Enerji ve Çevre Dünyası 54. Sayı (Ağustos 2007)

potansiyel bulunuyor, bir başka deyişle yağ, şeker ve unumuz var da neden biz de helva yapılmıyor. Bu sorunun ana cevabı, siyasi iktidarın muktedir olamamasından kaynaklanmaktadır. Büyük firmalar ve uluslararası kuruluşlar, petrol devleri Türkiye üzerindeki oyunlarını bitirmedikten sonra Türkiye öz kaynakları ile enerji çeşitlemesi yapması olanak dışıdır. Kimse size bu serbestliği vermemektedir. Hatırlayın, bir tarihte barajlarımız kritik seviyeye düşmüş veya düşüıülmüş, bir Enerji Bakanı ekranlara çıkarak; "bıçak sırtındayız" diye alarm vermişti. Bunu sebep göstererek Rusya'ya gidip mavi akım sözleşmesi imzalamış, ülkeyi altından kalkılamayacak bir taahhüde sokmuştu. Hala bu vebalin altında ülkem insanı ezilmektedir. Devlet devamlılık arz eder, bu nedenle bu sorunun altından kimsenin kalkması mümkün değildir. Türkiye'de yapılacak her yenilenebilir enerji santrali karşısında bir doğal gaz termik santrali enerjisi kısıntıya gitme il1timalini yaşayabilir, bu nedenle karteller bu il1timalden uzak durmak istemekteler.Vatandaşı ise her konuda olduğu gibi enerji konusunda da ekranlardan söz söyleyen yetkili kişilere inançları tamdır. Beş yıl sonraki doğal gaz fiyatlarının bugün gibi olmayacağını tahmin etmek kehanet değildir. Canı sıkıldığı zaman verdiği gazı kesmesini önlemenizde mümkün değildir. 60 ENERJi DÜNYASI AclUSTOS 2007 Türkiye, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yönelmeli Türkiye'de üretilen elektrik enerjisinin içindeki doğal gazla çalışan termik santrallerin oranı toplam enerji içinde yüzde 59'dur. Bu değer Batı ülkelerinde yüzde 30'lar seviyesinde kalmaktadır. Türkiye'de rüzgar enerji santralleri toplam kurulu güç içinde yüzde 1 bile olmamakla beraber, İspanya'da Katalunya bölgesinde tüketilen enerji içindeki rüzgar enerji santrallerinin ürettiği elektrik enerjisi payı yüzde 24'dür. Avrupa Birliği 201 O yılı için hedeflenen yenilenebilir enerjinin kurulu güç içinde payı yüzde 12'dir. Yenilenebilir enerji çeşitlemesinde yalnız rüzgar enerjisi bulunmamaktadır; rezervsiz hidroelektrik santralleri, biyokütle, güneş enerjisi ve jeotermal enerji bir bütün teşkil etmektedir. Dünyada güneş enerjisinin verimli olmasına işaret olan yıllık toplam 240 gün güneşli olma şartının var olduğu nadir ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu unutmamak gerekir. Aslında ülkemizin bir enerji politikası olduğunu söylememiz son derecede zordur. Yakıtta yüzde 59 dışa bağımlı bir enerji politikası, musluğu tutanların kontrolünde olduğu için milli bir enerji politikasından söz etmek abesle iştigaldir. Ülkemizin mevsimsel olarak son derece kritik bir dönem geçirmekte olduğunu görmekteyiz. Aylardır yağmur ve kar yağmamış olması, bu yılın da kurak geçeceği anlamına gelmektedir. Barajların yeterince dolmamış olması, alternatif enerji kaynaklarını düşünme zamanının geçmekte olduğunu göstermektedir. İnsanların deneme yanılma metoduyla öğrenmeyi bir kenara bırakıp Tanrı'nın verdiği aklı kullanması gerekir. Bu ülkenin var olan kaynaklarının değerlendirilmesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesinin ana hedef olması gerekir. Ulusumuzun güvenliği söz konusu olduğunda aklıma ilk önce enerji gelmektedir. Enerjinuz dışa bağımlı ise ulusumuzun güvenliği hakkında derin endişelerim oluşmaktadır. Ülke yöneticileri sera gazı konusunda da hassasiyetle Kyoto Protokolü'nü imzalamış ve buna göre önlemlerini almış olsa idi, bugün bu noktada olmayacaktık. O zaman Kyoto Protokolü için Türkiye'den giden 27 kişiye bir başka gözle bakardım. Dilerim, bir gün bu feryatlarımı ahlarla vahlarla anmaz hem nalına hem mıhına söz söylemeye gerek kalmaz. ■ * lvf_etin Atavıeı; RESYAD, Genel Sekııter

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=