Enerji ve Çevre Dünyası 25. Sayı (Nisan 2004) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

68 ARAŞTIRMA/ RESEARCH kaynaklarına dayanan üretim tesisleri, elektrik üretimi için ekonomik kriterler içinde kalarak, uygulama sahası bulabilecek seviyeye ulaşmıştır. Ülkemiz, bu iki kaynak açısından oldukça zengin sayılabilecek durumdadır. Son yıllarda bu konudaki gelişmenin istenilen düzeyde olduğunu söylemek oldukça zordur. Teknolojik gelişmenin, son zamanlarda ekonomik olarak kullanımının sağlanabileceği düzeye ulaşmış olan rüzgar enerjisine dayalı tesisler için, pratik uygulama yok denecek seviyededir. Oysa ülkemiz, bu konuda ciddi boyutlarda kapasitelere ulaşmış Avrupa ülkelerinden çok daha zengin durumdadır. Dolayısıyla, ekonomik kıstaslar içinde olduğu kabul edilen hidrolik ve rüzgar kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin kurulması, tamamen siyasi tercih ve kararlılığa bağlı olarak gelişebilecek ve uygulama alanı bulabilecek durumda idi. Hidroelektrik tesisler de bu tarz içinde bir gelişme ortamı bulmuştur. Ancak, rüzgar kaynağı kamu otoritelerince her nedense tercih dışı bırakılmıştır. Yakın zamanda başlatılan ve kanun -yönetmenlik v.b. mevzuat ile yaratılmaya çalışılan rekabete dayalı serbest elektrik piyasası şartları içinde, yenilenebilir enerjiye dayalı üretim tesisleri, daha da değişik bir özellik içine girmiştir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına dayanan üretim tesislerinin; ❖ Çevreye uyumlu ve temiz (çevre kirliliği yaratmayan nitelikte) olması, ❖ Ülkenin öz kaynağı (dışa bağımlılığı azaltan nitelikte) olması , ❖ Yakıt girdisi olmaması (işletme giderlerinin çok düşük olması), gibi çok temel kriterler yanında, O AB Kriterlerine ve Direktiflerine (Renewable 77 / EC - Wind 12 v.b.) uygunluğu, O Kyoto Protokolü bakımından son derece önemli olması ve O Yeşil Enerji ihracatı imkanını yaratabilmesi gibi diğer unsurları da dikkate alınarak, mutlaka desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Bu teşvik, bir mevzuatlar manzumesi ile hukuki yapıya kavuşturulmalı ve sürdürülebilir hale getirilmelidir. Bu konuda , 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde kalmaya özen gösterilerek, EPDK bazı kolaylıklar getirmeye çalışmaktadır. Bunları özetle şöyle sıralayabiliriz: ENERJİ & KOJENERASYON DÜNYASI O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Tesislerinde Lisans Alma Bedeli alınmamaktadır. O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Tesislerine ilk sekiz yıl, Yıllık Lisans Alma Bedeli uygulanmamaktadır. O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Tesislerinin, sisteme bağlanmalarında öncelik tanınmaktadır. O Perakende Satış Lisansı sahiplerinin (TEDAŞ), TETAŞ fiyatlarının altında ve eşit fiyatı ile (daha düşük fiyat ile enerji temin edememesi durumunda) öncelikle yenilenebilir kaynaklara dayalı tesislerin ürettiği elektrik enerjisini almakla yükümlü kılınmıştır. O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Tesisleri, yük alma ve yük atma talimatlarından muaf tutulmuşlardır. O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Tesisleri, Dengeleme ve Uzlaştırma Tebliği hükümlerine, Toptan Ticaret Şirketlerine yapılan satışlar için [Yönetmelik çıkana kadar] tabi olmayacaklardır. O Yenilenebilir Kaynaklara Dayalı Üretim Şirketlerine, Özel Sektör Toptan Satış Şirketlerinden (yani TETAŞ hariç) elektrik enerjisi alma olanağı sağlanmıştır. Bu tedbirlerin, bugün için yenilenebilir kaynakların kullanımını artırmakta ciddi faydalar sağladığını söylemek mümkün değildir. Ancak, konunun en azından EPDK tarafından öneminin anlaşılmasının bir karinesi olarak görmek yanlış olmayacaktır. Yenilenebilir kaynakların desteklenmesine temel metodolojiler nelerdir? Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Üretim Tesisleri ile ilgili Teşvik Tedbirlerini, üç ana grupta sınıflandırmak mümkündür. 1. Üretilecek Elektrik Enerjisi Alımının garanti altına alınmasını hedefleyen Teşvik Kriterleri, 2. Yatırım ve İşletme faktörleri ile ilgili destekleri sağlayacak Teşvik Kriterleri, 3. Enerji Fiyatının oluşum komponentleri ile ilgili Teşvik Kriterleri. Bunlardan ilk ikisi çok kolay ve basit prensiplerin edinilmesi ve buna uygun mevzuat üretimi veya revizyonları yolu ile çok kısa sürede hayata geçirilebilir niteliktedir. Üçüncü kriterlerin uygulama alanı bulması ise, elektrik enerjisi ile ilgili ülkenin uzun vadeli stratejik ve siyasi tercih ile kararlığına çok yakından bağımlıdır. Bu kriterlerin uygulanması için ciddi modellemeye de ihtiyaç duyulacaktır. Alım Garantisi ile ilgili Kriterler'i incelediğimizde; AB Direktiflerinden "Renewable 77/EC" ve "Wind 12" de dikkate alınarak, ülkemizin 201 O yılına kadar tüketeceği Elektrik Enerjisinin %22'sinin yenilenebilir kaynaklardan, bunun da (yarısından biraz fazlası olan) %12'sinin rüzgar enerjisi kaynağından temin edilmesi hedef alınabilir. Ancak, bu AB Direktifleri'ne bire bir olarak uygulanacak hedef, ülkenin potansiyeli ve kondisyonları açısından gerçekleşme olasılığı oldukça zayıf, zorlanmış bir hedef olacaktır. Bu değerlerin,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=