da dikkatinize sunmak istiyorum. Avrupa Komisyonu tarafından yapılan projeksiyonlara göre, Avrupa Birliği'nin doğal gaz ihtiyacının 2020 yılında yüzde 40 oranında artması beklenmektedir. İzlediğimiz enerji stratejisi içerisinde son yıllarda geliştirilen projeler, enerji piyasasının serbestleştirilmesi, Avrupa'nın kaynak çeşitlendirilmesi ve söz konusu ilave talebin karşılanması konusunda Türkiye'yi önemli bir partner konumuna getirmiştir. Türkiye'nin hedefi, Rusya, Kuzey Denizi, Norveç ve Kuzey Afrika'dan sonra Avrupa'yı besleyen dördüncü ana arteri teşkil etmektir. Doğal gazda Avrupa'ya açılım stratejisi içerisinde Yunanistan ve Bulgaristan güzergahlarına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Petrol ve gaz arz güvenliğini sağlamak konusunda alternatif güzergahlar arayan Avrupa Komisyonu, ülkemizin Avrupa'nın enerji arz güvenliği açısından taşıdığı önemi teslim etmekte, güzergah ile ilgili çalışmaları destek/emektedir. Komisyonun Kasım 2000'de yayımladığı Avrupa Enerji Temin Güvenliği İçin Çeşitli Kaynaklardan Kesintisiz Gaz Akışı Temasını işleyen Enerji Temini ve Güvenliği İçin Bir Avrupa Stratejisine Doğru başlığıyla yayımladığı Yeşil Kitap'da Türkiye'nin bu çerçevedeki rolü de vurgulanmıştır. Güneydoğu Avrupa'da bir enerji pazarı oluşturulmasına yönelik çalışmalara Türkiye, Avrupa Komisyonu ile birlikte aktif şekilde katılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma hedefi çerçevesinde, çevre unsurunu, tüm enerji planlamalarında göz önünde bulundurulması enerji stratejilerimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Avrupa Birliği Johannesbourg Zirvesi sırasında yenilenebilir enerji ile ilgili yükümlülükleri vurgulamak için Yenilenebilir Enerjiye Doğru başlıklı bir ortak bildiri yayımlamıştır. Bu ortak bildiriye Türkiye de iştirak etmiştir. Bildiride Avrupa Birliği ve katılımcı ülkelerin, yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi için net ve cesur bağlayıcı, ulusal, zaman hedefleriyle, bölgesel ve küresel hedeflerle çalışmaları öngörülmüştür. Enerji boyutu, Türkiye-AB ilişkilerinde giderek artan bir önemle yer edinmekte ve her iki tarafa da yeni ufuklar açmaktadır. " Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahattin Çimen ise, son yıllarda Türkiye'nin AB ile entegrasyon ve AB'ye üyelik çalışmalarının giderek ivme kazandığını belirtti ve bu anlamda önemli gelişmeler kaydedildiğini söyledi. Bu süreç içerisinde tüm sektörlerin ciddi bir çalışmayla kendi standartlarını, kendi normlarını AB ile uyumlu hale getirmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Çimen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu sektörlerin başında da enerji sektörü gelmektedir. Enerji sektörümüzde AB ile uyum yolunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 2000 yılının başından itibaren yürütülen ciddi çalışmalar, 2001 yılında enerji sektörünün serbestleştirilmesine yönelik çok ciddi gelişmelerin kaydedilmiştir. Elektrik ve doğal gaz piyasalarını serbestleştiren yasaların ardından, halen üzerinde çalışmakta olduğumuz petrol ve LPG sektörünün serbestleştirilmesine yönelik yasalar tamamlandığında, enerji sektörü bir bütün olarak liberalleştirilmiş olacak. Biz ETKB olarak kağıt üzerindeki düzenleme/erde ve hedef yakalamakla, arzu edilen bir noktada olunamayacağına inanıyoruz. Bu nedenle bir yandan düzenlemeleri yaparken, diğer yandan da asıl