Enerji ve Çevre Dünyası 56. Sayı (Ekim 2007)

2 Sunuş ■ Sultan Reşat'tan Beri Ülkemiz Elektrik Sıkıntılarından Kurtulamadı. Yok mu Bunun Bir Çaresi? Elbette Var. Lütfen Bu Yazı Serisini ÖzkanAĞIŞ Sonuna Kadar Okuyun! (1) ozkan.agis@enerko.com.tr Osmanlı Devleti'nin son yıllarında ülkemizin maruz kaldığı fakirLik, Cumhuriyetimizi takip eden yıUarda, bizi nakliyede kağnıya, tarlada karasabana ve aydınlatmada idare lambasına mahkum etti. 1900'lü yılların başında, papaz okuUarının ve Amerikan kolejlerinin bulunduğu illerimizde (mesela Tarsus, Tavas ve Merzifon'da) elektrik var. Ama İstanbul ve Ankara'da elektrik yok. Osmanlı Devleti'nin anlı ve şanlı İstanbul'unda elektrik olı11aması Sultan Reşad'ın onuruna dokundu ve İstanbul'da Silahtarağa Santrali'nin kurulması talimatını verdi. Ancak, Milli mücadelenin merkezi olan Ankara'da, Cumhuriyet'in ilan bildirgesi bile idare lambası ışığında hazırlanmıştı. Bütün bunların kader olmayacağının bilincine varıp bu ilkelliklerden kurtulmak isteyen bir avuç çağdaş kafalı insanın sanayileşme çabalarını burada takdirle ve kendilerini de minnetle anıyoruz. Adnan Menderes Hükümetleri, zamanına göre çok büyük elektrik hamleleri başlatmıştı. Çatalağzı Santrali Tevsii (3x20 J'vfW), Tunçbilek(2x32 M\. 'v'), Soma (2x21 ı\1\'v') ve Sarıyar (270 M\.'v'), Seyhan, Demirköprü ve Kemer HidroLik Santralleri o dev hamlelerin eserleridir. Ancak bizde her yeni iktidar, kendinden önceki hüküınetin yaptıklarını karalayarak iktidarda kalabildiği için, elektı·iğin gereğinden fazla olduğu ve fazla elektriğin suya verildiği bahaneleriyle 1960 yılında Soma SantraLi durdurulmuştu. Bu durumda, 1965'te yeniden elektrik sıkıntıları baş gösterdi. 1. Süleyman Demirci Hükümcti, Hirfanlı, Gökçekaya ve Keban HidroLik santralleri ile Ambarlı Fuel Oil SantraLi'ni, Seyitömer ve Tunçbilek Termik santrallerinin inşaatını başlattı.1967-68 yıUarında elektrik sıkıntıları o kadar akut hale gelınişti ki; Ambarlı Santrali devreden çıksa, Başbakan Süleyman Demirel doğrudan santral müdürünü arıyor ve ünitelerin en kısa zamanda işletmeye alınmasını emrediyordu. Zira o tarihlerde, 330 lVfW'lık Ambarlı Santrali 2000 M\'ıl'lık Türkiye toplam kurulu gücünün yüzde 15'ini teşkil ediyordu. Ondan sonraki 15 yıl içinde, 1\fşin Elbistan, Soma, Yatağan, Yeniköy santrallerinin ve Atatürk ile Karakaya barajlarııun temeli inşaatları başladıysa da, planlı elektrik kesintilerine engel olamadı. Bu durum 1. Özal Hükümeti'ne kadar devam etti. l. Özal I-lükümeti AfşinElbistan, Kemerköy santraUerini, Atatürk ve Karakaya barajlarını tamamladı. Türkiye'nin ilk kombine çevrim santrali olan Hamitabat'ı işletmeye aldı ve ancak bu şekilde, Bulgaristan'dan elektrik almayı durdurduk. 1992'de Cumhuriyet tarihinde ilk defa sistemde yüzde 22 yedek kapasite oluşmuşru. Bu sefer de, "kapasitemiz bol, yatırım yapmayalım" devri başladı. 1997'ye geldiğimizde yedek kapasite tükenmiş ve elektrik sıkıntıları yeniden başlamıştı. Bu sıkıntıyla beraber, 1984'te çıkartılan ve özel ve tüzel kişilere elektrik tesisi kurma, işletme ve fazlasını satına hakki veren 3096 sayılı kanun hatırlara geldi. Otoprodüktörler teşvik edildi. Bu da yetmedi, büyük santrallerin kurulmasını teşvik etme ihtiyacı doğdu ve 4287 sayılı kanun çıkartılarak Yap-İşlet (BOO) santrallerinin yolu açıldı. Bu santraller 2002-2003 yıllarında işletmeye alındığında yine yüzde 27 yedek kapasite oluştu. Diğer taraftan, liberal elektrik ve doğal gaz piyasalarını oluşturacak 4628 ve 4646 sayılı kanunlar yürürlüğe giriyor, bu kanunlar özel elektrik şirketlerinin EPDK'dan lisans alarak keneli tesislerini kurma ve piyasaya satmayı daha da kolaylaştırıyordu. Bu özel tesisler daha çok doğal gazlı kuruluyordu. O yıllarda, serbest tüketici uygulaması da başlamıştı. Özel ve tüzel kişilerin sahip olduğu pazar payı da giderek artıyordu. Bu durumda kamu şirketi ENERJi OÜNYASI EKiM 2007 EÜAŞ, sadece başlanmış santralleri bitirdi ve başka yatırım yapmadı çünkü yap-işlet santrallerinin getirdiği soluk daha tükenmemişti. 