Enerji ve Çevre Dünyası 54. Sayı (Ağustos 2007)

---------- konuda çalışan bütün DSİ mensuplarını gönülden kutlamak gerekir. Ülkemiz potansiyelinin ikinci ana direği de ülkemizin taş kömür rezervlerinin araştırılmasına katkıda bulunan MTA'da çalışanları da aynca kutlamak gerekir. Türkiye'de 8.5 milyar ton kömür kaynağımız ve bundan daha önemli akarsu kaynaklarımız olacak ve biz bunları bir kenara bırakarak başka sularda balık avlamaya çalışacağız. Bunu anlamakta güçlük çektiğimi defalarca söylediğimi hatırlıyorum. Türkiye'nin güney komşularında zengin petrol kaynakları bulunacak, doğusundaki komşusunda zengin petrol ve doğal gaz kaynaklan olacak, kuzey batısında zengin petrol kaynaklan olan komşusu olacak ve Türkiye petrol ve doğal gazdan mahrum olacak. Bunu anlamakta da güçlük çekmekteyim. Türkiye'nin bu denli fazla olan enerji ihtiyacının yatırımlarla paralel artması gerekirken, bu yatırımları önlemek isteyen güçlerin yalnız Türkiye'de olmadığını görüyoruz; Türkiye'nin üzerinde etkin olan diğer ülkelerin baskı kurması anlaşılacak gibi bir denklem değildir. Türkiye'de 2006 yılı sonuna kadarki kurulu gücün, yetkililerce 36.000 MW olduğu belirtildi. Bunu teşkil eden enerji kaynaklarını sayacak olursak; rezervli hidroelektrik santralleri, rezervsiz hidroelektrik santralleri, kömür yakıtlı termik santraller, doğal gaz yakıtlı termik santraller, fuel oil yakıtlı termik santraller, jeotermal enerji santralleri ve rüzgar enerji santralleri. Kurulu Güç ile Üretim Miktarı Arasındaki Orantı Kurulu güç ile üretim değerinin, bir enerji santralinde birbirine yakın olması gerekir. Fakat her zaman aynı olmamakta, genelde düşük kapasitede üretim yapılmaktadır. Bunlardan örnek vermek gerekirse Kemerköy Termik Santrali; kömürle çalışır ve kurulu gücü 630 NIW olarak tasarlanmış fakat kurulduğu günden bu yana yüzde 70'in üzerinde verimliliği yakalayamamış bir santral olarak Gökova'yı süslemektedir. Yatağan ise bunların en acıklısıdır. Bu konuda bir şey söylemek yersizdir çünkü kurulduğundan bu yana Yatağan ilçesinde solunum yollarına bağlı hastalıklarından ve akciğer kanserinden ölenlerin sayısı yüzde 700 artmıştır. Bu arada sera gazları emisyonları konusunda Kyoto'da yapılan anlaşmaya Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte Türkiye de imza koyamadığı için Yatağan Termik Santrali'nin -vebalini tek başına ödemektedir. Rüzgarın Gücünü Kullanamıyoruz Türkiye'de kurulu güç 36.000 NIW'ın içinde rüzgar enerji santrallerinin adedi altıya ulaşmış, kurulu güçleri de 90 megavatı ancak geçmiştir. Halbuki batı komşumuz Yunanistan, bu yıl sonuna kadar 850 MW'lık rüzgar enerji santrallerini bilhassa Ege adalarına kurmayı planlamış ve bu konuda AB fonlarından da önemli pay almaya devam etmektedir. Almanya rüzgarı az olan fakat rüzgar enerji santrallerine yaptığı büyük yatırım ile bu konunun sanayisini kurma başarısını gösteren ender Avrupa ülkelerindendir. Ortalama 4.8 ms yıllık rüzgarı hızı bulunan Almanya'da 19.000 NIW rüzgar enerjisi yatırımını bir başka ülke gerçekleştirememiştir. Avrupa kliması, Atlas Okyanusu'nda meydana gelen cephe sistemi şeklindedir. Bu sistem, bütün Avrupa'yı kat ederek Balkanlar'a iner. Buradan kopan rüzgar bütün Trakya'yı kat ederek Bodrum'a kadar iner. Buradan doğuya dönen hava akımı K.ıbrıs'a da dokunarak kaybolur. Bu genel klimanın dışında yöresel klimalarda mevcuttur. Bu kanalların üzerinde kurulan ve kurulacak rüzgar enerji santralleri birincil rüzgarı alır ve de bu rüzgarın yıllık ortalama hızı 7.8 - 8.5 ms <lir. Bir başka deyişle Almanya'nın iki misli bir hızdadır. Bütün bir Trakya ve Ege sahillerini düşünürsek çok yüksek bir rüzgar enerji potansiyeline sahip olduğumuz aşikardır. Şimdi akıllara şu sorunun gelmiş olması gerekir. Bu kadar rüzgar var, bu kadar ENERJi DÜNYASI At:;USTOS 200 59

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=