Enerji ve Çevre Dünyası 31. Sayı (Ocak-Şubat 2005) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

Bu bilgiler ışığında aşağıdaki gerçeklerle tanıştık: 1- Kömür • Kömür, enerji kaynaklarının en çok kullanılan fakat en ucuzlarından biridir. Hatta sadece 1 milyon Btu'nun fiyatını düşünürsek, en ucuzudur. Ancak toplumların sosyal gelişmeleriyle ortaya çıkan çevre koruma duyarlılıkları, çevreyi kirleten karakterdeki kömür gibi enerji kaynaklarının en az bir doğal gaz kadar temiz emisyon vermesi şartını gündeme getirmiştir. Bu baskı kömür, yakan santralların hem yatırım hem de üretim maliyetlerini arttırmıştır. Bu nedenle kömür, dünya piyasasında, bu zorunlu elektrik üretim maliyeti artışı kadar daha ucuz fiyatla, tutunabilmektedir. Bir başka ifadeyle, Çevrecilerin ve Hava kalitesi koruma Yönetmeliklerinin gereğini yerine getirmek kaydıyla bile, kömürlü işletmenin maliyeti örneğin doğal gazla rekabet edebilmektedir. Yani kömürün fiyatını arttırma lüksü yoktur. Son yıllarda Avrupa'da ve Amerika'da kömürle işletmesini sürdürebilmek için yapılması gereken çevre yatırımlarının tutarı santral maliyetinin dörtte birine ulaşmaktadır. Bu nedenle ancak çok yüksek teknolojiler kullanarak kömürlü işletme maliyetini, doğal gazlı işletme maliyetinin altına çekebilecek projelerle kömürü ön planda tutmak mümkün olabilmektedir. ABD'de, doğal gaz fiyatlarının anormal artışı karşısında, Bağımsız Enerji Kuruluşları (IPP) aşırı yüksek basınçlı (Hypercritic) projeler geliştirme gereğini duymuşlardır. Son iki yılda ABD'de kurulmakta olan hypercritic basınçlı kömür santralı kapasitesi doğalgaz santralından fazla olmuştur. Türkiye'de de enerj kaynağı tercihi aynı kriterlere dayanacaktır. Yüksek kaliteli ithal kömürün (6500-8000 kcal/kg), kömür/doğal gaz rekabetinde hala ucuz kalması (40-50 $/ton) gelecek yıllarda kömür santrallarının hem doğalgaza hem de linyite karşı şansını arttırmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre elektrik piyasası liberaldir. Üretim maliyeti yönünden hangi enerji kaynağı daha ucuza geliyorsa, elektrik üretim tesisi yatırımcısı yatırımda bu kaynağı tercih edecektir. Hükümetimizin yerli kaynaklarımızın öncelikle kullanılması politikası, bu politika teşviklerle desteklenmedikçe, bu bağlamda belirleyici olamayacaktır. Bu nedenle, Hükümetimiz yerli linyitlerin öncelikli olarak değerlendirilmesi politikasını başarılı bir şekilde uygulamak istiyorsa, Devlet artık elektrik santralı kurmayacağına göre, linyit santralı kuracak yatırımcıları ne şekilde teşvik edeceğinin esaslarını incelemeli ve önce bu destekleri işletecek yasal alt yapıyı oluşturmalıdır. 2- Doğal gaz Temiz, ucuz ve manipülasyonu kolay bir enerji kaynağı olması, doğal gazı, gerek elektrik üretimide gerekse sanayide ayrıcalıklı bir yakıt konumuna getirmiştir. Bu özellikleri dolayısıyla fiyatı da giderek artmış ve halen de artmaktadır. Doğalgaz fiyatının sürekli artış trendinde bulunması ABD'de OECD Avrupa'sında doğal gaz tüketi artışını % 2,7'den % 1 ,0'e geriletmiştir. Türkiye'de 2004 yılı içinde yapılan zamlarla yıl içinde sanayi ve elektrik üretim tarifesi % 17 artmış ve 21,8 cents/m3'e yükselmiştir. Bu gaz fiyatı ile üretim yapacak bir santralın piyasada işletmesini sürdürebilmesi için, ya yüksek kapasiteli bir santral kuracak (müşteri bulabilirse) ya da yüksek randmanlı kojenerasyon tesisine yatırım yapacaktır. Bununla beraber doğal gaz yakan elektrik üretim tesislerinin serbest elektrik piyasasına en rahat uyum sağlıyacak yatırım modeli olduğu aşikardır. Burada önemli olan, doğal gazın % 95'inde dışa bağımlı olmamızdır. Ancak bu risk de kaynakların MAKALE / ARTICLE çeşitlendirilmesiyle (Rusya, İran, Cezayir, Azerbaycan) ortadan kaldırılmıştır. 