Enerji ve Çevre Dünyası 44. Sayı (Eylül 2006)

Bu arada AKBANK olarak biz, enerji sektörü hakkında uzun araştırmalar sonucunda detaylı bir rapor hazırladık. Bu raporda enerji üretilebilecek bütün kaynakları inceledik. Enerjiye baktığımızda çok büyük birfırsatolduğunu gördürk. Özellikle sektörde, Türkiye'de faaliyet gösteren yerel sermayeli büyük kuruluşlar için büyük kaynak var. Ayrıca bu tür kuruluşlar diğer yabancı firmalarla da ortaklık yaparak birçok projeye giriyorlar. Biz de buradaki kaynakları görerek niçin girmeyelim dedik." "Fizibilite raporlarını danışman firma ile inceliyoruz" Sektöre yönelik geliştirdikleri projelere de değinen Bozkurt, şu ana kadar 1 O tane HES Projesinin kendilerine geldiğini belirterek, "Genelde ilk yatırım aşamasında firmaların ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Yeni bir proje aşamasında bir firma, fizibilite raporunu bankaya getiriyor. Biz de inceliyoruz. Ancak, biz bankacı olduğumuz ve bu konularda yeterince teknik olmadığımız için fizibilite raporlarını inceleme konusunda kendi içimizde danışman bir firma ile çalışmaya ve bu fizibilite raporlarını danışman firmaya da inceletmeye karar verdik ve uyguladık. Firmalarca hazırlanan geleceğe dönük proje analizlerinde, bizim danışman firmaya verdiğimiz ön inceleme sonuçları ile firmaların bize sundukları arasında çok büyük farklılıklar göstermiyor. Finansman şeklinde de, diyelim ki bir projenin toplam yatırımı 80 milyon dolar olsun. AKBANK olarak bu paranın tamamını karşılamayı düşünmüyoruz. Çoğunlukla firmanın kendisinin de bir öz kaynak koymasını bekliyoruz. O da işte 80 milyon dolarsa %20'­ sini (16 milyon dolar) kendisinin koymasını, yaptığı yatırıma nakletmesini bekliyoruz. Biz de geri kalanını finanse etmeye çalışıyoruz" diye konuştu. "Maliyetler işin niteliğine göre değişiyor" Finansman nasıl oluyor sorumuzu ise Bozkurt, şöyle yanıtlıyor: "Örnek verdiğimiz 80 milyon dolar üzerinden konuşursak, %20'­ sini firma getirdi geri kalan 64 milyon doları biz vereceğiz. Fakat bu parayı biz bir kerede değil de, firma harcamaları yaptıkça veriyoruz. Firma harcamaları yaptıkça bize faturalar geliyor. Bu faturalar sonucunda biz de ödemelerimizi yapıyoruz. Bununla ilgili de bir inşaat firması ile anlaşmamız var. Bu firma gidip projeyi yerinde kontrol ediyor. Çünkü biz de yapılan harcamanın nereye gittiğini görmek istiyoruz." Maliyetlerin ise firmanın kredisine, işin niteliğine göre değiştiğini söyleyen Bozkurt, her projenin aynı getiriyi getirmediğini kimi projenin 3. yılda kendini finanse ederken kimisinin mesela jeotermal projesinin 1 O. yılda kendisini finanse ettiğini vurguladı. 10 yıl boyunca da o projenin riskini aldıklarını ve fiyatın da ona göre biraz daha yüksek olduğunu ifade eden Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti: "Genelde firmalar 7 ile 12 yıl arasında kredi istiyorlar. HES projelerine baktığımızda bu projeler 2. ya da 3. yılda kredisini ödemeye başlıyor. Fakat diğerleri öyle değil. Mesela RES projeleri ilk yatırım maliyeti çok yüksek olan projeler. SÖYLEŞİ / INTERVIEW 10 yıllık bir kredinin ilk yatırım maliyetini karşılaması en erken 5. veya 6. yıldan başlıyor. Jeotermal projelerde ise sağlanan verimlilik, elektriğe dönüştürebilme biçimi diğerlerine göre daha az olduğu için yatırım süre olarak uzun bir zamana yayılıyor. Maliyetler istenilen kredinin tutarına göre değiyor. Mesela bir firma, yine 80 milyon dolar üzerinden konuşursak ben 40 milyon dolarını koyacağım geri kalan 40 milyon doları da siz koyun diyebilir. Burada bankanın riski daha az oluyor." Fiyat skalası hakkında da bilgi veren Bozkurt, "Libor + 2.5'Iardan Libor + 4'e kadar uzanan bir fiyat skalası var. Libor: Londra'da doların veya Euro'nun değerlendirildiği faiz oranı. Sonuçta istenilen krediler döviz kredisi. Zaten elektrik birimi de Cent'e dayalı olduğu için firmalar bütün ödemeleri de Dolar ve Euro'ya endekslemek istiyorlar. Bundan dolayı da bir döviz faizi söz konusu oluyor. Bahsettiğimiz Libor sabit bir faiz oranıdır. Onun üzerine bankalar bir marj koyuyorlar. AKBANK, firmalara yurtdışındaki maliyetlerle eşdeğer maliyetler sunabiliyor. Bu nedenle firmalar, yurtdışından kredi sağlama konusunda çok istekli değiller" dedi. "Sektörde sinerji olmalı" Sektör değerlendirmesi de yapan Bozkurt, özellikle EPDK ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasındaki sinerjinin çok daha kuvvetli olması gerektiğini savundu. Sektörde alınan kararların ivedilikle ve doğru bir şekilde alınması gerektiğini, özelleştirmelerde olduğu gibi bir kararın alınıp sonra durdurulmaması gerektiğini belitti. Enerji kaynaklarına bakıldığında ise, son dönemlerde doğalgaz maliyetlerindeki yükseliş nedeni ile kaliteli kömüre ilginin artmaya başladığını, bunun dışında alternatif ve yenilenebilir enerji üretim şekillerine doğru bir eğilim olduğunu da ekledi. Bu şekilllerden en önemlisinin HES'ler olduğunu ve bu alanda en fazla yatırımın beklendiğini, bir diğer yöntem olanjeotermal enerjinin de yatırıma açık bir alan olduğunu ve yatırımlar yapıldığını, son olarak da rüzgar enerjisinde de yatırımlar görüldüğünü ancak bu alanda, ilk yatırım maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, çok çok büyük yatırımlar olmasının beklenmediğini ifade etti. t

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=