vurgulanırken hangi HEP'den bahsedildiği açıklanmıyor, zira hidroelektrik potansiyel (HEP), hrüt (BHEP), teknik (THEP), ekonomik (EHEP) ve değerlendirilmiş (DHEP) olarak dört farklı düzeyde ele alınmıyor. Gelişmiş ülkelerin HE potansiyellerini teknik sınıra yaklaşacak düzeyde değerlendirdikleri günümüzde, henüz EHEP 'inin ancak yüzde 30'unu değerlendirebilmiş olan ülkemizdeki bu yaklaşımı açıklamak mümkün olamıyor. Ayrıca AB'nin yeni ve yeşil enerjiye önem verdiği ve yenilenebilir kaynaklardan üretimin arttırılması yönünde direktifler yayınladığı günümüzde bu yaklaşım yadırganmalıdır. Aynı şekilden hidrolik kumlu gücümüzün toplam kurulu güce katkısının da azalmasının öngörüldüğü anlaşılmıyor. Halbuki ülkemiz koşulları tam tersinedir, zira; ■ Hidroelektrik üretim başka ülkelere bağımlı olmayan bir üretimdir; ■ Toplam maliyeti en düşük olan elektrik üretim kaynağıdır; ■ Ülkemiz EHEP 'inin en az yüzde 70'i henüz değerlendirilmemiş durumdadır; Enerji sektöründe yerli katma değer arttırılmalıdır. Bu amaca yönelik olarak, küçük kurulu güçteki hidroelektrik santrallerin elektro-mekanik donanımlarının yerli üreticiler tarafından tasarımı ve imalatı için ulusal firmalara destek/teşvik yöntemleri araştırılmalı, tasarım ve üretimde birikim sağlamak için, lisanslı üretim de bu kapsamda 52 ENERJi OÜNYASI EKiM 2007 desteklenmeli, mevcut potansiyel etkin hale getirilmelidir. Buhar ve rüzgar türbinlerinin lisansla veya yabancı yatırımla Türkiye'de tasarım ve yapımı için çalışmalar yapılmalıdır. Küçük HES, rüzgar (kara ve deniz), jeotermal, biyokütle, güneş enerjisi potansiyelleri doğru ve sağlıklı olarak tespit edilmelidir. Elektrik sektörü yatırımlarında teknoloji üretimi ve transferi öngörülmelidir. HES elektromekanik teçhizatının yerli yapımı için özel sektöre teşvik sağlanmalıdır. Nükleer enerjiyi uzun süredir konuşuyor, tartışıyoruz. Nükleer teknoloji için İTÜ Enerji Görüşü nedir ? A.S.: Son dönemde, hükümet gelecekteki enerji açığının karşılanması için nükleer santrallerin kurulması kararını açıklamış durumdadır. 2020 yılındaki elektrik açığını kapatmak için 4500 MW'lık nükleer santraller planlanıyor. Dünyada 450'ye yakın nükleer santral vardır, toplam kurulu güç 369 bin Mw, elektrik üretimindeki payı ise yüzde 16'dır. Elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı Fransa'da yüzde 77, İsveç'te yüzde 44, ABD'de yüzde 20, Hindistan'da yüzde 4'tür. Halen dünyada yapımı süren 20 adet nükleer santral vardır. Çin enerji açığını kapatmak için 2020 yılına kadar 20 adet nükleer santral yapmayı planlıyor. Türkiye'de nükleer santrale karar vermeden önce; nasıl yapılacağı finansman modelinin ne olacağı hangi teknolojinin kullanılacağı nükleer atık sorununun nasıl çözüleceği tartışılmalı, dışa bağımlılık konusu dikkatle irdelenmelidir. Enerji ithalatında artan bağımlılıktan kurtulmak ve artan elektrik talebini karşılamak için Türkiye nükleer programını açacağını bildirmiştir. Nükleer güç kullanımı için yasal çerçeve hazırlanmalıdır. Ekonomik rekabet içinde gelecekte nükleer gücün rolü belirlenmelidir. Nükleer teknoloji seçimi ve atıklardan kurtulma seçenekleri nükleer güç santralı kurmadan önce belirlenmelidir. Nükleer araştırmalar yapan İTÜ Enerji Enstitüsü gibi kurumlar kesinlikle desteklenmelidir. Enerji kaynağı çeşitliliği ve teknolojinin kazanılması açısından bir nükleer santral kurulmalıdır. Yerli kaynakların tümünün değerlendirilmesinden sonra ortaya çıkacak arz eksikliğini gidermek için, üretimde kaynak çeşitliliği ilkesine uygun olarak, nükleer santral yapımı uygulamaya geçirilmeli, bunun için önce 1000 MW güçte, güvenliği yeterince denenmiş 3. kuşak bir santral mutlaka kamunun ağırlıklı katılımı ile gerçekleştirilmelidir. Bu santral ile olası sonraki yatırımlar için gerekli teknolojik/eleman alt yapısı oluşturulmalıdır. İTÜ Enerji Görüşü raporu nasıl sağlanabilir? Okuyucularımız için en hızlı yol nedir? H.K.: Arzu edenler, "Türkiye'de Enerji ve Geleceği-İTÜ Görüşü" başlıklı raporun kopyasına internetten İTÜ Enerji Enstitüsü'nün www.energy.itu.edu.tr/ ituonerileri.pdf adresinden ulaşabilirler. ■
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=