•• • TURKIYE 9, ENERJİ KONGRESİ Enerji "nde serbes�eşme, • IIHko, 1 s 1r ve sosyo·ekono leri Soldan Sağa: Dr. Soner Aksoy, Sami Sevinç, Tacidar Sevlıaıı ve Öııder Piyade Türkiye'de hiçbir yatırımı yapmamız mümkün değildir. Yerli kaynak, yenilenebilir kaynak kullanımı konusunda yüzde yüz hemfikirim. Ama realist olmazsak, masanın üzerine doğru rakamları koymazsak, bunu tartışmamız mümkün değildir. Bir doğal gaz fiyatı, özel sektör santrallerine farklı, kamu santrallerine farklı uygulanmaktadır. Tespitlerimizi gerçekçi yapıp, gelişmelerin ne şekilde yönlendirilmesi gerektiğine karar vermemiz gerektiğini düşünüyorum." Panelin konuşmacılarından EÜAŞ Genel Müdürü Önder Piyade, arz güvenliği denilince şu andaki mevcut duruma bakmak ve bunu da gerçek verilere göre yapmak gerektiğini söyledi. Şu anda, gerçek veriler oluşmadığı kanısında olduğunu belirten Piyade, "çünkü Türkiye'de pek çok kuruluşun kendi açısından yayınlamış olduğu istatistikler, rakamlar farklı. Bakanlığın bu konuda bir birlik sağlamak için bir çalışma sürdürüyor" dedi. ilk etapta enerjideki mevcut durumu irdelerken, gerçek tüketimin ve ilerideki tüketimin ne olacağını kesin olaraktespit etmek gerektiğini kaydeden Piyade, bunun için de öncelikle eldeki donelerin sağlıklı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtti. "Geçmişte bunları yaşadık. Bazı kurumlar, devlet kurumları kararları arasındaki bakış açısında farklılıklar var. Bu yüzden de geldiğimiz nokta, eldeki veriler bizim için tehlike yaratıyor" diyen Piyade, şu anda Türkiye'nin 35 bin MW'lık bir kurulu güce sahip olduğunu, bunun 21 bin MW'ının EÜAŞ'ın kapasitesi olduğunu bildirdi. Yıl sonu için tüketim miktarı tahminlerini 140- 145 milyon kWh olarak açıklayan Piyade, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şu andaki mevcut durumda elimizde kurulu güçve üretim kapasitesi açısından bir fazlalık var. Bunun nedenleri de geçişte yaşadığımız enerji krizleri, sanayideki kalkınma hızının yavaşlaması ve tahminleri alt üst eden bir beklenti. ileride beklenenin altında birtalep azalması olduğu için, üretim kapasitesi fazlalığı var. O zaman bunu ülkenin gelecek enerji arz güvenliği açısından çok iy i değerlendirmek gerekiyor. Arz güvenliğini sağlamak için piyasanın oluşmasından sonraki diğer önemli konu politikaların oluşması. Eğer bir ülkedeenerji politikalarını oturtamıyorsak sıkıntı vardır. 2010'a kadartalep tahminlerinin ne olduğunun tespit edilmesi gerek. Bu, taleptahminlerinin hangi kaynaklardan ve hangi politikalarla sağlanacağını belirlemek ve elimizdeki mevcut durumu tespit etmek gerekiyor. Enerji Bakanlığı'nda şu anda böyle bir çalışma devam ediyor. 2004'ün başında enerji politikalarını açıklayacağız. Arz güvenliğini sağlamak için, öncelikle piyasa oluşması, politikaların oluşturulması vegerekli yatırımlarla ilgili teşviklerin ortaya konulması lazım. Enerji santrallerinin de daha verimli hale getirilmesi için gözden GÜNCEL / AGENDA geçirilmesi gerekiyor. Biz de 2007'de 1 O milyar kWh'lik bir ek kapasite getirecek şekilde bir rehabilitasyon düşünüyoruz." CHP Milletvekili Tacidar Seyhan, dünyada ve Türkiye'de enerji sorununa değindiği konuşmasında, yapılan 30 yıllık projeksiyonlar içerisinde temel sorunlardan birinin de arz güvenliği olduğunu belirtti. 