Bu çerçevede ulusal mevzuatın Avrupa Birliği enerji mevzuatı ile uyumlaştırılmasının tamamlanması, enerji kuruluşlarının yeniden yapılandırılması, piyasanın rekabete açılması ve idari ve düzenleyici yapılarının güçlendirilmesi temel taahhütlerdir" dedi. Serbest rekabete dayalı bir piyasanın teşkili için gerekli düzenlemeleri Avrupa Birliği adayı hatta bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de ötesinde sonuçlandırdıklarını açıklayan Yusuf Günay, uygulama dönemi ile Türkiye'nin ve sektörün lisans, serbesttüketici, dengeleme ve uzlaştırma mekanizması, birim hizmetamortisman bedeli gibi birçokyeni kavramla tanıştığını ve bu kavramları tartışmaya başladığını kaydetti. Uygulamaya dönemiyle birlikte mevcut tesisler yanısıra, 3 Eylül 2002'den bugüne elektrik piyasasında ilk kez faaliyet göstermek üzere lisans almak için toplam 251 adet lisans başvurusu yapıldığını, bu başvurulardan 237'sinin üretim faaliyeti diğerlerinin ise toptan satış ve perakende satış amaçlı olduğunu bildiren Günay, yapılan başvurulardan lisans verilen ve uygun bulunan yaklaşık 1000 MW'ı termik; 20 MW'ı hidroelektrik ve yaklaşık 950 MW'ı da rüzgar santralı olmak üzere toplam 2000 MW'lık yeni üretim yatırımının söz konusu olduğunu ifade etti. Günay konuşmasına şöyle devam etti: "Bu noktada, dün (23 Eylül 2003) Si/opi'de katıldığım tören elektrik enerjisi sektöründe özel sektör katılımının ulaştığı noktayı göstermesi bakımından çok anlamlıdır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir özel sektör şirketi yurldışına elektrik enerjisi satabilecek duruma gelmiş bulunmaktadır. Keza, Kurumumuzdan lisans alan toptan satış şirketleri, ikili anlaşmalar yoluyla piyasada faaliyet göstermeye başlamıştır. Bütün bunlar, elektrik enerjisinin ticari bir meta olarak piyasalaştırılmasının ilk örnekleridir. " Günay, bölgesel tarifeler konusunda şunları söyledi: "Bugüne kadar Kurum olarak maliyet esaslı tarifelere ilişkin birçok senaryo üzerinde çalıştık. Bu çalışmalar bize, hangi senaryo olursa GÜNCEL/ AGENDA olsun gerçek maliyetler dikkate alınarak bir fiyatlandırmaya gidildiğinde, sanayiyoğun bölgelerde fiyat düşüşlerinin olduğunu gösterdi. Bazı bölgelerde ise uygulanmasında ciddi güçlüklerolan fiyat artışlarıyla karşılaştık. Bu nedenle fiyat artışları olan bölgelerdeki tüketicilerin mağdur olmaması için gereken desteğin hangi mertebede olacağını hesapladık. Gördük ki; maliyetleri yansıtan bazda tarifeye geçilmesi halinde; sanayici/erimizin yaklaşık dörlte üçü bugünkü fiyatların daha altında elektrik enerjisi temin etme olanağına kavuşuyor ve tüketici/erin desteklenmesi için gereken kaynak ihtiyacı, rekabetçi bir piyasaya geçilemediği ve özel sektör yatırımlarının ülkemize çekilemediği durumda milyarlarca dolarlık kaynak ihtiyacının çok altında birdeğer oluyor ve üstelik bu ihtiyaç özelleştirme hedeflerinin de realize olmasıyla giderek azalan bir seyir gösteriyor. " Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. M. Hilmi Güler, iktidara gelmeden önce uzun bir ar-ge dönemi geçirdiklerini ve 12 temel proje alanı seçtiklerini belirtti. Bu projelerden Toplumsal Uzlaşma ve Toplumsal Güven Projesi sayesinde ekonomide önemli mesafeler kaydedildiğini ifade eden Güler, "Bir yandan üretimin önünü açmamız, ihracatı teşvik etmemiz, diğer yandan enerji girdilerindeki mantığını anlamakta zorluk çektiğimiz vergi oranlarını yeniden ele almamız gerekiyor. Bu son derece önemli, çünkü bu, üretimin, rekabetin ve ihracatın, dolayısıyla da serbestpiyasanın önündeki en büyük engel" dedi. "Türkiye'nin doğal olarak kalkınmasını istiyorsak, uzlaşmayı da kendi içimizde sağlamamız gerekiyor" diyen Bakan Güler, bunun için doğal zenginliklerin ve bu zenginliklerin stratejik üstünlüklerinin ne olduğuna dair bir envanter çıkardıklarını, Türkiye'nin üretenlerle tüketenler arasında bir köprü olduğunu söyledi. Güler konuşmasına şöyle devam etti: ENERJi & KOJENERASYON OÜNYASI 23
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=