Enerji ve Çevre Dünyası 57. Sayı (Kasım 2007)

fiyatlardan yararlanama olanağı olmayacak. Ayrıca perakende ve toptan elektrik fiyatlarının piyasa şartlarına göre belirlenmemesi, piyasanın doğru dizayn edilmemesi gibi sebepler, Kaliforniya krizi benzeri krizlerin başlıca sebeplerindendir. Krizler anında ise en çok zarar görenler yine tüketiciler olmaktadır. Burada özellikle şunu belirtmek isterim; 70'li yıllardan beri arz sıkıntısı olacağı gerekçesi ile adeta panik halinde çeşitli çözümlere ulaşılmıştır, bu çözümler daima daha pahalı elektrik olarak bizlere yansımıştır, evet arz güvenliği bulunan YİD, Yİ veya İşletme hakkı devri gibi yöntemlerle çözülmüş ve sıkıntı yaşanmamıştır. Ancak bulunan çözümlerin hepsinin de pahalı çözümler olduğu anlaşılmış ve bu kez tüm dünya ile birlikte gerçek çözüm piyasa kurallarına göre rekabete açılmada bulunmuştur. Ancak yıllardır devlet denetiminde olan elektrik sektörünü devlet bir türlü rekabete açmaya cesaret edememektedir. Çünkü olabilecek gelişmeler siyasi hayatı da doğrudan etkileyebilecek mahiyettedir. Bununla birlikte, tüm alt yapıyı hazırlayıp devletin bu piyasasının da rekabete açılabilecek olan bölümlerini rekabete açması, kalan bölümlerini de iyi regüle etmesi ve piyasaya güvenmesi artık bir zorunluluktur. AB ilişkilerimiz de bunu gerektirdiği gibi tüm ülkelerdeki yönelimler de bu şekildedir. Enerji sektörümüzdeki yöneticilerimize firmalarının 42 ENERJi DÜNYASI KASIM 2007 1981 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Prof. Dr. İsmail Yılmaz Aslan 1998 yılında Ticaret Hukuku Profesörü olmuştur. Aslan'a 2004 yılında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici Kanunu hazırlığına katkıları nedeniyle "Tüketici Hizmet Ödülü" verilmiştir. hukuksal hakları korumak için ne önerirsiniz? Sorun oluşmadan hangi önlemleri alabilirler? Bana göre bu aşamada, sektörde çıkabilecek en önemli hukuksal sorunlar, mevcut şirketler açısından EPDK uygulamaları ile ilgili olacaktır. Bir de PMUM (Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi) uygulamalarında, şirketler almayı düşündükleri miktarları alamıyor olabilirler, denkleştirme hesabını genelde şirketler aleyhine işletmek mümkün. Özelleştirmeye katılacak olanlar açısından da çıkabilecek sorun, istikrarsız hukuk sisteminden ve özelleştirmede yüksek gelir elde etme bakış açısı ile bakan hükümetlerin, satıştan sonra verdikleri sözleri unutmaları ve özelleştirme ile piyasaya giren şirketlerin aleyhine yasal değişiklikler yapmaları olacaktır. Esasen bu gibi değişiklikleri AB hukukuna uyum nedeniyle yapmak zorunda kalacaklarını düşünüyorum. Bu nedenle, hesapların bu riskleri görerek yapılması gerekiyor. Diğer bir hukuki risk piyasa serbestliğinin sağlanamaması ve regülasyonun doğru yapılamamasından kaynaklanabilir. Özellikle dağıtım ve iletim şirketlerinin regülasyonunun doğru yapılması rekabet ihlallerini ortadan kaldıracaktır, ancak aksi de doğrudur, kötü regülasyon birçok şirketin rekabet ihlalleri nedeniyle zarar görmesine sebep olabilir. Bu nedenle şirket yöneticilerin daima haklarını arama konusunda çok hassas davranmaları, iletim, dağıtım şirketleri ile EPDK'yı rehavet içinde bırakmayıp sürekli uyarmaları gerekiyor. Bunlar şirketlerin halJarını sonuna kadar arayacağını bilirlerse o kadar rahat ihlallerde bulunamazlar diye düşünüyorum. ■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=