30 yıllık sürede enerji altyapısı için 4 trilyon dolarlık finansmana gereksinim bulunduğunu ifade eden Seyhan, enerjideki diğer sorunları enerji üretimi ve tüketiminde çevre ve ticari açıdan enerjiye erişimdeki eşitsizlik ya d a hiç erişememe riski olarak bildirdi. Şu andaki enerji fazlalığının bir planlama eksikliği olduğunu belirten Seyhan, geçmiş siyasi dönemlerde enerji konusunda yatırımların, arz talep tahminlerinin dahi, siyasilerin talimatlarıyla gerçekleştiğini ifade etti. özellikle Türkiye'de son on yıl içerisinde ortaya konulmuş olan politikaların tamamının Türkiye'yi ciddi sıkıntılara sokacak boyutta olduğuna dikkat çeken Seyhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Enerji bir çeşitlilik gerektirir. Her tür enerjiyi dengeli bir şekilde elde etmek zorundayız. Bunu herkes söylüyor, ama bugün Türkiye'de üretilen elektriğin yüzde 50'si doğal gaza bağımlı. Bu oran yüzde 60'Iara çıkacak ve bu doğal gazın da yüzde 67'si birtek ülkeden, Rusya'dan alınıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında, bir yabancı ülkeden yüzde 30'un üzerinde doğal gaz ithal edemezsiniz. Bizde bu oran yüzde 67. Stratejik olarak çok tehlikeli bir durum. Arz güvenliğimizin önündeki en büyük tehlikelerden biri budur. Türkiye'deki enerji kaynakları daha çok hidroelektriğe, kömüre, linyite, petrole bağlıydı. Biz, daha temiz ve sürekli olacağını düşünerek tedbirimizi doğal gazla aldık. Yap işlet devretleri yaptık. Olsun biraz pahalı aldık ama elimizde istediğimiz an kullanabileceğimiz kaynak var. Pekiyi, ya Türkiye? O, kapasitesini düşürerek işlettirmek zorunda olduğumuz hidroelektrik santraller ve bunun etkisiyle Türkiye'de geri kalan aramacılık ne olacak? 1980'den beri Türkiye'de ne kömür, ne petrol ne de doğal gaz araması yapılıyor. Bir kurum düşünün, onun bütçesinin yüzde 90'ı personel giderlerine giderken, ancak yüzde 1 0'u aramaya ayrılıyor. Dünyada teknoloji ve enerji alt yapısı gelişirken, aramalarda bu teknoloji kullanılırken, bizde sefalet yaşanıyor. Hiçbir yatırım ya da doğru dürüst arama yapılmıyor. Kaynak çeşitliliğinin yanında Türkiye'nin jeopolitik gerçeklerini de göz ardı etmemek lazımdır. 'Bizim ülkemiz çok zengin değil, ne yaparsanızyapın bu ülkenin enerji ihtiyacını karşılayamazsınızve bugün rüzgara, jeotermal enerjiye yatırım maliyetler i çok yüksek olduğu için hidrolik enerjiye umut bağlayarak, sürekli bir enerji temin etmek veya kalkınmak bir ütopyadır' deniyor. Zor olabilir. Yatırım maliyeti yüksek de olabilir ama bizim için asıl olan insan yaşamının sürekliliği olmalıdır. Çağdaş ülke, çağdaş enerji anlayışı bu temele dayanır. Zaten bizim enerjide rekabet gücümüzü arttıracak şey, tek başına, enerji yatırım maliyeti olarak düşünülmemelidir. Mutlaka enerji politikaları da enerjinin ucuz ve kesintisiz ulaşmasının önündeki büyük en büyük engel olmuştur. Bugün maalesefTürkiye'nin oturmuş bir enerji politikası yoktur. Türkiye'deki istihdam artışının, enerji politikalarının, sosyal yaşamdaki dengenin, tüketicinin tüketim hareketlerinin, eğilimlerinin, tüketici davranışlarının, iletimdeki ve dağıtımdaki planlamanın dahi talep tahminlerinde çok büyük etkisi vardır. Elbette kaçakların da etkisi vardır fakat kaçaklarla mücadelenin kesinlikle güvenlik tedbirleriyleveya hukuki tedbirle başarılabileceği düşünülmemelidir. Türkiye eğer kaçaklarla, ki bu oranın yüzde 20 olduğu söyleniyor, mücadelenin güvenlik tedbirleriyle çözülebileceğine inanıyorsa, çok büyük bir aldatmaca içinde demektir. Tabii teknik alt yapınız da olacak ama daha çok tüketicinin enerjiyi ucuz almasını sağlamanız lazım. Kullanılan enerjiye, o insana hak edilen ücrette vermeyi başarabilirseniz; üreticinin, sanayicinin girdi maliyetlerini dikkate alıp, bu maliyetleri düşürebilecek planlamayı yapabilirseniz bu ülkede kaçak olmaz. Asıl temel nokta bu. Bunu çözmek lazım. Buradakiparaakışı, nakitçok ENERJi & KOJENERASYON DÜNYASI 43
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=