulanıyor. Bir ay sonra da olur, 6 ay sonra, 5 yıl sonra da olabilir. Maalesef kaçınılmaz olarak Boğazlarda bir tanker kazası yaşanacaktır. ikinci gerçek ise. İstanbul halkı. Boğazlardan tanker geçişini engelleyecektir. Bu da belki 5 yıl içinde 48 olur, 3 yıl içinde olur. Bir zaman perspektifi vermek güç. Ama çevre konusunda artan ENERJi & KOJENERASYON DÜNYASI bölgelerle Hazar Havzası, Orta Doğu, Orta Asya, enerji alıcısı batı pazarındaki alıcı ülkelerle tam coğrafi bir köprü konumunda. Türkiye bu konumunu da değerlendirerek, bütün bu enerji zengini ülkelerden gelecek gazın Türkiye üzerinden batıya sevkedilmesi için ciddi bir politika izlemektedir. Türkiye'nin amacı, Avrupa'nın dördüncü ana tedarik damarını oluşturmaktadır. açıklayabilirim. Bizim yaptığımız tüm araştırmalara göre önümüzdeki dönemde lrak'ın petrol üretim kapasitesi günlük 6 milyon varile kadar çıkabilir. Bunun günlük 1 milyon varilinin lrak'ın iç tüketimi olduğunu düşünürsek, önümüzdeki orta ve uzun vadede Irak, OPEC kotalarından bağımsız olarak günlük 4.5 milyon varilden daha fazla ihraç edemez. lrak'taki mevcut ihraç terminalleri ve boru hatlarına baktığımız zaman, günlük 4.5 milyon varil kapasiteyi ihraç edecek imkanı şu anda zaten var. Bunun için neden petrol şirketleri durup dururken,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=