� ENERGY RESOURCES / Sectoral Forum yapmak gerekir. Mevcut durum ile gelecek ihtiyaç arasındaki boşluk için mümkün olan teknolojik çözümler tespit edilip devam edilmesi gerekir. Yerli kaynaklara öncelik vererek tüm kaynakların tespiti ve planlanması gerekir. Bütün bunlarla birlikte, hatta daha da önce hukuki altyapıyı da düzgün bir şekilde hazırlamak gerekir. Hukuki yapı "bize özel" ve bizim durumumuza uygun olmalıdır. Piyasa hareketlerindeki geçişleri öngörmelidir. "Kervan yolda düzelir" mantığı ile yasal zemini sağlam oturtmazsak, iptaller, itirazlar sürer gider. . . Bu çalışmalarda gerek bizim gerekse dünya uygulamalarının hazır tecrübelerinden yararlanılmalı, geçmişteki hatalar tekrar edilmemelidir. Türkiye'nin şanslı coğrafi konumu, doğal gaz ve petrol gibi tüm enerji kaynaklarına yakın olması iyi bir avantaja çevrilmelidir. Giderek yaygınlaşan "enerji koridoru" ve/veya "enerji terminali" kavramları sözde kalmamalıdır. Bu avantajı hem kendi enerjimizi temin etmek için, hem de terminal olarak ekonomik kazanç, ilgili ülkelerle zorunlu ilişkiler nedeniyle de politik kazanç haline getirmeliyiz. Ancak gereksiz iç politika kargaşası rinden Avrupa'ya ulaşmasında öncülük etmeliyiz. Gerekirse satıcı ile alıcıyı biz biraraya getirip ilk hareketi vermeliyiz. Avrupa buna hazır ve bu kaynakları zorunlu olarak istiyor. Bu durum bizim için büyük avantaj ve potansiyeldir. Enerji piyasasının serbest rekabete arasında bazı güzergahlar Türkiye'ye al- açılması artık geri dönülmez bir yola girternatif olarak ortaya çıkmış ve bazı adımlar da bizim dışımızda atılmıştır. Dünya piyasası hiçbir konuda ilgisiz kalmayı affetmez. En kısa bir zaman için bile olsa ortamdan uzak kalırsanız çok lehinizeolan bir durum derhal aleyhinize döner. Bu nedenle enerji anlamında sürekli dünya ve Avrupa görüşmelerinde masada olmak zorundayız. Çevre ülke ve devletlerle sürekli potansiyel düşman ilişkisi içinde olmak uygun değildir. Ekonomik çıkarlarımızı ortak hale getirip çift yönlü kazançlı çıkmalıyız. Alım satım, taşıma, iletim anlaşmaları ve projeleri ile bu enerjinin Türkiye üzemiştir. Serbest arz ve serbest talep canlanmalıdır. Devlet (belki de EPDK eliyle) stratejik planlama ve araştırmalarını yapıp piyasanın dengede durmasını sağlama ve geleceğe yönelik yatırımları değerlendirme konusundaki koordinasyon görevini yapmalıdır. Yerli ve yenilenebilir kaynaklarla üretim teşvik edilmeli, ancak diğerleri de engellenmemelidir. Artık devlet bizzat enerji üretmek için yeni yatırımlara girmemelidir. Bunun yerine araştırma, yönlendirme, planlama fonksiyonunu yürütmelidir. Dağıtım şebekelerinin devlet eliyle yenilenip kaçakların azaltılması artık pek mümkün olmadığınagöre bunu özelleştirme yoluyla yapmalıdır. Böyle olduğu halde alışkanlık haline gelmiş bürokratikyaklaşımlaryüzünden devlet, bu piyasadan elini çekmek istemiyor. Evrakların, gerçeklerden ve insanlardan daha önemli ve değerli olduğu bu bürokratik yaklaşımları da artık değiştirme zamanı gelmemiş midir? Sonuç Enerji konusunda artık herkesin sakince oturup pozitif katkılarını ortaya koyma zamanı gelmiştir. Hiçbir kaynağı tek yönlü ele alınmadan her ihtimali düzgün bir şekilde ortaya koyup hareket edilmelidir. Şimdi bizler, ciddi bir otoritenin bu çalışmayı başlatmasını beklemekteyiz. Çok geç olup aceleci kararlar vermek zorunda kalmadan önümüzdeki yıllara hazırlık yapmalıyız. Enerji, ne bugün ne gelecekte önemini azaltacaktır. O halde; haydi hep birlikte hemen bugün yeniden bir taze bakış (fresh look) ile işe başlayalım. ENERJi DÜNYASI HAZiRAN 2007 57
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=