Enerji ve Çevre Dünyası 44. Sayı (Eylül 2006)

ULEENERGY olduğunu ispatladık ve yeni bir denklem önerisi getirdik. Doktora çalışması sırasında rüzgar enerjisi ile ilgili çalışmalara yöneldim. Gerek rüzgar gerekse güneş enerjisinde en büyük problem süreksizliktir. Yani bu enerji kaynaklarından sürekli olarak yararlanılamamaktadır. Sürekliliği kazandırabilmenin en iyi yolu bunların zaman ve alan ile olan değişimlerinin çok iyi belirlenmesine bağlıdır. TÜBİTAK Bilim Teşvik ödülüne layık görülen yaptığım doktora çalışmamda bu konuyu ele alarak, alansal-zamansal tahmin yöntemi geliştirdim. Belirtilen bu sürekliliği sağlamanın diğer bir yolu ise Rüzgar-Güneş-Hidrojen hibrit sistemlerinin kullanılmasıdır. Yani geleceğin petrolü olarak düşünülen hidrojenin temiz enerjiler ile üretilmesi ve rüzgargüneş sistemleri ile birlikte kullanılmasıdır. Bu konudaki çalışmalarım ise, Kanada da University of Ontario, lnstitute of Technolgoy'de 2004-2005 yılları arasında yapmaya başladım ve bu yöndeki çalışmalarım devam etmektedir. ORüzgar enerjisinin süreksizliği önemli bir problem. Bu konudaki araştırmanızın ayrıntılarına girer misiniz? Evet. Bu süreksizlik en büyük problem. Yani rüzgar kaynağından sürekli olarak yararlanılamamaktadır. Sürekliliği kazandırabilmenin en iyi yolu, bunların zaman ve alan ile olan değişimlerinin çok iyi bilinmesine bağlıdır. Bu değişimlerin belirsizlik ortamından belirlilik ortamına taşınmasıyla planlamalar daha sağlıklı yapılacaktır. Ayrıca türbin kurulan bölgelerin birbirleriyle ilişkilendirilmesi, rastgele alanlara dağılmış olan türbinler arasındaki ilişkilere bağlı olarak birbirlerinden tahminlerin gerçekleştirilmesi üretilecek elektriğin bilinmesi açısından bize bü-yük imkanlar tanıyacaktır. Jeoistatistiksel çalışmalarda genelde mesafeye bağlı ilişkiler araştırılır. Mesafeye bağlı olarak istasyonların veya rüzgar enerjisi açısından düşündüğünüzde rüzgar türbinlerinin birbirleriyle ilişkilendirilmesidir. Ayrıca jeoistatistiksel çalışmalarda rastgele dağılı noktalarda zamanın da hesaba kat_ılması ve alansal tahminlerin gerçekleştirilmesi çok az çalışılan konulardandır. Kısacası jeoistatistiksel alan-zaman modellemesinde büyük problemler bulunmaktadır. Doktora çalışmamda bu hedefi gerçekleştirmek için uğraştım ve yeni bir yöntem önerisi ile istasyonlar arasında ilişkilendirme gerçekleştirdim. Bunu bir veya bir kaç rüzgar tarlası olarak düşündüğümüzde önerdiğim yöntem ile türbinler arasında alan ve zamana bağlı olarak güç üretim tahminleri yapabilmekteyim. Şu anda dünyada rüzgar enerjisi ile ilgili yapılacak çalışmalarda hedef olarak kısa süreli güç tahminleri konulmuştur. Bu kısa süreli tahminlerde sadece zamansal değişimler göz önünde bulundurulmaktadır. Yani alansal ilişkiler daha hesaba katılmamaktadır. Geliştirdiğimiz bu yöntem ile aynı zamanda zamana bağlı alan değişimleri de bilinmektedir. Q Türkiye rüzgarpotansiyeli ve son gelişmelerle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Bilindiği gibi ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili, geniş ve kullanılmayan bol arazilere sahiptir. Kara deniz etkileşimlerinin olduğu bölgelerde yeteri kadar rüzgar potansiyeli genelde bulunur. Türkiyede rüzgar enerjisi potansiyeli ile ilgili bir çok haritalama