amacın AB norm ve standartlarını GÜNCEL /AGENDA yakalamak olduğundan hareketle diğer gösterge/erimizi, sayısal ve performans göstergelerimizi AB ülkelerinin seviyesine çıkarmak gerektiğini düşünüyoruz. Yine AB entegrasyon sürecinde önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bunlardan bir tanesi hem elektrikte, hem doğal gazda bölgesel pazarların oluşturulmasına yönelik çalışmalardır. ôzellikle Güneydoğu Avrupa Enerji Forumu çalışmalarına, Türkiye büyük önem vermektedir ve aktif bir şekilde katılmaktadır. Haziran 2003'ten itibaren dönem başkanlığı görevi Türkiye'dedir. Yine bu çalışmaların Türkiye'nin eş başkanlığını yürüteceği yeni dönemde ivme kazanacağını ve hedeflendiği şekilde 2005-2006 yıllarında bölgesel pazar oluşumunun ilk işaretlerini göreceğimizi düşünüyoruz. Güneydoğu Avrupa Enerji Forumu, başlangıçta Güneydoğu Avrupa'da bir elektrik pazarı oluşturulmasına yönelik bir oluşumdur. Fakat özellikle son 5-6 ayda doğal gazı da içerecek şekilde, Güneydoğu Avrupa Enerji Pazarı oluşturulmasına yönelik bir girişim haline gelmesi konusunda konsensüs oluşmuştur. Akabinde de bunun Avrupa enerji sistemiyle entegrasyonu gündeme gelecek. Gerek elektrikte, gerekse doğal gazda böyle bir bölgesel pazarın oluşumunu ve akabinde bizim diğer komşularımızı da kapsayacak şekilde diğer bölgesel pazar oluşumlarıyla beraber son derece önemli gelişmeler olarak görüyoruz. Bu çerçevede yine AB ile entegrasyon ve AB ülkeleriyle ilişkiler bağlamında, Türkiye'nin Avrupa elektrik sistemiyle entegrasyonu çalışmalarında da önemli aşamalar kaydedilmiştir. Türkiye elektrik sisteminin, Avrupa elektrik sistemiyle paralel bir düzeye geleceğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda Güneydoğu Avrupa Elektrik pazarının oluşturulmasında, akabinde Avrupa elektrik sistemiyle entegrasyonunda önemli teknik altyapılar olacaktır. Bunlar bir yandan Türkiye'nin AB üyelik çalışmalarında, enerji sektörünün rolünü de ortaya koymaktadır. Önümüzdeki orta vadede, bu projelerin yavaş yavaş gerçekleşmeye baş/amasıyla birlikte ümit ediyoruz ki enerji sektörümüz Türkiye'nin AB ile entegrasyon sürecinde bir katalizör görevi üstlenecektir. Enerji sektöründeki tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, Avrupa Birliği standartlarını yakalamak için almamız gereken çok mesafe olduğunu görüyoruz. Üretimden, tüketime, tasarrufa, verimliliğe, yüksek fiyat, çevre konusundan hangisine değinirsek, her birinden alacağımız rakamlar, bizi AB norm ve standartları yakalama konusunda halen yapmamız gereken çok şeyin olduğunu ve çok çalışmamız gerektiğini gösteriyor. " Dışişleri Bakanlığı Enerji, Su, Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcısı Hakkı Akil'in başkanlığını yürüttüğü oturumda, Leuven Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kurt Deketelaere, Danimarka Yenilenebilir Enerji Başkanı Preben Maegaard, Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, ETKB Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanı Cemalettin Pala, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Dr. Ali Ulusoy, AB'nin enerji politikaları ve bunların Türkiye'ye yansımaları konusunda görüşlerini dile getirdiler. Uluslararası Enerji Ajansı'ndan Ekonomi Şefi Dr. Fatih Birol, enerji politikalarına AB ülkelerinden biraz daha farklı ENERJi & KOJENERASYON OÜNYASI 51
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=