Enerji ve Çevre Dünyası 22. Sayı (Kasım-Aralık 2003) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

50 GÜNCEL/AGENDA BOTAŞ'ın rakibi yok. Yani tüketici yönünden BOTAŞ'ın alternatifi yok. Liberal Doğal Gaz Piyasası yaratmak ve büyük ölçüde de BOTAŞ'ın tekelciliğine 2009 yılına kadar son vermek maksadı ile çıkarılan 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu da, BOTAŞ üzerindeki satın alma anlaşmalarını özel sektöre devredemediği için yürümüyor. Bu tekelci çerçevede sanayicimizin kullandığı doğal gazın fiyatı, Doğal Gaz dergisinin eylül sayısında yayınlanan 22 Eylül 2003 fiyatıyla m3 başına 253 560 T.L. O tarihteki dolar kurunu 1 360 000 T.L. olarak alırsak 18,6 cent/m3 olduğunu görüyoruz. Hal böyle iken Avrupa'nın, gelişi güzel seçtiğimiz, 10 ülkesinin sanayicisi acaba, kullandığı 1 m3 doğal gaza kaç cent ödüyor? Bu fiyat ülkelere göre şöyle değişiyor: ltalya 16,3 cent Almanya 14,0 cent ispanya 12,0 cent Belçika 11 ,8 cent Fransa 11,6 cent Hollanda 11,3 cent lngiltere 11, 1 cent TÜRKİYE 18,6CENT Türkiye'de sanayici, Avrupa ülkeleri ortalama sanayi doğal gaz fiyatına nazaran %39 daha yüksek para ödemektedir. Bu durum Türk sanayicisinin, kısmen ucuz işçilikle yakaladığı mukayeseli üstünlük imkanını ortadan kaldırmakta ve küresel rakiplerine karşı rekabet gücünü zayıflatmaktad ır. 1998 yılında kabul edilen Kanun Hükmünde Kararname ile Akaryakıt fiyatlarında küresel fiyatlara göre otomatik ayarlama sistemi getirilmiştir. Ancak petrol ürünleri üzerindeki çok ağır vergiler yüzünden yine de Avrupa'nın en pahalı akaryakıtını kullanmaktayız." Ağış, elektrik sektöründe özelleştirme çalışmalarıyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "3096 sayılı yasa ile özel sektöre elektrik üretim ve dağıtım sistemleri kurma yetkisi verildi. Bu yasaya dayanarak 1985 yılında çıkartılan 9799 sayılı kararname ile tüm Otoprodüktörlere hayat veren bir yasal alt yapı oluşturuldu. Otoprodüktörler bu 9797 sayılı kararname kulvarı üzerinde yatırım ve işletmelerini yürütürken, bazı yatırımcılar 3099 sayılı yasaya dayanarak, Yap-işlet-Devret projelerini gerçekleştirdiler. Yap-İşlet-Devret anlaşmalarının ihalesiz yapılmasıyla ortaya çıkan fiyat tartışmaları Taner Yıldı: büyüyünce, zamanın hükümeti, o günlerde iyice müzminleşen elektrik sıkıntılarını çözebilmek için Yap-lşlet-Devret'e alternatif bir yatırım modeli arayışına girdi ve 1997'de çıkartılan 4283 sayılı yasa ile ihale yoluyla en düşük elektrik satış fiyatının tespiti esası getirilmiş oldu. 3096 sayılı yasa ile başlatılan, elektrik üretiminde liberalleşme çalışmaları sonucunda, bugüne kadar; 2100 MW toplam kapasitede Yap-İşlet-Devret santrali, 6000 MW toplam kapasitede Yap-İşlet 3700 MW toplam kapasite ve büyük bir kısmı kojenerasyon teknolojisine dayanan Otoprodüktörler santrali olmak üzere Toplam 11800 MW'\ık özel sektör üretim kapasitesi hayata geçirilmiş oldu. Özel üretim tesislerinin 11800 MW'lık kapasitesini 2003 yılında Türkiye toplam kapasitesi alan 34900MW rakamı ile karşılaştırırsak, üretimde %34'ün Özel Enerji Tesislerine ait olduğunu görürüz. Buna ÇEAŞ ve KEPEZ gibi tesisleri de ilave edersek Özel Enerji Üretim kapasitesi 13000 MW'a ve Türkiye toplam kapasitesi içindeki payı da % 37,2'ye yükselmiş olur. ENERJİ & KOJENERASYON OÜNYASI Bu irdelemeyi özetlersek bugün elektrik üretiminin % 37'si Özel ve % 63'0 de Devlet'e ait üretim tesisleri sağlanmaktadır. Ancak bu noktada çok önemli bir vurgulama yapmak istiyorum. Üretimde özel sektörün 18 yıl içinde %37'Iik bir kapasiteye ulaşması pazar payının da bu seviyede olduğunu göstermez. Çünkü bu özel kapasitenin % 70'den