2004'e kadar böyle gelindi. 2004 başında dünyada yükselen petrol fiyatları do;raı gaz fiyatlarını da yükseltti. BOTi\Ş, doğal gaz fiyatlarını 2004'te yüzde 46, 2005'te yüzde 38 ve 2006'da yüzde13 arttırdı. Bu fiyatlarla artık otoprodüktörler ve serbest üretim şirketleri para kazanamıyor hatta zarar ediyordu. Elektriği keneli ihtiyacı kadar üretmeye başladılar ve yeni tesis de kurmadılar. Bu yüzden elektrik sistemi sıkışmaya başlanuştı. Hükümet atıl kapasiteleri işletmeye almayı cazip kılacak önlemler almaya başladı. Bu bağlamda, 01 Ağustos 2006'da DUY(Dengeleme ve Mali Uzlaştırma Yönetmeliği) uygulamaya konuldu. Bu yönetmelik sayesinde puant saatlerinde ve çok soğuk ve sıcak günlerde oluşan talebi karşılamak için atıl kapasiteler o saatlerde işletmeye giriyordu. Tabii, talebin karşılanmasındaki zorlanmalar fiyatı da yükseltiyordu. Bu yönetmelik sayesinde, 2005 yılında sadece yüzde 52'si kullanılan özel enerji kapasitelerinin, puant saatlerinde yüzde 95'i işletmeye alınabiliyordu. Ancak, elektrik tüketim artışının yüzde 8,4 ile devam etmesi 2007 yılında sistemi iyice zorlamaya başladı ve sıkıntılar büyüdü. Bu kış çok soğuk geçerse durumumuz zor. Gelecek yıllar (2008, 2009, 2010 ve hatta 2011) büsbütün zor. Zira, kamu santralleri yatırımı yapılrnanuş çünkü özel sektöre güvenilmiş. Özel sektör, en kolay ve kısa zamanda kurabileceği doğal gaz santraUerini kurmaya cesaret edemiyor. Çünkü, bugünkü 35 cem/m' gaz fiyatı ile elektriği 9,0 cent/hvh'a üretebiil )'Or. Bu yüksek doğal gaz fiyatına rağmen elektrik fiyatı 4 yıldır sabit tutulınuş. Esasında özel sektör kendine düşeni yapıruş ve santral kurmak için EPDK'ya başvurarak lisanslarııu alınış. EPDK'dan aldığııruz bilgilere göre, 8500 M\.'\i'lık hidrolik, 2500 MW'lık rüzgar, 3960M\.'ıl'lık doğal gaz ve 5487 MW'lık kömür santrali için yüzlerce müteşebbis lisans alnuş. f\ncak, elektrik fiyatları düşük ve yatırım ortanu güven vermediği için yatırımlar yapılaıruyor. Yatırım ilerlemeleri son 2 yıl içinde rüzgarda yüzde 12 (en yüksek), kömürde yüzde 1, doğal gazlı kojenerasyon ve kombine çevrim santralarında yüzde 3 olmuş. Hidrolik ilerleme ise yüzde 9 olınuş. Bu durumda ne yapılması lazım? ■ Üretilen elektriğe, piyasaya fiyatıyla satın alma garantisi verilmesi. ■ Elektrik fiyatlarının doğal gaza göre ayarlanması . ■ Yüksek verime yüksek prim sistemi getirilmelidir. ■ Yatırımlarda vergi indirimi uygulamasına gidilmelidir. ■ Doğal gaza yeni bir zam getirilmeyeceği garantisi verilmelidir. ■ Otoprodüktörlerin elektrik satabilme oranı yüzde 30'dan yüzde 60'a çıkartılmalıdır. ■ Elektrik dağıtım ve iletim işletme ve katılım bedelleri düşürülmelidir. Yani elektrik sıkıntılarının çaresi, yatırım, yatırım ve yatırımdır. Şu sıkıntılı dönemde, (2012'ye kadar) hangi yatırımların yapılması gerektiğini gelecek yazımızda, kuruluş süresi, fizibilite ve kuruluş izinleri yönleriyle inceleyeceğiz. Siz de lütfen bizi izlemeye devam edin. Aydınlık yarınlara doğru. Dostça ve Hoşça kalın. -----------------------------------------------------

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=