Enerji ve Çevre Dünyası 30. Sayı (Kasım-Aralık 2004)

Enerji ihtiyacı artışındaki en büyük payı ise gelişmekte olan ülkeler alacak. Rapora göre, 2000-2030 yılları arasında birincil enerji talebindeki artışın yüzde 60'dan fazlası gelişmekte olan ülkelerden özellikle de Asya'dakilerden kaynaklanıyor. Enerji talebinin temel dinamikleri olarak bakılan bu ülkelerin dünya talebinin yüzde 30'dan yüzde 43'e yükselmesinde rol oynayacağı kaydediliyor. OECD'nin payının ise yüzde 58'den yüzde 47'e düşeceği açıklanırken, Eski Sovyetler Birliği, Doğu ve Orta Avrupa'nın paylarının da yavaş yavaş yüzde 10'Iara gerilediği bildiriliyor. Enerji Ajansı fosil yakıtların birçok ülke için temel enerji kaynağı olmayı sürdüreceğini ve petrole olan ihtiyacın her yıl yüzde bir virgül 6 oranında artacağını tahmin ediyor. 2030 yılında günlük petrol ihtiyacının 121 milyon varil olması bekleniyor. Bugün bu rakam günlük 82 milyon varil olduğu beli rtiliyor. Hazırlanan rapor ayrıca gelecek 30 yılda doğal gaza olan talebin de iki kat artacağını; bu enerji kaynağına olan talebin büyük bölümünün de Afrika, Latin Amerika ve Asya'dan geleceği öngörüsünde bulunuyor. Rus petrolüne 900 milyar dolarlık yatırım gerekiyor Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Rusya'nın önümüzdeki 25 yıllık dönemde petrol ve doğalgaz üretimini artırmaya devam etmesi durumunda 900 milyar dolarlık yatırım yapması gerekeceğini açıkladı. Dünya Enerji Raporu'nda, şu anda Rusya'nın günlük petrol üretim kapasitesinin 9 milyon varile yükseldiği, gelecekte üretim artışının daha yavaş olacağı ve 2030'da ancak 10.8 milyar varile ulaşacağı belirtiliyor. Rapora göre, Rusya'nın son beş yıl içindeki petrol üretiminin hızla arttı ğına dikkat çekildi. Raporda, ülkenin günlük petrol üretiminin dev petrol şirketlerin in ortaya çıkışıyla zenginleştiği ve 9 milyon varile ulaştığı kaydediliyor. Buna karşılık IEA, Suudi Arabistan'la dünyanın en büyük petrol üreticisi sıfatını kapmak için yarışan Rusya'nın üretim artışını hızlandırması için yatırım yapmasının şart olduğu vurgulanıyor. Kuyuların çoğu yaşlandı Rusya, dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olsa da, ülkenin yı llık 600 milyar metreküplük üretiminin çoğu artık oldukça yaşlanmış olan 3 ana petrol yağından geliyor. Bu da yeni petrol yataklarında yapılacak arama ve yatı rımları adeta zorunlu hale getiriyor. Yeni petrol alanları geliştirmenin çok daha büyük yatırımlar gerektiğinin belirtildiği rapora göre, Rusya'daki mevcut vergi değişikliklerinin uzun vadeli proje yatırımlarına verilen teşviklerin azalmasına neden olması da yapılacak yatırımları geciktiriyor. ARAŞTIRMA/ RESEARCH Raporda Rusya'nın doğal gaz reformunu ertelemesi halinde, gelecekteki petrol arzının güvenliği ile ilgili duyulan endişelerin artacağı vurgulanıyor. Ayrıca büyük miktarlarda yabancı sermayenin, ihracat pazarlarını hedeflemeyen projelerde yer almayacağına da dikkat çekiliyor. Petrolün gelecekteki hükümdarı Ortadoğu olacak Sanayileşmiş ülkelere enerji danışmanlığı yapan IEA 'nın raporuna göre önümüzdeki 25 yıl içinde, petrol konusunda Ortadoğu'nun ağırlığı daha da fazla hissedilmeye başlanacak. Tüketim ve talep hızla artmaya devam ederken, petrol üretiminde çok az ülke artış sağlayabilecek. Üretimini en çok arttıran ülkeler ise ağırlıklı olarak Orta Doğu ülkeleri olacak. 2030'a kadar dünya enerji talebinin yüzde 59 artmasını bekleyen IEA, bu artışta kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yüzde 89 pay sahibi olacağını öngörüyor. 2003 sonu itibariyle dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 45'i, Ortadoğu'nun önemli üreticileri Irak, İran ve Suudi Arabistan'da bulunuyor. Bu durum dünya enerji ticaretinin hızla arttığını gösterirken, özellikle önde gelen petrol ve gaz tüketim bölgelerinin ithalatın ın artacağı sonucuna işaret ediyor. Bunun yanında raporda, 20002030 yılları arasında her yıl birinci enerji talebinin yüzde 1.7 artması ve 15.3 milyar tonluk petrol eşdeğerinin yıllık derecesine ulaşması beklenirken, bu artışın şuandaki talebin 2/3'üne eşit olduğu bununla birlikte bu planlanan büyümenin geçmiş 30 yıldakinden daha yavaş olduğu yer alıyor. Ayrıca fosil yakıtlarının dünya enerji kullanımındaki ağırlığının devam edeceğinin yer aldığı raporda, bunların talepteki artışın yüzde 90'dan daha fazlasını karşılayan birincil enerji kaynağı olarak kalacağı bildiriliyor. Aynı zamanda raporda, enerji arzı güvenliği, enerji altyapısındaki yatırımlar, enerji üretiminin ve kullanımının neden olduğu çevresel zararlar ve dünya nüfusunun modern enerjiye ulaşmada yaşadığı eşitsizlikler gibi sıkıntılarında devam ettiği belirtiliyor. En büyük payı gelişmekte olan ülkeler alıyor Enerji ihtiyacı artışındaki en büyük payı ise gelişmekte olan ülkeler alacak. Rapora göre, 2000- 2030 yılları arasında birincil enerji talebindeki artışın yüzde 60'dan fazlası gelişmekte olan ülkelerden özellikle de Asya'dakilerden kaynaklanıyor. Enerji talebinin temel dinamikleri olarak bakılan bu ülkelerin dünya talebinin yüzde 30'dan yüzde 43'e yükselmesinde rol oynayacağ ı kaydediliyor. OECD'nin payının ise yüzde 58'den yüzde 47'e düşeceği açıklanırken, Eski Sovyetler Birliği, Doğu ve Orta Avrupa'nın paylarının da yavaş yavaş yüzde 10'Iara gerilediği bildiriliyor. Bu durumda dünyanın en büyük ikinci enerji tüketicisi olan Çin'in dünya enerji piyasasında ekonomik gelişimi ile talebi ve ithalatı art ı rarak önemli rolünü pekiştirmesi bekleniyor. Ayrıca Çin'in ekonomisinin kömüre dayalı kalacağı ancak petrolün, doğalgazın ve nükleer enerjinin paylarının da Çin enerji piyasasında artacağı bilgisinin yer aldığı raporda, petrol ve gaz ithalat ihtiyacının Çin'in dünya piyasasında stratejik alıcı olmasına neden olacağı öngörülüyor. Öte yandan raporda, sektörler olarak değerlendirildiğinde enerji kullanımının en çok taşımacılık sektöründe gelişeceği bekleniyor. "Kojenerasyon: Yüksek Verim, Temiz Çevre, Enerjide Yeniden Yapılanma" ♦ ENERJİ & KOJENERASYON DÜNYASI I 57

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=