3 - Nükleer Enerji Nükleer santralların kuruluş masrafları yüksek, işletme maliyetleri düşüktür. Sonuçta üretim maliyetleri diğer enerji kaynakları ile rekabet edebilir seviyeye gelmiştir. Fransa, gerek üretim miktarı gerekse üretim maliyetinin düşüklüğü itibariyle dünya lideridir. Ayrıca kamuoyunu çok olumlu yönde oluşturduğu için hem mevcutların işletmesini hem de yenilerin yapımını ve işletmeye alınmasını fazla tepki olmadan yürütebilmektedir. Nükleer santralların kurulmasına diğer ülkelerden gelen tepkiler Çernobil olayından sonra artmıştır. Bu tepkiler Almanya, Norveç, Belçika gibi ülkelere yeni santral kurulması, eskilerin de 20-25 yılda durdurulması sonucunu getirmiştir. Japonya, Kore, Çin, Hindistan Nükleer Santral kurma kararını sürdürmektedir. ABD'de 1 O yıldır yeni nükleer santral kurulmamaktadır. Ancak, Kyoto protokolüne imza koyarsa mevcut elektrik tesislerinin kirli üretimleri ile ortaya çıkan sera gazları fazlalığını dengelemek için yeniden nükller santral yapılması gündeme gelebilir. Türkiye'de nükleer santral bir tercih değil, enerji kaynakları çeşitlendirme politikasının uygulanması şeklinde ele alınmalıdır. Böylece nükleer teknolojisinden de uzak kalınmamış olunur. Santral sayısı ve kapasitelerini de Türkiye'nin kaldırabileceği seviyelerde tutmak gerektiği de aşikardır. 4- Yenilenebilir Enerji Kaynakları Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Hükümetler önce kendi yenilenebilir kaynaklarını değerlendirmekle işe başladılar. Kaynakların büyüklükleri ve bu kaynakları değerlendirmek için yapılacak yatırımların fizibiliteleri, yönünden belirleyici oldu. Bir başka ifadeyle, ülkeler Allahın verdiği nimetleri sonuna kadar değerlendirdiler. Brezilya'da, Norveç'te Uruguay'da hidrolik enerji kapasiteleri büyük ölçüde kullanıldı. Uluslararası Çevre koruma taahütleri de (Kyoto, Buenos Aires, Rio, Johannesburg gibi.) yenilenebilir enerji kaynağı kullanılmasından yana tavır alınca, sera gazları yönünden krediye ihtiyacı olan ülkeler ( özellikle OECD Avrupa'sı.) rüzgar gibi, biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanımına ve kojenerasyonla yüksek verimli elektrik üretimine prim verdiler. Türkiye'de, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımını ve kojenerasyonu daha da genişletmek için gerekli teşvik yasalarını biran önce çıkartmalıdır. Ancak bu yasaların getireceği prim ödemelerinin sübvansyon şeklinde bütçeden değil de, bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, atmosferi çok kirletenlerin ihtiyacı olan kredilerin, yenilenebilir kaynaklı tesislerinden satın alınmasıyla karşılanması gibi prosedürler uygulanmaya konulmalıdır. Kaynaklar 1- World Energy Outlook, 2004 (İEA) 2- Dr. DAYDAY, Necmi; Bilim ve Ütopya 3- Cogen Europe, News, January 2005 4- iPE (lnternational Power Engineering) 5- Oil Gas Journal 6- Modern Power Systems 7- Gas Tribune World "Kojenerasyon: Yüksek Velim, Temiz Çevre, Enerjide Yeniden Yapılanma" ♦ ENERJİ & KOJENERASYON DÜNYASI I 55

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=