TICl■0LOQIF8 MAKALE / ARTICLE Çevre sorunlarının kaynakları ayrıntılı olarak şöyle sıralanabilir: O Bölgesel savaşlar O Nükleer denemeler O Göçler ve çarpık kentleşme O Ormanların ve bitki örtüsünün tahribi o Maden, kireç ve taş ocakları O Katı atıklar O Endüstriyel kaynaklı atıklar O Atmosferik olaylar O Konutlar ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği O Çölleşme O Balık yataklarının kuruması O Erozyon, sel, yangın gibi afetler O Küresel ısınma O İklim değişiklikleri O Endüstriyel ve kentsel kaynaklı gürültü Dünyada Çevresel Sorunlara Bakış ve Gelişmeler Bu konferansın ardından kabul edilen Deklarasyon ile sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşamanın tüm insanların en doğal hakkı olduğu görüşü kabul edilmiş ve insan faaliyetlerinin çevre üzerinde olumsuz etkilerine, çevrenin korunması, iyileştirilmesi için uluslararası işbirliğinin mutlak gerekliliğine değinilmiştir. Stockholm Deklarasyonu'nun çevresel sorunlara yaklaşımı ve dünya çapında örgütlenme hareketinin başlaması gelişmelere hız kazandırmıştır. 1987 yılında yine Birleşmiş Milletler Çevre ve Kal kınma Komisyonu'nun hazırlayıp yayınladığı Brutland Raporu adıyla bilinen "Ortak Geleceğimiz" isimli raporda "Sürdürülebilir Kalkınma" kavramı ilk kez tanımlanmış ve uygulama için temeller atılmıştır. Raporda Sürdürülebilir Kalkınma, "gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma" olarak tarif edilmektedir. 26 Ağustos- 4 Eylül 2002 tarihleri arasında Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde "Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı" düzenlenmiştir. 1992'den 2002'ye kadar geçen 10 yıllık süre ve bu sürede gerçekleştirilen faaliyetler gözden geçirilmiştir. Johannesburg Zirvesi'nin toplam 170 maddeden oluşan uygulama planı yoksulluğun ortada kaldırılması, sürdürülebilir olmayan tüketim ve üretim kalıplarının değiştirilmesi ve doğal kaynakların yönetimi başlıklarıyla özetlenebilir. Johannesburg Zirvesi sonucu yayınlanan Yenilenebilir Enerji Bildirisi, yenilenebilir enerjinin kullanımının arttırılması konusunun önemini vurgulamaktadır. Türkiyede Çevresel Sorunlara Yaklaşımlar ve Gelişmeler Türkiye' de çevresel sorunlara karşı stratejiler uygulanması kararı, dünya devletleri ile birlikte 1 972 yılındaki BM "insan Çevresi Konferansı"ndan sonra alınmıştır. Türkiye'de Çevre Politikasının temelleri 1982 Anayasasının kabulü ile atılmıştır. 1983 yılında çıkarılan 2872 sayılı Çevre Kanunu ile çevrenin korunması temel amaç olarak alınmıştır. Dünyadaki gelişmelerle birlikte Türkiye'de de, Sürdürülebilir Kalkınma politikaları oluşturulmakta ve uygulanmaktadır. Bu politikalar Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırlayıp yayınladığı beş yıllık kalkınma planlarında yer almaktadır. Gerçek anlamda çevresel sorunlara ilişkin ilkeler Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yer almış ve ilk yasal düzenlemeler de bu plandan sonra gerçekleştirilmiştir. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı programında İmar Kanunu, Kıyı Kanunu Uygulama Yönetmeliği gibi birçok kanun ve yönetmelik yürürlüğe girmiş ve uygulamaya konmuştur. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda ise çevresel sorunlara yaklaşımda değişiklik gözlenmeye başlanmıştır. 1991 yılında Çevre Bakanlığı kurulmuş ve çevre politikaları oluşturma ve stratejileri uygulama, çevresel faaliyetlerin düzenlenmesi, çevre eğitimlerinin gerçekleştirilmesi bakanlığın sorumluluğuna verilmiştir. 1992 Rio Zirvesine denk gelen altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında da Sürdürülebilir Kalkınma kavramı üzerinde durulmuştur. 1996-2000 döneminde Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda ise ekonomik ve toplumsal politikalarla, çevre politikalarının uyumunun sağlanması öngörülmüştür. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda çevre politikalarının ve stratejilerin özellikle AB normları ve standartlarına göre belirlenmesi ve uygulanması görüşü yer edinmektedir. 2872 sayılı Çevre Kanunu 26.04.2006 tarih ve 5491sayılı kanun ile revize edilmiştir. Çevre Bilinci Eğitimi Çevre ve insan arasında varolan etkileşimin kaçınılmaz sonucu olarak, çevreden yarar sağlayan da çevreyi kirleten de insandır. Bu yüzden çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi de yine biz insanoğlunun görevlerindendir. Çevresel sorunların çözümü için toplumlarda çevre bilinci oluşturmanın etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Kirletmeden önce korumak ve koruyarak kullanmanın ana hedef olarak belirlenmesi ile çevre korunmasının gerçekleştirilmesi sağlanabilecektir. Temiz, sağlıklı bir ortamda hayatımızı sürdürmek ve bizden sonraki nesillere de yaşanılabilir bir dünya bırakmak, çevre korunmasına temel teşkil eden sebeplerdir. Günümüzde çevre bilinci, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamayı, temel insan haklarından biri olarak kabul etmektedir. Çevre bilincinin yolu ise kuşkusuz toplumun her kesimine ulaşılarak, gerçekleştirilen eğitim faaliyetlerinden geçmektedir. Çevre eğitimi; kişilerin yaşadıkları çevreye ve geleceklerine sahip çıkmalarını ve çevreye karşı duyarlı bir yaşam biçimi geliştirmelerini sağlayacak şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır. Ülkemizde yeteri kadar önem verilmeyen çevre eğitimi ve bilinçlendirme konusunda en büyük görev bakanlıklar, belediyeler, okullar ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Kaynaklar: /. www.cevreorman.gov. tr 2. Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Tiirkiye'deki Kurumsal Değişimlere Bir Bakış, Deıya Altıınbaş 3. Dünya Sürdiiriilebilir Kalkınma Dosyası,ÇMO Çevre ve Miilıendis Dergisi, 2003 4. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Kiireselleşıne Kentleşme Ve Çevre Paneli Bildirgesi,2005 t ENERJi DÜNYASI EYLÜL 2006 71
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=