Enerji ve Çevre Dünyası 42. Sayı (Mayıs-Haziran 2006) / Energy & Cogeneration World - Enerji & Kojenerasyon Dünyası

MAKALE / ARTICLE 14�-------------------� 12+--------------------=1 10+--------------------- 8+----------------------- 6+---------------� 4 +---------------=-- 2 +-----------=-- Europe 1995-2000 31.7%, 2000-2005 14.0% World 1995-2000 23.8%, 2000-2005 25.6% Source: EWEA, GWEC Sunjüt A.Ş.'nin İstanbul Hadımköy'deki fabrika arazisi içerisine kurularak doğrudan fabrikaya elektrik enerjisi veren 1.2 MW gücündeki Sunjüt Otoprodüktör Rüzgar Santrali projesi olabilmiştir. 2000 yılından sonra sivil toplum örgütlerinin girişimleri ve yukarıdaki grafikte de gördüğümüz gibi özellikle Avrupa'daki baş döndürücü gelişim ve yatırım süreci ancak 2005 yılında rüzgar ve hidrolik gibi yenilenebilir kaynakların desteklendiği bir kanuni düzenlemenin ihtiyaç olduğu gerçeğini gözler önüne getirmiştir. Böylece "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun" Mayıs 2005'de yürürlülüğe girmiştir. Tam anlamıyla bir destek sağlamamasına rağmen ilk defa Yenilenebilir Kaynaklar bir mevzuaata tabi olmuş ve rüzgar yatırımlarının önü biraz da olsun açılabilimiştir. Türkiye' nin Hedefleri Türkiye'de ne yazık ki rüzgar santrallerine ilişkin bir gelişme planı henüz mevcut değildir. öncelikli sebeplerin başında rüzgar santrallerinin genel iletim sistemi içerisinde ne tür avantaj ve dezavantajları olduğu henüz hiçbir kurum tarafından bilimsel olarak ortaya konulamamış olmasıdır. Genel kanı rüzgar santrallerinin sisteme bir yük getireceği ve sistem güvenilirliğini tehlikeye atacağı şeklindedir ancak bu kanıyı bugüne kadar ispatlayacak herhangi bir olay dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Türkiye birçok yönden rüzgar santralleri işletimi açısından dünyanın çoğu ülkesine göre büyük avantajlara sahiptir. Örneğin rüzgar Türkiye'nin her bölgesinde ayrı zamanlarda ve ayrı yönlerden esmektedir. Batı bölgelerinde rüzgar yokken doğu bölgelerinde, kuzeyde rüzgar esmektedir. Dolayısıyla Türkiye rüzgar gücü bölgeler itibariyle yayılı olacağından her an rüzgardan enerji üretimi sağlanabilecektir. Rüzgar türbi nleri çok güvenilir ve sorunsuz çal ışan türbinlerdir. Güçlerinin yayılı olması dolayısıyla gerçekleşecek türbin arızaları ve bakım için duruşlar sistemin genelini hiçbir şekilde etkilemeyecektir. Halbuki 300-500 MW'lık kömür, gaz, nükleer ünitelerin duruşları ve arızaları sistemin arz güvenliğini etkileyebilir. Türkiye'nin elindeki rezervuarlı Year 2000 2005 2010 2020 2030 Actual lnstalled MW 40 1997 EWEA scenarlo EU 40 40 100 2000 EWEA scenarlo EU 60 60 150 2006 EWEA scenarlo EU 75 75 180 300 1996 EU 15 conventional scenario 4 6 8 12 (including solar) 1196 EU 15 advanced scenario 7 12 18 30 (including solar) 1999 EU 15 scenarlo 9 16 23 46 (including solar and geothermal) 2003 EU 25 baseline scenario 13 28 74 105 149 (includes solar) 2004 EU 25 Gothenburg type targets 80 145 213 (wind only) 2002 IEA reference scenario 33 33 57 71 2004 IEA conventional scenario 66 66 132 174 2004 IEA advanced scenario 75 145 202 Kaynak: Wiııd Power Developnıeııts lıı Eıırope / EWEA hidrolik güç rüzgar kaynaklarını daha dengeli ve verimli işletmek için kullanılabilir. Tüm bu avantajlara rağmen TEİAŞ arz projeksiyonlarında rüzgar santralleri için ilk lisans almış yaklaşık 1300 MW'lık güce her yıl sadece 125 MW eklenmesi öngörülmüştür. Bu hedef doğal, temiz ve ucuz bir kaynağın kullanımının ekonomiye katkısı için çok yetersiz bir hedeftir. Türkiye'nin coğrafi olarak onbinlerce MW rüzgar santrali kurmaya yetecek kadar rüzgarı ve atıl alanı mevcuttur. Birçok çalışma ışığı altında -ki bu çalışmaların EİEİ tarafından yapılmış olanı 88.000 MW'lık bir kapasite öngörmektedir- Türkiye'de onbinlerce MW rüzgar gücü kurmanın mümkün olduğuna işaret etmektedir. Başlangıç olarak 1 0.000 MW kurulu güç hedefi hemen ve kolayca ulaşılacak bir hedeftir. AB ve Dünya'da uygulanan desteklerle bu güce 5-6 yıl içerisinde ulaşılarak yılda yaklaşık 30 milyar kWh elektrik enerjisi üretmek mümkündür. Bu miktar Türkiye'nin 2012'deki ihtiyaç duyduğu üretim rakamının %8 ini karşılayabilecektir. 2006 yılında petrol ve gaz fiyatlarındaki artışın elektrik maliyetlerine yansıması ile birlikte yerli ve yenilenebilir kaynakların desteklenmesinde ne kadar geç kalındığı daha da belirgin biçimde gündeme gelecek ve dünyadaki uygulamalara yakın teşvik mekanizmalarının acilen uygulamaya konulması kaçınılmaz olacaktır. Sonuç Türkiye elindeki rüzgar gücünü dışa bağımlılığı azaltacak, çevresel maliyetleri olmayan temiz bir enerji sistemi olarak maksimumda kullanmalıdır. Hedefimiz AB'de olduğu gibi 2030 yılına gelindiğinde en az %20 elektriğimizi rüzgardan üretmek olmalıdır. Bu hedeflere ulaşırken tek kısıt sistemin bu santralleri kaldırma kapasitesidir. Bununla ilgili de iletim sistem dizayn çalışmaları ve işletim metodları kapasite artışı ile eşzamanlı olarak geliştirilmektedir. Zaten AB ve Dünyadaki uygulamalarda sıkıntıların ağırlıklı teknik olmadığı ispatlanmıştır. Sıkıntılar genelde düzenlenen piyasa yapısı ile elektrik pazarında oluşan sıkıntılardır. Bu sorunlar da daha geniş ve kapsamlı bir pazar yapısı içerisinde çözülebilecek niteliktedir. t ENERJi & KOJENERASYON DÜNYASI · MAYIS-HAZIRAN 2006 .A. _84__.,. ___ _..:.;-==:::::::::::: ::::::=======::::::::::=====================---�. "AB'ye Giriş Sürecinde Türkiye'de Kojenerasyon-Yeni Gelişmeler"

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=