51 RAPOR DOĞALGAZ VE ENERJİ • Temmuz / 2024 Türkiye’nin 2021’de net sıfır karbon hedefini açıklamasının ardından, yapılan çalışmalarda ve yayınlanan politika dokümanlarında adil dönüşüm özellikle istihdam boyutuyla odak noktalardan biri haline gelmiştir. Bu kapsamda, 2021’de yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı adil dönüşüm kapsamında istihdam başlığı içermemiş, ancak 2022’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) koordinatörlüğünde hâlâ çalışmalarını sürdüren “Adil Geçiş Politikaları İhtisas Çalışma Grubu” (İÇG) kurulmuştur. 2022’de toplanan İklim Şurası’nın sonuç raporunda “yerinde istihdam”, “insana yakışır istihdam”, “sosyal koruma” ve “çalışanların refahı” kavramlarının vurgulandığı, istihdam politikalarının bölgesel kalkınma ile ilişkilendirildiği kararlar yer almıştır. Son dönemde yayımlanan yeşil ve dijital dönüşümü odağına alan 12. Kalkınma Planı gibi ulusal plan dokümanlarında da yeşil dönüşüm sürecinden çalışanların olumsuz etkilenmemesi için adil geçiş mekanizmalarının kurulması hedeflenmektedir. Bu çalışmada, etkili politika önerilerinin oluşturulabilmesi için ilçe düzeyine kadar inebilen bir durum tespiti ihtiyacından yola çıkarak, SKDM ve kömür sektörleri için ülke ölçeğinden bölge, il ve ilçe ölçeğine kadar uzanan bir izlek oluşturulmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Anketleri (HİA) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Girişimci Bilgi Sistemi (GBS) başta olmak üzere açık veri kaynaklarından yararlanarak yapılan analizler sonucunda, incelenen her bir sektör için ayrı ayrı bölge, il ve ilçe düzeyinde istihdam özellikleri ve dönüşüm nedeniyle risk altındaki istihdam sayısı belirlenirken, diğer yandan sektörlerin tamamı dikkate alınarak dönüşümde öne çıkan bölgeler saptanmıştır. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizmasının ilk aşamasına tabi ürün gruplarının yer aldığı sektörler ile kömür ve linyit madenciliğinde toplam 71 bin kişinin istihdam edildiği görülmektedir. Bu rakam ilk aşamada içerilmeyen, ancak 2030 sonrasında kapsama dahil olacak cam, seramik, temel ve işlenmiş kimyasallar, demir ve alüminyum dışı metaller gibi ürünlerin üretimindeki istihdamı da kapsadığından üst sınır olarak değerlendirilebilir. SKDM ürünlerinin yer aldığı sektörlerde toplam çalışanların %2,5’i, imalat sanayi çalışanlarının %12,5’i istihdam edilmektedir. Yalnız ilk aşamada yer alan ürünlerin (çimento, demir-çelik, alüminyum ve gübre) üretimi ile kömür madenciliğindeki kayıtlı istihdam ise TÜİK’in Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerine göre yaklaşık 200 bin civarındadır. SKDM ana sektörleri ve kömür madenciliğinde çalışanların temel özellikleri Türkiye ve imalat sanayi ortalamaları ile kıyaslandığında, ücretlerin ortalamanın belirgin şekilde üstünde, kayıt dışı çalışmanın düşük ve sendikalılık oranının nispeten yüksek olduğu görülmektedir. Ortalama eğitim süresi ise 9,6 yıl olan Türkiye ortalamasına yakın veya biraz üzerinde olmakla birlikte, meslek lisesi mezunlarının, yani teknik eğitim almış olanların oranı belirgin şekilde yüksektir. İstihdamı nitelik gruplarına göre ayıran ISCO meslek sınıflamasından yola çıkarak, tüm çalışanların nitelik düzeyi 1-4 arasında puanlandığında (1 en düşük, 4 en yüksek), SKDM sektörlerinde istihdamın nitelik düzeyinin 2,21 olan Türkiye ortalamasının biraz altında yer aldığı görülmektedir. İşlerin niteliğinin yanı sıra, rutin olup olmadıkları da çalışanların alternatif işlere adaptasyon kolaylığı açısından fikir vermektedir. Meslekleri rutin, rutin olmayan manuel ve rutin olmayan bilişsel olarak ayıran uluslararası sınıflandırmaya göre, Türkiye’de kömür madenciliği ve SKDM ana sektörlerinde oldukça yüksek olan rutin işlerde çalışanların oranı %60’a yakındır (kimya sektöründe bu oran %52’dir). Yine de bu oran, %69,7 olan Türkiye imalat sanayi ortalamasından daha düşüktür. Madencilik ve SKDM ana sektörlerine has diğer bir özellik de kadın istihdamının hem Türkiye geneli hem de imalat sanayi ortalamasından belirgin şekilde düşük olmasıdır; bu sektörlerdeki istihdam toplam kadın istihdamının %1,2’si düzeyindedir. Tüm bu özellikler dikkate alındığında, rutin işlerde çalışanlar dahil olmak üzere bu sektörlerde çalışanların eğitim ve nitelik düzeyinin, özellikle imalat sanayinin diğer alanlarında istihdam edilmeye uygun olduğu görülmektedir. Ancak, dönüşüm kapsamında ortaya çıkacak yeni istihdam olanaklarının, iş güvencesi ve gelir bakımından bu sektörlerdeki mevcut işlerin gerisinde kalma riski bulunmaktadır. İncelemenin bölgesel düzeye indirilebilmesi ve risk altındaki istihdam sayılarının saptanabilmesi için TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi’nde yer alan 26 bölge kullanılmıştır. Böylece, nispeten geniş bölgeler düzeyinde ana sektörler bazında (kömür madenciliği, ana metal sanayi, metalik olmayan mineraller ve kimya sanayi) hem kayıtlı hem kayıt dışı istihdamın yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve çalışma alanı gibi özellikleri değerlendirmeye alınabilmiş ve risk altındaki istihdam sayıları belirlenebilmiştir. Risk altındaki istihdam, tamamen dönüşmesi gündeme gelebilecek kömür madenciliği için istihdamın tümü olarak belirlenirken, üretimin payı azalarak da olsa sürmesi beklenen SKDM sektörlerinde doğrudan üretimde veya üretimin karbon yoğun aşamalarında çalışanlar ve 45 yaş üstü, düşük eğitimli çalışanlar olarak belirlenmiştir. Yapılan bölgesel analizler sonucunda, sektörel bazda aşağıdaki bölgelerin öne çıktığı saptanmıştır.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=