24 SÖYLEŞİ / INTERVIEW metreküp mertebesinde bir gaz tüketimi öngörürken 2011 yılında asgari alım taahhütleri içerisinde 23 milyar metreküpten 40 milyar metreküp seviyelerine çıkabilecek gaz tüketimlerinden bahsedersek hiçbir zaman sorun olmaz. Dolayısıyla 6 milyar metreküplük Azeri gazı anlaşması birsorundeğildir. Bir zenginliktir. Türkiye'ye gelen gaz çeşitliliğinin bir zenginliğidir. Biz bu çerçevede olaya baktığımızda meseleyi farklı düşünüyoruz. Biz önce talep ne oluru öngörmek, ya da peşin hüküm vermekyerine, üzerimize düşen ve kendi irademiz çerçevesinde şekillenen sorumluluklarımızı yerine getirelim, ondan sonra dönüp bakalım. Gazı götürmeden, talep var mı/yok mu diye tespit etmeden, bunu tüketemeyeceğiz deyip üzülmek yerine, bunu tüketecek iktisadi büyüme ivmesini yakalayacağız deyip, o gazı istenilen bölgelerde kullanıma hazır hale getirmenin daha doğru bir politika olacağına inanıyorum. Biz 1 O yıl önce bu meseleleri tartışıyor olsaydık, belki farklı yaklaşabilirdik. Bugün içinde bulunduğumuz durum itibariyle herşey yanlış yapılmıştır edebiyatını bir tarafa bırakıp ne yapacağımıza kararvermemiz lazım. Önümüzdeki tek çıkar yol da bu. C 419 B;z ••ee talep ne ofH.-u •ngönnek, ya da peşin lıiikiim vermek yerine, 1 ' üzerimize diişen ve kendi irademiz çerçevesimle şekillenen sorııınlıılııklarımızı yerine getirelim, ondan sonra döniip bakalım. Gazı götürmeden, talep var 1111/ yok ııııı diye tespit etmeden, hıınıı tüketemeyeceğiz deyip iiziilmek yerine, bıınu tüketecek iktisadi biiyiiıne ivmesini yakalayacağız deyip, o gazı istenilen bölgelerde kııllamına hazır hale getirmenin daha doğrıı bir politika olacağına inanıyorııın. Kaynak çeşitliliği dediniz. Askıda kalmış bir Türkmen gazı konusu var. İkincisi; Mısır gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya pazarlanması konusunda EPDK karar verecekti. Ayrıca lrak'ta dengeler değişiyor, burada da bir gaz potansiyeli mevcut. Bu konulardaki gelişmeler hangi aşamada? Türkiye'nin iki büyük rolü var. Bunlardan biri büyük bir piyasa olması, ikincisi üretim merkezlerinden tüketim merkezlerine gazın ulaştırılması konusunda bir alternatif güzergahı oluşturması. Dolayısıyla hem tüketim merkezlerinden, hem de üretici ülkelerden Türkiye'den transit geçiş konusunda çok çeşitli taleplerle karşı karşıyayız. Biz bu dönem içerisinde Türkiye olarak çok güvenilir bir transit ülkeyiz. Gazı alıp hatta ileten, ticaretinden de pay almaya hazır bir ülke, bir kurum ve şirket hedefini ileriye taşımak, bunu yaşatmak ve yeşertmek zorundayız. Bu çerçevedeTürkiye'nin ve BOTAŞ'ın önünde büyük fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Tüketim merkezlerinde arz kaynaklarının ve güzergahlarının çeşitlendirilmesi demek, tercih yelpazesinin genişlemesi anlamını taşıyacaktır. Tercih yelpazesinin genişlemesine bugün Avrupa Birliği her zamankinden daha fazla önem vermektedir. Türkiye-Yunanistan Boru Hattı ve Güneydoğu Avrupa Gaz Ringi projelerinde gelişmeler hangi aşamadadır? Bu hatların ENERJi & KOJENERASYON DÜNYASI finansmanı için görüşmeler sürüyor mu? Şu anda fizibilite çalışmaları yapılmakta. Sonrasında müteahhitlik çalışmaları yapılacak. Yunanistan-Türkiye bağlantısı ve Yunanistan-İtalya bağlantısında mühendislik çalışmaları başladı. Dolayısıyla Yunanistan ve İtalya, bu projeyi Türkiye ile