çalışması bulunmaktadır. Yapılan bu çalışmalara göre Türkiye'- SÖYLEŞi l�!Sı "Hedef olarak 201 0'da 5.000 MW'lık kurulu güç Türkiye'nin bu enerji kaynağı ve diğer yenilenebilir enerjiler ile ilgili önünü açacaktır. Yine bilindiği gibi enerji krizi kapımızdadırve en hızlı kurulacak santraller rüzgar türbi nleri olacaktır. Bir anlamda bu krizde yerli can si midimiz rüzgar enerjisidir." nin potansiyeli 80.000-120.000 MW arasında değişmektedir. Şu anda toplam da kurulu olan 50 MW'lık gücün bu rakamlar yanında ne kadar komik olduğu apaçıktır. Hesaplanan bu potansiyel Türkiye'nin bütün enerji ihtiyacını karşılayacak değerde olduğu hesaplamaları yapılmaktadır. Rüzgar enerjisinde haritalama yapmak önemli ipuçları verdiği gibi bazı bölgeler için ise düşük potansiyel değerli yanıltıcı bilgiler verebilmektedir. Topoğrafyanın önemli bir faktör olmasından dolayı bütün noktalarda gözlem veya ölçüm yapılmadığı sürece kesin bir potansiyel rakamı vermek doğru olmayacaktır. Belirlenen potansiyelin doğru olduğu düşünülse bile ilk aşamada bu rakamları kurulu güç olarak hedeflemek ütopyadan öteye geçmeyecektir. Yüksek potansiyel bulunmasına karşın yatırımlarda ülkemiz şartlarında gere� politik, gerek planlama ve gerekse teknik problemlerden dolayı sınırlandırılmak zorunluluğu doğmaktadır. Hedef olarak 201 0'da 5.000 fvlW'lık kurulu güç Türkiye'nin bu enerji kaynağı ve diğer yenilenebilir enerjiler ile ilgili önünü açacaktır. Yine bilindiği gibi enerji krizi kapımızdadır ve en hızlı kurulacak santraller rüzgar türbinleri olacaktır. Bir anlamda bu krizde yerli can simidimiz rüzgar enerjisidir. Daha önceleri yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili bir yasa yoktu fakat 2005 yılında yapılan çalışmalarla Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu yürürlülüğe girdi. Olumlu veya eksik yönlerine rağmen böyle bir kanunun çıkarılması gecikmiş bir başarıdır. Gelişen teknolojik ve ülke şartlarına göre bu kanunda sürekli revizyon yapılmalıdır. ODünyada rüzgar enerjisi ile ilgili neler oluyor? Öncelikle dünyanın yenilenebilir enerjilere gerek olumsuz çevresel gelişmelerden gerekse konvansiyonel kaynakların tükenimi açısından ihtiyacı olduğunu görmek gerekiyor Yapılan araştırmalar, rüzgar gücünün şu anda dünyada en hızlı gelişen, yayılan enerji kaynaklarından biri olduğunu göstermiştir. Avrupa'nın 2005 yılındaki toplam kurulu gücü 34.630 MW'a ve dünyada ise toplam kurulu güç 47.574 MW'a ulaşmıştır. Son beş yılda dünyada ortalama kurulu gücün artış oranı %30'dan daha yüksek olmuştur. Sırasıyla en büyük kurulu güce sahip ülkeler Almanya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka ve Hindistan'dır. Bundan 15 yıl önce rüzgar enerjisi için bu rakamlar hayal bile edilemiyordu. Bırakın 15 yıl öncesini son yıllarda bu hızlı gelişmelerden dolayı sürekli hedefler aşılmış ve yeni hedefler belirlenmiştir. Örneğin 2002 yılında 201 O için hedef 40.000 MW olarak belirlenirken şimdiden bu rakamın aşılma-sıyla birlikte yeni hedef 60.000 MW olarak belirlenmiştir. Böylece toplamda yaklaşık olarak 75 milyon insanın elektrik ihtiyacı rüzgardan karşılanacaktır. Bu rakam ise Türkiye nüfusuna karşılık gelmektedir. ENERJi DÜNYASI EYLÜL 2006 53

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=