Enerji ve Çevre Dünyası 63. Sayı (Temmuz-Ağustos 2008)

Eneri sektörü açısından ülkemiz için öngörüleriniz nelerdir? Ülkemizde enerji sektöründe tam bir liberalleşme henüz sağlanamadı. Dağıtım şirketlerinin özelleşmeleri gecikti. Üretim şirketleri özelleşmeleri yavaş ilerliyor. Yeni yatırımlar ise bilinçli yapılmıyor. Herkes bir rüzgar santrali yatırımı rüzgarına kapıldı. Duyduğıımuz kadarıyla, Türkiye'nin toplam üretim kapasitesi kadar EPDK'ya müracaat varmış. Bu nedenle, yatırım maliyetlerinin 2000 €/kW seviyelerine geldiği söyleniyor. Benim, rüzgar santralleri aleyhine söyleyeceğim bir şey yok. Çünkü, özellikle Kyoto protokolünün imzalanmasının düşünüldüğü bir ortamda, yenilenebilir enerji kaynaklarını sonuna kadar kullanmak gerektiği görüşündeyim. Ancak, her yatırımın bir de ticari getirisini düşünmek lazım. Teknik yönü etüt edilmiş ancak ticari getirisi iyi hesaplanmamış bir çok rüzgar santrali projesi üzerine yatırım yapacak firmaların zarar edeceği görüşündeyim. Kaldı ki, rüzgar santrali yatırımı endirekt olarak bizim gaz motorlu santralleriıniziı1 sayısının artınasına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, biz Wartsila olarak, rüzgar santrali sayısının artınasından çok memnunuz. Öte yandan, doğalgaz da ve petrolde dışa bağımlılıktan şikayet edildi ve kömür santralleri teşvik edildi. Bu sefer, bir çok yatırımcı akışkan yataklı kömür santrallerine yöneldi. Ancak, teşvik edilen aslında, yerli kömürün kullanılmasıydı. Halbuki, yatırımların hemen hepsınde İthal kok kömürüne bağlı kalındı. Bunun da en büyük sebebi, ithal kok kömürünün kalorisinin yüksek oluşu ve nakliye maliyetinden tasarruf edebilmek için santrallerın deniz kenarında müsait yerlere kurulınasıydı. Sonuçta, kömür de gene amacı dışında, yurt dışına bağlı kalındı ve arz-talep dengesizliğinden dolayı, ithal kömür fiyatları yükseldi. Bu sefer, bu projelerde de ticari açıdan sorunlar yaşanmaya başlandı. Ülkemiz enerji yatırımları açısından ilginç bir ülke. Birisi bir başkasından bir şey duyuyor, herkes o tarafa sürükleniyor. Bunu anlayabilmek mümkün değil. Her şeyden önce, ülkemizde hidrolik kaynaklar öncelikli olarak kullanılınalıdır. Yenilenebilir enerjide, ticari getirisi olan projelere devam edilmelidir. Bunun dışında, üçüncü sırada, doğalgaza bağlı birleşik ısı ve güç santrallerine ağırlık verilmelidir. Çünkü, ülkemizde milyarlarca dolar, doğalgaz altyapı yatırımı yapılmıştır. Bunu, değerlendirmek gerekir. Yukarda saydığım 3 ana grupta üretilecek enerji ile yeşil sertifika ticareti de yapmak mümkün olabilecektir. Hele, Kyoto protokolü imzalanırsa, Türkiye "Joınt Implementation" statüsüne girecek ve Türkiye kaynaklı sertifikaların değeri karbondioksit ticaretinde iki katına çıkacaktır. Faaliyette bulunduğunuz ülkeler açısından ülkemizin bulunduğu noktayı değerlendirir misiniz? Faaliyette bulunduğıımuz ülkeler açısından Türkiye'yi sadece Avrupa ülkeleri ile kıyaslayabilirim. Öncelikle, enerjiyi verimli kullandığımız söylenemez. Avrupa ülkelerinin hemen tamamında, birleşik ısı ve güç santralleri ön plandadır. Ayrıca, yerleşim bölgelerinde bına ısınmaları "district heating" dediğimiz bir sistem ile, merkezi bir kojenerasyon santralinden atık enerji ile yapılmaktadır. Bu sistem, maalesef Türkiye'de uygulanınamaktadır. Özellikle, yeni yapılmakta olan uydu kentlerde mutlaka uygulatılmalıdır. Bunun dışında, İtalya'da ve bir çok Avrupa ülkesınde biyoyakıt ile elektrik üreten kojenerasyon sertifikalarına sübvansiyon verilmektedir. Bu tesislerin yeşil sertifikaları iyi bir kazanç getirmektedir. Bunun, dışında, birçok ülkede nükleer enerji kullanılmaktadır. Özellikle, nüfusun fazla olduğıı iU. kelerde kaçınılınaz bir elektrik üretim kaynağı olarak bu enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu açılardan Türkiye, Avrupa'ya nazaran hala geri konumdadır. Ülkemiz açısından kojenerasyon yatırımları cazibesini koruyor mu? Yatırımcı olsaydınız, böyle bir dönemde enerji yatırımı yapmayı uygun görür müydünüz? Ülkemiz açısından kojenerasyon yatırımları cazibesini koruyor. Ancak, kojenerasyon yatırımları organize sanayi bölgelerindeki tesislere hizmet ediyor. Kısmen de, bölgeler dışında, atık ısıyı kullanabilen bazı sanayi tesislerınde yapılabiliyor. Halbuki, kojenerayon "district heating" amaçlı şehir ısıtınasında ve sera uygulamalarında da yaygınlaştırılmalıdır. Demin de, bahsettiğim gibi enerji kaynaklarını verimli kullanamıyoruz. Sanayi tesislerinin hemen tamamı bu anlamda yatırımlarını tamamladı. Yukarda bahsettiğim yeni sahalarda, kojenerasyon tesisi kurma imkanı yaratılamaz ise, bir müddet sonra cazibesini kaybedecektir. ■ ENERJi DÜNYASITEMMUZ-ACUSTOS2008 31

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=