Enargy praductivity VVhy we • • soldan the maxımıze opportunity lf we stardet by looking at the energy service needs of a building and worked up from there through generation to the choice of fuel, we would design more efficient energy sysüems. So argues Peter Garforth, adding that this approach would benefit not only building operators, but developers and utilities too. Clean, reliable, low-cost energy services are a prerequisite for modern, civilized society. in the developed world, maintaining high levels of service is necessary to ensure competitive economic growth. The rapidly developing economies of lndia and China will need huge increases in energy supply to sustain the economic growth that is bringing hundreds of millions of people to prosperity. in the rest of the world, providing even the most basic and reliable energy services has to be in place before the worst impacts of poverty can be overcome. Whatever the driver, the world is at a critical juncture as it maps out its energy systems for the next century. How energy is used affects every aspect of life, and can be grouped into the four major areas of environment, security, economics and competitiveness. it is arguably the biggest single environmental challenge of our time, impacting on air quality, creating climate change and damaging the landscape in the pursuit of fuel. Security of supply for entire countries is intimately tied to the stability and availability of energy sources, and to the robustness with which energy systems are built and maintained. lncreasingly, the security dimension of energy must include the risk of terrorist actions. However, important as environment and security are, this article will focus on some economic and competitive aspects. Energy is one of the largest costs on the global economy: by some estimates as much as US$3 trillion is spent on energy every year, with the US alone accounting for about $850 billion. The world outlook is for a sustained increase in total demand, and for an increase in unit costs. Creating breakthrough levels of energy productivity, defineci as energy cost per unit of production or service, is a business priority whose time is coming. in the developed world, approximately 40% of all energy is used in homes and buildings; 35% is used by manufacturing industry and the remaining 25% is used for transportation. This model is likely to be the template for the developing world unless we fundamentally change our approach. it is easy to forget that only 5%-15% of the energy content of the original fuel finds it way to a productive end-use. it is clearly time to mitigate some of this fuel waste by strategically ARTICLE / MAKALE Peter Garforth ENERJİ VERİMLİLİBİ Temiz, güvenilir, düşük maliyetli enerji hizmeti, modern toplumun öncelikleri arasında yer alır. Ama dünya gelecek yüzyılın enerji sistemleri konusunda önemli bir dönüm noktasında bulunuyor. Enerjinin nasıl kullanıldığı hayatımızın her alanını etkiliyor ama temelde bu etkiyi çevre, güvenlik, ekonomi ve rekabet gibi dört alanla sınırlayabiliriz. Çevre ve güvenlik önemli hususlar olsa da, bu yazıda sadece ekonomi ve rekabet açısından enerji kullanımı ele alınacaktır. Gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak tüm enerjinin %40'ı ev ve binalarda, %35'i sanayide, %25'i de taşımacılıkta kullanılıyor. Bu durum, enerjiye bakış açımızı değiştirmedikçe gelişmekte olan ülkeler için bir model oluşturacaktır. Orijinal yakıtın içerdiği enerjinin sadece %5 ile %15 arasındaki bölümünün verimli bir şekilde kul/anıldığını gözardı etmek kolaydır. O yüzden, artık bu boşa giden yakıtın bir kısmını her türlü yöntemlerle kojenerasyonla ve var olan ya da yeni çıkan enerji sistemleriyle birleştirmenin zamanı geldi. Çok az sayıda kuruluş enerjiyi gerçekten verimli bir şekilde kullanıyor ve enerji yönetimi konusuna dair bir strateji pek izlenmiyor. Bu nedenle enerji verimliliği konusunu yeni bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekiyor. İlk önce yakıt da dahil olmak üzere enerji kaynaklarının ortaya çıkmasıyla ilgili bütün hususları düşünmek gerekecektir. Mevcut pazar yapısının durumu, özellikle de tesis ilişkileri ve yasal düzenlemelerine ilişkin gerçekler, daha değerlendirilmeden enerji zincirine farklı bir bakış açısının geliştirilmesini engeller. Sonraki aşamada, binaların bütün ömrü boyunca kullanılması beklenen enerji hizmet düzeyinin en önemli husus olduğunu düşünmeye başlamalıyız. Daha sonra da yakıt seçenekleri noktasına kadar değer zincirini yeniden incelemek gerekir. Zincirin her adımında birçok teknik seçenek, her seçeneğin de farklı ekonomik etkileri olacaktır. En önemlisi bina verimliliği ve enerji arzı birbiriyle rekabet halinde değildir, farklı getirileri olan alternatif yatırım seçenekleri haline gelebilirler. Belirli bir hizmet düzeyine sahip olan bir enerji arzı zinciri kurmak için benimsenecek entegre yaklaşım, daima az yakıt talebi ve zincirde daha düşük toplam sermaye şeklinde sonuçlanacaktır. Dünya çapında yakıttan elde edilen enerji değerinin %90'ını boşa harcamaya devam edemez ve milyarlarca insan için çevreye yararlı ve toplum tarafından kabul edilmiş enerji hizmetleri verdiğimizi öne süremeyiz. COSPP Dergisi Mayıs - Haziran 2004 sayısından alınmıştır.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=