Enerji ve Çevre Dünyası 25. Sayı (Nisan 2004) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

c;, WA�TSILA Wartsila Enpa Dış Ticaret A.Ş. Ufıık Berk Ônce/ik/e Kojenerasyon Yasasının çıkmasını bekliyoruz. Böyle biryasanın eksikliği şu anda sektörümüzdeki sıkıntıların en başında gelmektedir. 4628 sayılı Yasa bu konuda bir yaptırım getirmemektedir. Bu nedenle, verimsiz santraller kurulmaya devam edecektir ve etmektedir. ôrneğin, geçtiğimiz aylarda devreye giren 1200 MW'lık Sugözü Termik Santrali'nin verimli bir santral olduğu söylenemez. Bu santral de Türkiye'deki bir çok kombine çevrim santrali gibi maksimum %52 kombine verim ile çalışmaktadır ve kojenerasyonda bahsettiğimiz minimum % 70 verimin çok altında kalmaktadır. Ne yazık ki bu ve bunun benzeri geçtiğimiz yıllarda devreye girmiş olan, gerek kömür gerek doğa/gaz ile çalışan kombine çevrim santralleri için verimli bir enerji üretiminden bahsetmek söz konusu değildir. Ayrıca, bu kadar büyük bir santralin tüm elektrik enerjisinin, bağlı bulunduğu bölgelerde tüketilemeyeceği için, iletim hatları ile daha uzak bölgelere iletimi söz konusudur ki, bu durum, elektriğin tüketildiği noktaya ulaştığında verimin daha da düşmesine yol açabilecektir. Ôte yandan, iletim ve Zorlu Enerji Şirketler Grubu Uğur Bayrı Kojenerasyon santrallerini iki şekilde düşünebiliriz. Birincisi, yatırımcının sadece kendi tesisinde ihtiyacı olan elektrik enerjisi ve buharı karşılayan; ikincisi ise kendi ihtiyacının üzerinde bir kapasite ile santral tesis ettirip diğer sanayi kuruluşlarını da destekleyen kuruluşlar. Santrallerin amacına ulaşması yüksek verimle çalışmasına bağlıdır. Bugün, kapasitenin altındaki üretim zorunluluğu verim düşüklüğüne sebep olmaktadır. Fazla enerjinin dağıtım hattı yatırımları ihtiyacı da ayrı bir mali külfet getirmektedir. Bu nedenle, Kojenerasyonun gelişimi için, bence bu tür projelerden vazgeçmek gerekir. Genellikle bu projeler, BO veya BOT modelleri olup, bu güne kadaryabancı ortaklı, Hazine garantili yatırımlar olmuşlardır. Böyle projeler, maalesef devlete ek külfetler getirmektedir. Ayrıca, ülkemizin bugünkü koşulları altında, yararlı projeler olduğu söylenemez. Bilindiği gibi, IMF'nin de baskısı ile artık Hazine garantili projeler kabul edilmemektedir. Bu nedenle, büyük projelerin, tasarımı kadar, finansman organizasyonu da zor olacaktır. Halbuki, enerjinin tüketildiği yerde üretilmesi prensibi ile Kojenerasyon santrallerinin, hem yatırımı ekonomik, hem de yüksek verimden dolayı, kısa zamanda geri ödeme süresi gibi birtakım avantajları getireceği aşikardır. Aynı zamanda, bu tür projelerin uygulama süreleri çok kısa o/maktadır. En geç 1 yıl içinde, birproje, tasarım, sipariş, finansman ve uygulama aşamasından geçip, dönemin sonunda ticari işletime açılabilmektedir. Bu nedenle, Kojenerasyon sektörünü hukuksal yönde özendirecek Kojenerasyon Yasasının çıkartılması şarttır. Bunun dışında, Kojenerasyon demek, emisyonların azaltılması demektir. Kojenerasyon santralinde biryandan %40 - %45 verimde elektrik üretilirken, bir yandan da %40 - %45 ısı verimi elde edilmektedir. Bu da, o derece az miktarda yakıt tüketilmesi demektir. Dolaylı olarak, emisyonların azaltılması demektir. Bu sisteme 24. 000 (10.000 lira olacağı söyleniyor.) liradan verilmemesi için kapasitenin altında çalışılması, beklenen verimlilik değerinin çok altına inilmesini, pek çok tesisin pratik olarak devre dışı kalması ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. 3-5 yıl önce enerji açığını kapatmak için ne pahasına olursa olsun yeter ki üretin diye bu kuruluşları teşvik edenler, büyük sorumluluk altındadırlar. Bu sorun mutlaka çözülmelidir. Bürokratik işlemler azaltılmalıdır. Enerji üretim tesislerinde kullanılan yakıttan ÔTV kalkmalı ve 2007'de olacağı söylenen enerji açığına karşı şimdiden önlem almak isteyen sanayicinin umudu kırılmamalıdır. Bu tesisler ancak tam kapasite ile çalışmaları halinde verimli olabilirler. GÜNCEL / AGENDA nedenle, dikkat edilecek olursa, Derneğimizin Çevre Komisyonu tarafından hazırlanan son Hava Kalitesini Koruma Yönetmeliğinin taslak çalışmalarında, verim kriterini ön plana çıkaracak, birtakım rakamsal avantajlar önerilmiştir. Şayet, Yönetmeliğin bu şekilde çıkması durumunda, doğrudan Kojenerasyonu özendireceği aşikardır. Türkiye'de Kojenerasyon yatırımlarının artması için öncelikle, verimi düşük santrallere müsade edilmemesi ve özellikle atık ısının kullandırılması mecburiyeti getirilmelidir. Tabii ki, santralin kendi iç ihtiyacı için gerekli olan atık ısıyı kastetmiyoruz. Böyle birmecburiyet getirilirse, büyük kombine çevirim santrallerinin önüne geçilmiş olur kBanısındayım. unun dışında, Hava Kalitesini Koruma Yönetmeliğinin, Derneğimizce önerilen taslağının yasalaştırılması gerekir. Bu da yetmez, Avrupa'da birçok ülkede uygulanmakta olan "Yeşil Sertifika" ticaretinin başlatılması gerekir. Yeşil Sertifikayı, adından da an/aşılacağı üzere, yüksek verimli enerji üretiminin sağladığı ve ticari olarak kullanılabilen ve havayı kirleten sanayi kuruluşlarına sBaötyıllaenbbirirbbeelglgeenidniyTeürtanımlayabiliriz. kiye'deki Kojenerasyon Santrallerine verilmesi ve bu belgelerin ticaretinden kazanç sağlamaları i<ojenerasyonu özendirecektir. Bu uygulamaya mutlaka geçilmesi gerekir. Bağlı oldukları dağıtım ve iletim şebekelerinin fiziki durumu, kapasiteleri, sık sık karşılaşılan arızalardan arındırılmaları, işletmede problemsiz olmaları kojenerasyon tesislerin verimli çalışmalarını sağlar. Bu tesislerin, özellikle gaz türbinli tesislerin güvenilir bir bakım desteğine sahip olmaları da en hayati konulardandır. Bakımın yurt dışı kaynaklı olması, dışa bağımlı bakım ve yedek parça tedariki enerji üretim maliyetlerini artırmaktadır. Bugün için sadece Zorlu Enerji bu hususta atılım yapmış ve Zorlu O&M şirketini kurarak santral türbin bakımlarında dışa bağımlılıktan kurtulmuştur. Dünyada sayılı şirketler arasına giren Zorlu O&M yurt içi ve dışındaki diğer santrallere de bakım hizmetini sunmaktadır. ENERJi & KOJENERASYON DUNYASI 35

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=