birlikte gerçekleştirmek konusunda çok büyük istek ve arzu duyuyor. Onun yanında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya projesi de ilgili ülkelerden büyük destek görüyor. Yapılmakta olan çalışmalar neticesinde Avrupa 1 O Fonu, bu iki projenin de fizibilite çalışmalarını fonlama kararı almış bulunuyor. Dolayısıyla bu projelerin ikisi de yarına yönelik çok umutlu olduğumuz ve ısrarla takip ettiğimiz, Türkiye açısından yarınlara yönelik büyük anlam ifade eden değer yaratması muhtemel projeler olarak görülmekte. Gazın fiyatının düşmesi, kullanımının artmasını sağlamada büyük etken olmaktadır. Ancak doğal gazdan alınan yüzde 18 KDV ve ÖTV, gazın fiyatını artıran unsurlar olarak öne sürülmekte. Bu vergilerin düşürülmesi konusunda temaslarınız var mı? Ayrıca gaz fiyatını artıran bir diğer unsur olarak Turusgaz gösterildi. Turusgaz konusunda nasıl bir planlama içindesiniz? Türkiye'de doğal gazın birfiyat esnekliğinin olduğu doğru. Maalesef bununla ilgili çalışmalaryapılıp bu konuda birsonucu gidilmesi mümkün olmadı. Bu görüşü ben de paylaşmıyor değilim. Bizim BOTAŞ olarak üzerimize düşen görev; ticaretve iletim hizmetlerini, mümkün olan en düşük maliyetlerle verebilmek. Tabii bunu yaparken de ortalama alım fiyatı mızın altına hiçbir zaman düşmemek. BOTAŞ'ın olmayan altyapıyı oluşturmak konusunda çok ciddi maliyetleri var. Bu iki senaryo içerisinde baktığımızda, fiyatlar daha düşük olacaktır, hem de bu dolaylı olarak ikincil bir talep yaratacaktır. Buna yönelik çalışmalarımız sürüyor. Turusgaz konusuna gelindiği zaman; batıdan en yakın noktadan gaz girişine ihtiyacımız olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü buradan alınmayacak gazı başka noktalardan tedariketmek mümkün olsa bile, boru hattını tamamen kendi iç işimiz için kullanmış olacağız. Var olan imkanlar iyi kullanıldığı takdirde, burada da anlamlı iyi sonuçlaralınabilir. Şu anda peşin hüküm vermek doğru değil. Şu anda Türkiye asgari alım taahhütleri içerisinde alım taahhütlerini yerine getirmek durumunda. Eğer alım taahhütlerini yerine getirme açısından gerçekten fiilen büyük zorlanmalarla karşı karşıya kalınacak olursa, ileriki birtarihte ona bakılır. Şu anki ortama baktığımızda böyle bir ihtiyaç doğmayacak gibi görünüyor. Türkiye'nin ilk yıllarda yaptığı gaz alım anlaşmaları ofset anlaşmalardı, gaz bedelinin bir kısmı mal olarak ödeniyordu. Mevcut anlaşmalarda revizyon yapıldığı takdirde gaz bedelinin bu şekilde ödenmesi söz konusu olabilir mi? Bütün anlaşmalardevrede. Bu saatten sonra yeni anlaşma yapacak değiliz. Sadece anlaşma şartlarının revizyonu söz konusu. Bunun yanı sıra dünya böyle bartertürü uygulamalardan serbest ticarete doğru gitmekte. 1986yılında yapılan anlaşma, önemli bir miktarofsetöngörmüş olsa bile, daha sonraki anlaşmalarda böyle bir hüküm yok. Sadece 6 milyar metreküplük anlaşmada ofset imkanı var; bu, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın sorumluluğu altında bir konu. Biz BOTAŞ olarak Dış Ticaretimize de yön verme şansına sahip değiliz. Ama anlaşmalara riayet konusunda gereğini yapacağız. Yarına ümitle bakıyoruz. Her müzakere süreci, her çalışma bir uzlaşma doğurur. Doğrular tek değildir. Yeter ki, bu uzlaşma kimsenin itiraz edemeyeceği zeminlerde oluşabilsin.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=