kullanımının sağlanması zorunludur ve bunun aracı da "planlama"dır. Ülkemizde, uzun vadeyi dikkate alan ve gelişmelere göre hızla yenilenebilen, dinamik bir strateji ve buna dayalı bir planlama görülmüyor. Devlet Planlama Teşkilatı'nın yayınladJğı "Kalkınma Planı ve Yıllık Programlar" var. Ama, onlar sadece bazı genel kavramları dile getiriyorlar. O metinlerde dile getirilenlerin de uygulamaya aktarıldJklarını söylemek zor. Enerji sektörümüzün temel girdilerinden ikisini ele alacak olursak; elektrik ve petrol. Elektriğin yeterli ve ucuz olarak üretildiğini söyleyebiliyor muyuz? Kısa bir gelecekte de ucuz ve güvenilir elektrik enerjisine kavuşacağımızı gösteren durum var mı? Petrol, özellikle ulaştırma sektörümüzün ana girdisi olarak çok pahalı bir durumdadır. Taşıma maliyetlerimiz bu nedenle de yüksektir. Petrol konusunda da kısa vadede bir iyileşme olacağına dair işaretler var mı? Birincil kaynaklarda yüzde 70'ler düzeyinde dışa bağımlı bir ülke olarak bu konumunuzda kısa vadede bir iyileşme bekleyebiliyor musunuz? Ne yazık ki; bu sorulara, "evet" diye cevap veremiyoruz. Bu birincil kaynaklara olan talep yılda yaklaşık yüzde 5 oranında, elektrik enerjisine olan talep yılda yine yaklaşık yüzde 7-8 oranında artıyor. Bu talep artışları nasıl karşılanacak? Bu soruya da rahat bir cevap vermek mümkün değil. Bazı günlük ayrıntılara değinmem gerekirse, şu ilaveleri yapabilirim; serbest piyasa denildi ancak, o hedefe uygun eşgüdümlü bir çalışma görülemiyor. Sektör yönetimi Enerji Bakanlığı, EPDK ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında bölünmüş gibi bir görüntü veriyor. Bu kurumların yetki ve sorumlulukları konusunda, sektörde iş yapmak, yatırım yapmak isteyenlerin zihninde karışıklık var. Elektrik konusunda bütünsel b�r yaklaşım gerekirl-;:en çok sıklıkla sadece üretim eksikliği vurgulanıyor. Sistemin bir bürün, iletim ve dağıtımın da bu bürünün ayrılmaz birer parçası olduğu unutuluyor. Bir bölgede sıkıntı varsa orada bir santral planlanıyor ama üretilecek enerjinin tüketici,ye nasıl ulaştırılacağı konusu ile ilgilenilmiyor. Sonra da bağlantı yapılamayınca TEİAŞ eleştiriliyor. Enerjide, özellikle elektrik enerjisi konusunda ülkenin durumu hakkında daha çok söylemler olabilir. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi bu konularda değerli çalışmalar yapıyor ve yayınlarında bu konular için ayrıntılı ve yararlı bilgiler veriyor. O nedenle ben daha fazla ayrıntılara girmek istemiyorum. Bu kritik durumdan nasıl çıkılabileceğine dair görüşlere gelince, şu hususların belirtilebileceğini düşünüyorum: Enerji sektörü için bir plan hazırlanmalı. Uzun ve kısa vadede yapılacakları içerecek olan bu plan, serbest piyasa kavramını iyice tarif etmeli, birincil kaynaklara ilişkin stratejiyi belirlemeli, bu konuda yatırımcılara bilgi verilmeli, AfşinElbistan'ı "özel bir enerji bölgesi" olarak ele almalı, elektrik üretim tesisleri finansmanını Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı ve GAMA Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Süreyya Yücel Özden kolaylaştıracak hatta cazip hale getirecek teşvik önlemlerini belirlemelidir. Kısa vadede ise işletmede olan tesislerin tam kapasite ile çalışmasını sağlamak üzere gerekli iyileştirmeler yapılmalı, elektrik tüketiminde tasarruf önlemleri verimlilik esasına göre yürürlüğe konulmalı, inşa halindeki santrallerin programına göre tamamlanması için gerekli önlemler alınmalı, lisansların belirli koşullar oluştuğunda hemen iptali için tarafsız ve etkili bir kontrol sistemi kurulmalıdır. Llsans alımından itibaren lisans sahipleri izlenmeli ve kaynakların israfına ya da atıl olarak elde tutulmasına engel olunmalıdır. Özetleyerek vurgulamak gerekirse; enerjide bir "seferberlik yaklaşımı" güdülmeli ve bunu toplumla paylaşarak uygulamaya koymalıyız. sBeuk tböar ğü nl aümndeanTöünrekmi ylei e n e r j i sorunu sizce nedir ? Devlet kurumları yönetimi ağırlıklı bir sistemden, serbest piyasa sistemine giriş için bir "planlı geçiş dönemi" öngörülmemiş olması ENERJi DÜNYASI EKiM 200, 43
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=