Enerji ve Çevre Dünyası 22. Sayı (Kasım-Aralık 2003) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

Türkiye, başta Avrupa Birliği normları olmak üzere, küresel ekonomi ile bütünleşme ve ekonomik gelişimin gereği olarak, enerji sektöründe rekabeti öngören yeni bir yapılanmaya gitmiştir. AB müktesabatı dahilinde en fazla önemi haiz AB Elektrik ve Doğal Gaz Direktiflerine de uygun olarak elektrik ve doğal gaz sektörlerinin serbestleştirilmesi ve yeniden yapılanmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. enerji arzını sağlamak, hem de doğununzenginenerji kaynaklarının batı piyasalarınataşınmasının yanı sıra ihtiyaç duyduğu enerjiyi karşılama yönünde Türkiye'yi "Enerji Koridoru" ve "Enerji Terminali" konumuna getirmek için var gücümüzle çalışmaktayız. Türkiye, başta Avrupa Birliği normları olmak üzere, küresel ekonomi ile bütünleşme ve ekonomik gelişimin gereği olarak, enerji sektöründe rekabeti öngören yeni bir yapılanmaya gitmiştir. AB müktesabatı dahilinde en fazla önemi haiz AB Elektrik ve Doğal Gaz Direktiflerine de uygun olarak elektrik ve doğal gaz sektörlerinin serbestleştirilmesi ve yeniden yapılanmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Yeni piyasa yapısı, serbest rekabetin tüketicilere dünya ile rekabet edilebilir fiyatlar bazında yansımasının sağlanmasını ve fiyatların içinde dolaylı maliyetlerin taşınmamasını öngörmektedir. Böylelikle, piyasada yer alan ve yer alacak üretici ve dağıtıcıların faaliyetlere dayanan maliyetlerüzerinden çalışmasının temin edilmesiyle piyasadagereken şeffaflık sağlanacak; yeni yatırımların yapılması teşvik edilecektir. Rekabetçi enerji piyasalarında arz güvenliğinin temin edilmesine yönelik çalışmaların yanı sıra, tüketici haklarının korunması ve serbestleştirme sürecinin sosyo-ekonomik etkilerinin asgari düzeyde tutulabilmesi hususları da Bakanlığımın yeni piyasa modeli kapsamındaki ana öncelikleri arasında yer almaktadır. Yeni piyasa modeli içerisinde liberal piyasa hedeflerinin desteklenmesi, Bakanlığımızın enerji politika ve stratejilerinin önemli bir unsurudur. Bununla birlikte geçmişte yapılan uygulamalardan kaynaklanan sorunların giderilmesi hususu önem arz etmektedir. Bu çerçevede, YID modeli kapsamında gerçekleştirilmiş olan santraller için yasalar ve mevcut sözleşmeler göz önünde bulundurularak, mümkün olan iyileştirmelere yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Mevcut sözleşmelerdeki alım garantileri serbest piyasanın oluşumunda sorun olmaktadır. Ayrıca, geçmiş dönemlerde sözleşmesi imzalanmış olan üretim ve dağıtım İşletme Hakkı Devirleri de çoğunlukla Danıştay tarafından iptal edilmiş, ancak hukuki süreç devam etmektedir. Bakanlığımız, bir yandan geçmişle ilgili sorunları ve serbest piyasaya geçiş dönemine has problemlerin çözümü ile uğraşırken, diğer yandan uzun dönemli enerji stratejisi ve politikaları oluşturarak kamuoyuna duyurma gayreti içerisindedir. Dünya ekonomisi ile entegrasyon, petrol konusunda da yeniden yapılanmayı zorunlu kılmaktadır. Petrol piyasasının ihtiyaçduyduğuyeni yatırımlar ve rekabetçi ortamı sağlamak için Avrupa Birliği yasalarına uyumlu, yatırımcıların güvenli, istikrarlı piyasa koşullarında faaliyet gösterebilmelerini teminen akaryakıt ürünleri piyasasında verimlilik ve GÜNCEL/ AGENDA rekabetin artırılmasının sağlanması amacıylahazırlanan Petrol Piyasası Kanunu taslağı tamamlanarak 17 Ekim 2003'te TBMM'ye sunulmuş ve Sanayi, Ticaret, Enerji Komisyonu'nda görüşülmeye başlanmıştır. Petrolle ilgili olarak araştırma, arama ve üretim faaliyetleri dışında kalan tüm piyasafaaliyetlerini düzenleyecekolanyeni