Enerji ve Çevre Dünyası 43. Sayı (Temmuz-Ağustos 2006)

I ULE ENERGY toplulaştırma çalışması tamamlanmıştır ve 276.318 hektarlık alanda ise çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye'de işlenebilen tarım arazisi miktarı 27,7 milyon hektar olup, bunun ancak 8,5 milyon hektarı ekonomik olarak sulamaya uygun bulunmaktadır. 1992 yılı itibariyle tarım arazilerinin halk sulamaları da dahil 4, 1 milyon hektarı sulamaya açılmıştır. Bu da işlenen tarım arazisinin %14,8'ini oluşturmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilecek tarım arazisinin ise ancak %48,3'ü sulama imkanına kavuşturulmuştur. İleriki dönemlerde 4.4 milyon hek tarlık arazinin daha sulamaya açılması imkanı mevcut olup, bunların da sulanması zorunlu görülmektedir. Sulamaya açılmış tarım arazilerinde, fiilen sulanan alanların miktarı, projede öngörülen alana oranla daha düşük olmaktadır. Devlet Sulama Şebekelerinde bölgelere göre sulama randımanı %20 ile %85 arasında değişmektedir. Sulama şebekelerinde, sulama oranlarının ve sulama randımanlarının düşük olmasının temel sebebi, proje sahalarında toplulaştırma işlemine yer verilmesinden ve ayrıca tesviye gibi tarla içi geliştirme hizmetlerinin yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Arazi toplulaştırması ile birlikte yürütülen sulama projelerinde, her parsel yola ve kanala en uygun şekilde doğrudan doğruya bağlandığından, parsellerin yol ve kanaldan faydalanma oranları %100'lere varmaktadır. Toplulaştırma düşünülmeden uygulanan sulama projelerinde; kamulaştırmaya ve arazilerin parçalanmasına mani olmak için, kanalların ve yolların planlaması ve uygulanması, parsel sınırla rına bağlı kalınarak yapılmaktadır. Bu durumda parseller zaten küçük ve şekilleri de düzensiz olduğundan, kanal uzunlukları gereksiz yere uzamakta, bu da tesis maliyetlerini yükseltmektedir. Arazi toplulaştırması ile birlikte yürütülecek sulama projeleri bütün bu sakıncaları ortadan kaldırmaktadır. Sonuç olarak sulama projelerinin arazi toplulaştırmalı olarak öncelikle uygulanma sında, sağlanacak faydaların yanında ekonomik yönden de zorunluluk görülmektedir. Toplulaştırmaya, öncelikle sulama pro jeleri halen hazırlanmakta olan ve tatbikat aşamasına getirilmiş "Hidroelektrik enerji pik saatlerde hemen devreye girebilen bir enerjidir. Ayrıca elektrik fiyatlarının sigortasıdır. Yani işletim maliyetleri diğerlerine göre son derece düşüktür. Yatırım maliyetlerinin doğalgaz çevrim santrallerinden bir miktar yüksek olduğu ifade edilse de barajların ömrünün 100-200 yıl gibi çok uzun olduğu dikkate alınarak hesap yapıldığı taktirde yıllık yatırım maliyetinin çok daha düşük olduğu görülmektedir." yerlerde başlanılmalıdır. DSİ Genel Müdürlüğü'nce kısmen su lama inşaatları devam eden yaklaşık 1 .400.000 hektar sahada her yıl ortalama 50.000 hektar alanın bir program dahilinde toplulaştırmasının yapılması gerektiği teklif edilmektedir. Ülke tarımının bir yerlere getirilmesi düşünülüyor ise öncelikle Medeni Kanunun içinde yer alan mülkiyet problemlerinin mutlak değiştirilerek arazilerin "5403 sayılı Toprak Koruma veArazi Kullanımı Ka nunu'nun" da yer alan ekonomik parsel büyüklüklerinden daha alt sınırlara düşürülmemesi şartına uyulmalıdır. İleriki dönem lerde; işlenebilen tarım arazilerimizden ekonomik olarak sulamaya uygun olan 8,5 milyon hektarlık alanda toplulaştırma hiz metleri peyderpey yürütülmeli ve zaman içerisinde imkanlar ölçüsünde kuru tarım yapılan diğer alanlarda da, parçalı ve dağınık arazilerin birleştirilmesine yönelik toplulaştırma çalışmalarına mutlaka başlanmalıdır. Arazi toplulaştırması, parsellerin bütün leştirilmesi ile tarla içi çalışmalar esnasında ve tarladan yerleşim yerine ulaşımda traktörle çalışma saati ve ulaşım zamanını kı saltacak, daha az yakıt tüketimi sağlayarak CO2 emisyonlarının ülke genelinde önemli miktarda azalmasını, dolayısıyla iklim de ğişikliği ile mücadelede yine önemli bir katkı sağlayacaktır. Netice ve Teklifler Su kaynaklarının elektrik enerjisi üretilmesinde kullanılması için yapılan ve hedeflenen çalışmalar, DSl'nin erozyon ve rüsubat çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği ağaçlandırma çalışma ları, yakın zamanda gerçekleştireceği arazi toplulaştırma çalış maları, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasının sağlanması için sanayileşme bir hedefolduğuna göre, bu sanayi nin diğer kullanıcıların ihtiyaçları olan enerjinin: yerinde, zamanında, güvenilir olarak, makul fiyatla karşılanması gerekmektedir. Hidroelektrik enerji pik saatlerde hemen devreye girebilen bir enerjidir. Ayrıca elektrik fiyatlarının sigortasıdır. Yani işletim mali yetleri diğerlerine göre son derece düşüktür. Yatırım maliyetlerinin doğalgaz çevrim santrallerinden bir miktar yüksek olduğu ifade edilse de barajların ömrünün 100-200 yıl gibi çok uzun olduğu dikkate alınarak hesap yapıldığı taktirde yıllık yatırım maliyetinin çok daha düşük olduğu görülmektedir. Barajların: Şehirlerin içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması, sanayi için gerekli suyun temini, hidroelektrik enerji üretimi, taşkından korunma, nehir rejimlerinin tanzimi, feyezan (taşkın) zararlarından korunma, su ürünleri istihsali, mesirelik kullanım (rekreasyon) gibi sayısız faydaları vardır. Ayrıca barajları� civarında iklimin değişmesine, bilhassa sert kara iklimine sahip bir bölge ise nispeten ılıman bir iklime dönüşüm sağladığı da bilinen bir gerçektir. Türkiye'de barajlar, şehirlerin içme suyu ihtiyaçları ile sana yinin su talebinin karşılanması, hidroelektrik enerji üretimi elde edilmesi için gerekli olan tesislerdir. Ülkemizin coğrafi konumu ve iklim özellikleri yüzünden barajlar olmazsa insan larımız susuz kalır. Sularımızdan hidroelektrik enerji olarak istifade edemezsek dışa bağımlı hale geliriz. Ayrıca barajlardan sulama suyu sağlanması, taşkınlardan korunma, balıkçılık gibi pek çok fayda temin etmek mümkündür. Netice olarak, ülke mizde kullanılmayan su potansiyelinin bir an önce değerlendirilmesi elzemdir. - - -�- t ENERJi DÜNYASI TEMMUZ-AGUSTOS 2006 53

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=