Enerji ve Çevre Dünyası 184. Sayı | Doğalgaz Dergisi 241. Sayı(Ekim 2023)

64 DOĞALGAZ VE ENERJİ • Ekim / 2023 DOÇ. DR. CİHAN DOĞRUÖZ Çankırı Karatekin Üniversitesi Türkiye Enerji Diplomasisi KONUK YAZAR E nerji diplomasisi eylem planı- nın hayata geçirilmesi, güney gaz koridorunun bir parçası olan doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarıyla ilgili sorunlar yaşayan Ortadoğu ve Kafkaslardaki kaynak tedarikçisi ve geçiş ülkeleri konumun- daki komşularıyla ilişkilerini geliştirerek enerji üssü olmayı hedefleyen Türkiye için de yeni anlaşmazlıkları beraberinde getirmektedir. Dünya enerji stratejisine bakıldığında; merkez ülke ve güzer- gahı çeşitliliğine gidilmesi, yenilenebi- lir enerjinin payı arttırılırken nükleer enerjiden yararlanılmaya başlanması, enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik çalışılmalarda bulunulması ve Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulması gerekmektedir. Türkiye enerji stratejisinde Rus- ya-Norveç-Cezayir’den sonra 4. ana arteri olması sebebiyle ve doğu/batı ile kuzey/güney eksenlerinde üretici-tü- ketici ülkeler arasında güvenilir ana transit rolünü üstlenmesi ve dinamik terminal konumu olma hedefleri belir- meye başlamıştır. Bölgedeki çatışma- lar, Suriye’deki istikrarsızlık, Irak-Kuzey Irak bölgesel yönetimi ilişkileri, Kıbrıs sorunu, İsrail ile ilişkilerde gerginlikler gibi konular Doğu Akdeniz’de enerji ilişkilerinde enerji dengelerini de etki- lemektedir. Türkiye’nin enerji merkezi olma hedeflerine ulaşmak için doğru enerji diplomasisini hayata geçirmesi gerekmektedir. Diğer bir önemli husus ise rekabetçi ve şeffaf enerji piyasasının oluşturulması konusudur. Bu anlamda Türkiye’nin enerji politikasında veya diplomasisinde AB ile ilişkileri çok önemlidir. Günümüzde iklim şartla- rının değişimi, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi önemli sorunları gider- mede AB’nin iklim değişikliği ile müca- delenin hedeflerine sunacağı katkının belirtilmesi gerekmektedir. AB’nin enerji diplomasisinin önemli ayakla- rından biri enerji ürünlerinin ticareti ve üretime yapılan yatırımlardır. AB ülkeleri genelde merkez ülkeler olma sebebiyle enerjide dünya liderliğine oynamaktadır. AB ülkeleri bu çerçevede Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve serbest tica- ret anlaşmalarına göre hareket etmekte- dir. İşte tam bu noktada Türkiye DTÖ çatısı altında AB ülkeleri ile beraber mi hareket etmeli yoksa yerli enerji kaynakları ve yatırımları ile kendi ege- menliğini arttırmalı mı sorusu akıllara gelmektedir. Ayrıca Gerek AB, gerekse Türkiye tutum ve davranışlarında bir- birlerine ne derece katkı verecekler sorusunun cevabı da irdelenmelidir. İşte bu sorulara cevap ararken enerji politikalarında daima tek sesli konuşan ve hareket eden AB’ye karşı çıkarları- mızın buluşmadığı konularda Türkiye kendi enerji stratejilerini ve hedeflerini ortaya koyan yol haritasını orta ve uzun vadede belirlemelidir. Enerjinin öneminin hayatın sür- dürülebilirliği ile eş anlamlı olduğunu söyleyebiliriz. Elektrik enerjisi bilin- diği üzere potansiyel enerjinin kinetik enerjiye ve kinetik enerjinin de elektrik enerjisine dönüşümüyle evlerimize ve işyerlerimize girmektedir. Elektrik nor- mal ticari bir mal niteliğinde değildir ve depolanma özelliği zordur. Dolayısıyla yüksek maliyetler ve fiziki olarak geniş mekanlar gerektirdiğinden stoklanması zordur ve üretildiği an tüketilmelidir. Elektrik enerjisinin en önemli özellik- lerinden biri üretimin kesintisiz devam etme zorunluluğudur. Bu sebepten enerjiyi depolayabilen ülkelerin dün- yaya hükmedeceği de kaçınılmazdır. AB ülkeleri de bu bakış açısıyla fosil yakıtları terk ederek elektrikli araçların

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=