tasarı ile piyasa faaliyeti şeklinde tanımlanan, rafinaj, işleme, iletim ve benzeri faaliyetler, Petrol Kanunundan çıkarılmak ve dağıtım faaliyetleri ile birleştirilmek suretiyle tek bir yasa altında toplanmıştır. Petrol Piyasası Kanunu ile petrole ilişkin piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerinin sağlanması ve geliştirilmesine yönelik düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin disipline edilmesi amaçlanmaktadır. Diğer taraftan sıvılaştırılmış petrol gazları (LPG) ile ilgili olarak Bakanlığımız koordinatörlüğünde ilgili kuruluşlarınkatılımı ile hazırlanan ve sıvılaştırılmış petrol gazının yurt içi ve yurt dışından temini, dağıtımı, taşınması, depolanması ve ticaretini düzenleyen LPG Piyasası Kanun Tasarısı da Ağustos 2003 ayı içerisinde Başbakanlığa sunulmuştur. Her iki Kanun Tasarısı da Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu, idari yapılanmada yetkili kılmaktadır. Petrol arama ve üretim faaliyetlerini teşvik etmek üzere 6326 sayılı Petrol Kanunu'nu yürürlükten kaldıracak yeni bir Petrol Kanunu Tasarısı hazırlanmış ve Temmuz 2003 ayı içerisinde Başbakanlığa sunulmuştur. Tasarı ile yerli ve yabancı yatırımcıların petrol arama ve üretimi yapmalarını teşvik amacıyla mali konularda düzenlemeler ve enflasyon muhasebesi gibi unsurlar ile bürokrasiyi azaltıcı önlemler getirilmiştir. Yeni Kanunla özellikle bugüne kadar kara alanlarımıza nispetle daha az aranmış olan deniz alanlarımızda aramafaaliyetlerinin yoğunlaştırılması ve sözkonusu alanların muhtemel petrol varlıklarının bir an önce ortaya konması hedeflenmiştir. Yeni Petrol Kanunu halen 6326 sayılı Petrol Kanununu uygulamakla yükümlü bulunan Petrol işleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecektir. Elektrik üretim kaynakları ve politikalar Ülkemizin 2002 yılı içinde elektrik enerjisi üretim kompozisyonuna baktığımızda; doğal gazın %41, hidroliğin %26, kömürün %25 ve petrolün %8 payı olduğu görülmektedir. 2002 yılı itibariyle birincil enerji talebinin ancak %31'i yerli kaynaklar ile karşılanmıştır. Gelecek yıllarda bu oranın daha da düşmesi beklenmektedir. Bakanlık olarak enerji güvenilirliği açısından dışa bağımlılığı kabul edilebilir düzeylerde tutmak amacıyla, yerli kaynaklarımız olan kömür ve hidrolik enerjiye gereken önem verilerek, elektrik üretiminin bu kaynaklardan sağlanmasına özen gösterilecektir. Önemli yerli kaynaklarımızdan olan ve ağırlıklı olarak elektrik üretiminde kullanılan linyitten elde edilecek elektrik enerjisi üretim potansiyeli toplam 116 milyar kWh civarında olup, halen bunun 42 milyar kWh'lik kısmı değerlendirilmiş durumdadır. Bu potansiyelin kullanılmasında yerli linyitlerimizin kalitesine uygun teknolojilerin yaygınlaştırılmasına, entegre (tümleşik) gazlaştırma-kombine çevrim teknolojilerinin geliştirilmesine ve yeni kurulacak termik santrallerde yüksek verim ve birim enerji başına düşük emisyon elde edecek çevrim teknolojilerinin kullanılmasına Bakanlıkça ayrı bir önem vermekteyiz. Aynı şekilde ekonomik olarak belirlenen 126 milyar kWh'lik Türkiye hidrolik potansiyelinin 44 milyar kWh'lik kısmı işletmede, 11 milyar kWh'lik kısmı inşa halindedir. Bugün için ekonomik olmayan hidrolik potansiyelimizden de faydalanabilmek için gerekli Ar-Ge çalışmaları sürdürülmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilmesi gereken teknolojik aşama, küçük HES teknolojisinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Bu çerçevedeyıllardır imalatı yapılamayan mikro ve küçük güçlü HES ENERJi & KOJENERASYON OÜNYASI 23

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=