fazlası Yapİşlet veya Yap-İşlet-Devret santrallerine aittir. Bu santrallerin sahipleri, 15-20 yıllık üretimlerini sözleşmelerinde belirlenen fiyatlarla TEAŞ'a (şimdi TETAŞ oldu) satmış oldukları için bunların piyasa faaliyetleri yoktur. Piyasa faaliyeti gösterebilen sadece Otoprodüktörlerdir. Bildiğimiz gibi Otoprodüktörlerin veya Gruplarının ürettikleri, kendi santrallerinde kullanılmaktadır. Geçen yılın toplam Otoprodüktör üretimi 21 milyon kWh olduğu için pazarlanabilir elektrik 7-8 milyar kWh civarındadır." Kasım 2001 tarihinden bu yana yani yaklaşık 2 yıldır faaliyette olan EPDK'nın, karşısındaki güçlüklerin en büyüğünün özel sektör üretim tesislerinin mevcut yüksek gerilim ve orta gerilim sistemlerine entegrasyonunda yaşandığını kaydeden Ağış, diğer bir sorunun da, özel üretim tesisi olduğu halde, piyasa faaliyeti göstermeyen Yap-işlet ve Yap-İşlet-Devret tipi santrallerin piyasa koşullarına çekilmesinde yaşandığını belirtti. Dünyada ve Türkiye'deki elektrik fiyatlarına da değinen Ağış, Türkiye'de sanayi elektriği'nin 9-10 cent/kwh, Avrupa ortalamasının ise 5,3 cent/ kwh olduğunu söyledi ve "Türk sanayicisi elektriği Avrupa'daki rakiplerine nazaran %70 daha pahalı kullanıyor. Dünyada da Japonya'dan sonra sanayi elektriği en pahalı ülkeyiz" dedi. TBMM Kayseri Milletvekili Taner Yıldız da konuşmasına "özellikle dünyadaki güç ekseninde son yapılan DEIK toplantısında ve 1 7 Ekim'de EPDK ve TOBB'un beraberce düzenlemiş olduğu serbestleşme konulu toplantıda kısmen değinilen çok önemli bir konu da dünyadaki ekonomik ve güç ekseninin enerji birikimlerinin bulunduğu eksenle çakışmaması ve bunun pek çok siyasal ve ekonomik sonuçlarının doğması" sözleriyle başladı. Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü: "Orta Doğu'da bulunan öyle bir bölge var ki, yüzde 65 ile 80 civarında bir potansiyeli barındırıyor ama öyle bir ekonomik güç dengesi var ki o da Amerika ve Batı Avrupa orijinli. O da yüzde 65'Iik bir ekonominin geçtiği farklı bir eksende. Bu eksenlerin ikisi de örtüşüp bir arada olmak istiyor. Böyle bir başlık altında konuşmaya başlamanın, enerjinin diğer siyasi konulardan bağımsız olmadığını vurgulamak açısından önemli olduğu kanaatindeyim. Ülkemiz dinamikleri açısından önem taşıyan bir konu var, her ülke için geçerli olan ve iktisadi bir kural olan, hiçbir şirketin ülkenin ekonomik büyüklüklerinden daha büyük olamayacağı gerçeğinin enerjide ciddi bir rant oluşturduğu kanaatindeyim. Enerjide öyle açılımlar, öyle çözümlemeler sunmalısınız ki, bunlar ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılardan ayrı olmamalı. Gelişmekte olan ülkelerin içinde bulunduğu bir problem var. O da şu: Her yapacağınız yatırımı bir yerden finanse etmek zorundasınız. Türkiye'deki sıkıntı, olmayan kaynakların paylaştırılma problemi. Dağıtım şirketlerinden şikayet edilirken orada bir problem yok. Kayseri ve Civarı Elektrik'te tahsilat oranı yüzde 99. Kayseri'nin merkezinde milli gelir 4200 dolardır. Ama öyle ilçeleri vardır kişi başına düşen milli gelir 220 dolardır. Kişi başına düşen milli gelirin 220 dolar olduğu bir yerde tahsilat oranı nasıl yüzde 99'a çekilebiliyor? Kayıp kaçak oranı nasıl yüzde 8.6 olabiliyor? Bunların araştırılması lazım. Biz olmayan kaynakların paylaşımında, şu anda Türkiye'de yapılmak isteneni yani olmayan kaynakların elektrik şirketi üzerinden bölüşülmesine son verilmesini uyguladık. Yani Devlet Su İşleri'nin bir elektrik borcu varsa, kendi kurumunu finanse etmek için elektrik şirketinin kullanılmamasını söyledik. Yap işlet projeleri de aslında bir

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=